9/19/2021

PARİS VE LONDRA'DA BEŞ PARASIZ , WIGAN İSKELESİ YOLU - KİTAP

 


George Orwell'in ilk olarak Hayvan Çiftliği ( tık, tık ) romanını okumuştum.Paris ve Londra'da  beş parasız ile Wigan İskelesi yolu kitaplarını okuyarak devam ettim ve  1984'ü başka bir bahara bıraktım.


Kitaplardan bahsederken yazarı hakkında detaylı bilgi edinmem pek. Küçük birkaç not sadece okurum ve paylaşımlarımda da belki kitap ile bağlantısı yüzünden küçük notlara yer veririm. Fakat, okumuş olduğum bu iki kitabın ne oldukları konusunun anlaşılır olması için yazarından biraz bahsetmeye karar verdim. Kısa olacak, merak etmeyin :) 


Hindistan doğumlu olan İngiliz yazar, soyluların gittiği bir kolejden mezun .Üniversite eğitimi almayıp Birmanya'da ( Myanmar - Burma ) İmparatorluk Polis Okulu'nda görev yapıyor. Orada ,İmparatorluğun yaptığı işkence ve haksızlıklara dayanamıyor ve artık bu yapının  bir parçası olmak istemiyor. Görevi bırakıp geri dönüyor. Yaşadıkları ve gördükleri düşüncelerini değiştiriyor. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra yazar olmaya karar veriyor. Kendisini sosyalist olarak niteleyen  yazar , deneyimleyerek öğrendiklerini kitaplaştırıyor.


Okumuş olduğum bu iki kitap , yazarın bizzat yaşadığı, deneyimlediği, gözlemlediği insanları ,olayları ve dönemi anlatıyor. Kitaplardan tek tek bahsetmeden önce diyeceğim, Paris ve Londra'da beş parasız (1933)  kitabında roman dili baskın. Bu yüzden okurken anı okuyorum hissine kapılmıyorsunuz. 2 bölümden oluşan Wigan İskelesi Yolu  ( 1936 ) kitabının ilk bölümünde sunum, rapor hissi ağır basarken, ikinci bölümünde yazarın kendi yaşantısından örnekler de vererek düşünce ve fikirlerini, ideallerini  , eleştirilerini okuduğumuz bir fikir yazısı karşılıyor bizi. 


Şimdi kitaplara geçebilirim :) 



PARİS VE LODRA'DA BEŞ PARASIZ

Kitabın arka kapağından

George Orwell'in gençlik dönemlerinde Paris ve Londra'da beş parasız, sefalet içinde geçirdiği zamanlardan esinlenerek yazdığı düşünülen bu eser , sahici yoksulluğu insanın yüzüne vuruyor. 


Yatacak yer bulsa bile yiyecek bulamayan, kıyafetlerini rehin bırakan, yollarda yarı aç yarı tok dolaşarak güçsüzlere ayrılmış yatakhanelerde sabahlayan yazar, yoksullardan korkuyu da işler romanında.


Kitap hakkında

247 sayfadan oluşan kitap sade ve anlaşılır olmasının yanı sıra kuvvetli bir betimleme gücüne sahip. Betimlemeler abartı ve süsten uzak, yalın ve gerçekçi. Bundan ötürü tüm o parasızlığın getirilerini, yitik yaşamları, tiksindirici olan yaşam koşullarını  tahayyül etmek için bir çaba sarf etmenize gerek kalmıyor. Kitabın kahramanı kendi yaşadıklarını ve içinde bulunduğu koşulları anlatırken, bir arada olduğu insanların hikayelerini, karakter özelliklerini, birlikte paylaşmak zorunda kaldıkları ortak yaşamın koşullarını da anlatarak hikayesini çeşitlendiriyor.


Bir iki küçük fasılda hikayenin içinde ki karakter olmaktan çıkıp bu yaşamın sebeplerine, çözümlerine ve bakış açılarına dair eleştirel bir yaklaşım sergileniyor. Bir nevi izlediğiniz bir filmin ilk yarısını bitirip verilen kısa arada , olup bitenler hakkında kendi düşünce ve yargılarınızı paylaşmanız gibi. Son kısımlar ise genel değerlendirme, olup biteni bir toparlama gibi. Bir küçük fasıl da ise kullanılan argo dil ve kelimeler için yer ayrılmış. En sıkıldığım  yer burasıydı. Hikayeye katkı sunan bir şey değil nazarımda ama yazar ,bu konularla uğraşan birinin , Londra kentinin argo ve küfür yıllığı hazırlamamasının üzücü bir şey olduğundan bahsediyor.


Elimdeki kitapla ilgili tek sıkıntım yazım yanlışlarının ve yer yer garip cümlelerin olması. Zihin o cümleleri ister istemez  düzenli ve anlaşılır bir şekilde düzenliyor ama niye yapsın :) değil mi ?


Not edilecek ve üzerinde düşünülüp tartışılacak çok şey olmasına karşın iki cümleyi seçmişim aralarından.


*İnsanlığını yok eden şey , onun doğarken getirdiği bir kötülük değil, kötü beslenmeydi.

 

 *Neredeyse her zaman sadaka alan , sadakayı verenden nefret eder. Bu, insan doğasının değişmez bir özelliğidir. Kendisini destekleyecek yüz ya da elli kişi bulduğunda da nefretini gösterecektir.


***



 WIGAN İSKELESİ YOLU

Kitabın arka kapağından

George Orwell'in gazetecilik yaptığı dönemde yazdığı Wigan İskelesi Yolu'nda Kuzey İngiltere'nin içinde bulunduğu yoksulluk, sanayi devrimi ile birlikte gelişen İngiliz ekonomisinin kendi insanlarını nasıl sömürdüğü anlatılır.


Yazar , Victor Gollanz'dan aldığı yazı siparişini hazırlamak üzere Lancashire ve Yorkshire'da iki ay geçirir .Orada , Avrupa'nın herhangi bir diyarında görülmemiş bir sefaletin hüküm sürdüğü, dişleri dökülmüş , yamru yumru bedenleriyle hayata tutunmaya çalışan kadınların, veremli çocukların, çirkin ihtiyarların, iflah olmaz ayyaşların kokularıyla dolu sokakların tanığı olur. Sonuçta bu eser ortaya çıkar.


Kitap hakkında

248 sayfadan oluşan kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde Kuzeyde ki sanayi kentlerinden birinde, kömür maden işçilerinin çalışma şekilleri ve koşulları, yaşam ortamları, alışkanlıkları, madenci ailelerinin yaşam standartları ve yaşamaya mecbur kaldıkları hayat, kömürün yolculuğu anlatılıyor. Bu hususlar okuyuşu hoş bir hale getiriyor. Fakat bunlar anlatılırken fiyatlar, kiralar, ücretler, evler gibi bir çok sayısal ve şekilsel veriler de işin içine giriyor. Hikaye anlatımı birden rapora dönüyor. Roman okuyacağımı zanneden ben, buralarda biraz hayal kırıklığına uğradım elbet ve açıkçası sıkıldım. Kitap ile henüz buluşmayan okuyucular bu kısmı dikkate alsın derim. 


İkinci kısım ise baştan aşağı yazarın fikir dünyası. Kendi yaşamından örneklerle desteklediği bu dünyada ,sanayileşme, sosyalizm, ilerleme, makineleşme, faşizme kayma endişesi, sosyalizmden kaçma nedenlerini irdeleme, sosyalistlere eleştiri, bazı kişilere yazdıkları şeyler hususunda atıflarda bulunarak fikirlerini çeşitlendirme gibi bir yazı kaleme alınmış. Bu faslı hayli dikkat çekici bulduğumu söylemeliyim. Bir takım yazım hataları bu baskıda da mevcut. Kitaptan küçük bir alıntı ile noktalıyorum sözlerimi.


*Faşizm her yerde ilerliyorsa, bunun büyük ölçüde bizzat sosyalistlerin suçu olduğunu itiraf etmemiz gerekir. Bu, kısmen komünistlerin demokrasiyi sabote etmek için uyguladıkları hatalı taktikten, yani bindikleri dalı kesmelerinden ama daha çok da sosyalistlerin davalarını başta, deyim yerindeyse yanlış yönden tanıtmalarından kaynaklanır. Hiçbir zaman sosyalizmin temel hedeflerinin adalet ve özgürlük olduğu yeterince açıklayamamışlardır. Gözlerini ekonomik olgulardan ayıramadıklarından , insanın ruhu olmadığı sanısıyla hareket ederek açık açık ya da gizliden materyalist bir ütopyayı hedef olarak aldılar. Bunun sonucunda da faşizm , hedonizme ve bayağı " gelişme" anlayışına başkaldıran tüm içgüdüleri istismar etme şansına erişti.


 

13 yorum:

  1. Yazının giriş, gelişme bölümleri o kadar güzel ve anlatılan her şey o kadar yerinde ve kararında ki ilgiyle okumakla kalmadım, anlatılan her iki kitabı da listeme ekledim.
    Elinize, emeğinize sağlık diyorum. Teşekkürlerimle:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim:) Okuduğunuz vakit beğenirsiniz umarım.

      Sil
  2. Kitapları hiç duymamıştım. Yazarın hayatını da bilmiyordum. İlginç alıntılar var, merak uyandırıyor. Tanıtım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. orwell in bu iki kitabını da okumadım ama okurum. yazar demekki, sömürgecilerden birinin oğluymuş, o zamanlar hindistan sömürge ya, daha önce de avustralya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet,öyleymiş.Okuduğu okula alınması da buradan gelen bir ayrıcalıkmış.Kendisi de benzer şekilde devam etmiş bir yere kadar.

      Sil
  4. Hayvan Çifliğini çok başka bir yere koyarak diyorum kii 1984'ü sakın geciktirme hemen oku.. Ben de geç okuyanlardanım açıkcası pişmanım. Paris ve Londra'da 5 parasızı okumadım ama okuyacağım. G. Orwell'ı ileri görüşlü ve zamanının olaylarının farkına varan zeki bir yazar olarak görüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduklarımdan sonra yazara dair benzer düşüncelere sahip olduğumuzu söyleyebilirim.1984'ün çok iyi olduğuna emin gibiyim :) hakkında ki övgüler ve yazarla iyi kötü tanışmış olmak bunu hissettiriyor . Arayı fazla açmam :) teşekkür ederim.

      Sil
  5. Notlar olmazsa kaba taslak hatırlanıyor üzerinden zaman geçmiş kitaplar ama hissettirdiği şey unutulmuyor.Bizleri kitaplara bağlayan da bu his olsa gerek :)

    YanıtlaSil
  6. Yazarın gündem olan 1984 kitabına başladım ama bitiremedim :) Bahsettiğiniz iki kitabı duymamıştım ve özellikle ilki ilgimi biraz daha fazla çekti. Teşekkürler tanıtım ve önerileri için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her kitabın ,her insanda bıraktığı iz farklı elbet . Teşekkür ederim yorumunuz için, kitaba dair okuduğum ilk farklı bakış açısı bu oldu.

      Sil
  7. Paris ve Londra da bes parasiz okurken cok etkilenmistim. Aclik hussibi cok net vermişti

    YanıtlaSil