6/15/2021

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 95

 


Merhabalar Blogcum.
Görüşmeyeli iyisindir umarım.

Ben bu aralar kafaya takma sanatını kusursuz bir şekilde icra ediyorum. Seneler önceki bir söz, aylar önceki saniyelik bir bakış,  yoldan geçerken rastlaştığım ve hayatımın sonuna kadar rastlaşmayacağım insanlar ile kesişen ufacık bir anıyı ve bunlar gibi saçma sapan birçok şeyi hatırlıyor, gün aşırı kendime eziyetin ve işkencenin bin türlüsünü yaşatıyorum. İnsan kendine niye yapar ki bunu :(

Neyse...

Bu haftanın sohbet konusunu sadevederin şu şekilde belirledi;

"Hangi ülkeleri kendinize yakın hissediyorsunuz veya seviyorsunuz? Hangi ülkelerin filmlerini, müziklerini, dizilerini, kitaplarını kendinize yakın hissediyorsunuz veya seviyorsunuz?"


Başlamadan önce yakın hissetme konusuna bir parantez açmak istiyorum.

Birkaç gün önce tv de zap yaparken bir maç müsabakasına denk geldim ve kardeşim "abla duuur"  diye pek bi cengaver atıldı ortaya. Bir şey kupası, finali artık her neyse o başlamış :) Maç var ama ortada bir gariplik var. Oyun durmuş, ne olduğunu anlamaya çalıştık. Sonra bir takımın oyuncularını gördük, halka yapmışlar. Sonra yakın planda , o halkanın arasında ki boşluklardan hareketlerinden kalp masajı yaptığı anlaşılan biri. Kamera bir tribündeki insanlara , bir sahanın içinde ki futbolculara dönüyordu. Sanırım 5 dk kadar izledik. Hangi ülkeler yarışıyordu bilmiyorum. O tribündeki onca insan ile birlikte üzülmüş ve göz yaşı döküyordum. Yakınlık denilen şey aynı frekansta kurduğun duygu yoldaşlığından başka bir şey değil.


Şimdi sorulara dönecek olursam ;


Keşke ülkeler ve insanları hakkında gerçek bilgi sahibi olabilseydim. Dünyalı vatandaşlar nasıl bilmiyorum :) Böyle uzaktan görüp, bilip, duyduklarım doğru mu onu da bilmiyorum çünkü algıların hüküm sürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Her şey algı :( 


Amerikan kültürü diye bir şey senelerdir var, maruz kalmayanda yok gibi. Kahramanlarını, tarzlarını, yaşam biçimlerini , her anlamda aldık her şeyimize uyguladık. Buradan bakınca en yakınımızmış gibi duruyor hiçbir yakınlığımız ve benzerliğimiz olmamasına rağmen. Ağlanacak halimiz var, cidden :(


Hint Filmlerine bir zamanlar bi hayli sarmıştım. İzlediklerimin çoğunu da sevmiştim.Filmler samimi ve naifti. Bizde ki yeşilçam filmleri gibi. O filmlerde duyduğum şarkılar da , sesler de çok çok güzel. Filmlerde ki bu hal ister istemez  ülkeye karşı sempati ve yakınlık hissi doğuruyor. Fakat daha sonra bu ilgim, gerçekte nasıllar kısmına döndü. Biraz ülkeye dair haberler okumak bakış açısını değiştirdi haliyle.


Kore Dizileri en çok izlediğim yabancı dizilerden.Tür olarak dram, romantik drama ağırlıklı. Hal bu olunca sempatik geliyorlar. Ayakkabıyı çıkarıp eve girmek, erkeklerin beyaz çorap giymesi :), aile büyüklerine ve üyelerine sevgi , hürmet,saygı göstermek gibi hoş ve kültürce benzeştiğimiz yanlarımız var gibi geliyor. Hoş bizim kültür, hala bildiğim kültür mü emin değilim .Saygı denilen şeyin biz de pek esamesi okunmuyor da artık.


Kitaplar hususunda hala deneyimlemediğim pek çok kültür var ama okuduklarımdan açık ara Rus Edebiyatı önde. Klasiklerini okuyunca bunlar aynı biz demeden alamıyorum kendimi. Aynı ezilmişlik, aynı ötelenmişlik , aynı sosyal adaletsizlik.


Müziğe gelince, müzik ülkesi olmayan tek şeydir .Bu yüzden kulağıma, gönlüme, ruh halime uyan her melodi bana yakın olan ve sevdiğimdir. İlk sıraya kendi müziğimizi koyabilirim ama :) hatta yetinmeyip birkaç örnek de ekleyeyim.


Kazım Koyuncu - ayrılık şarkısı



Ayşenur Kolivar - da im yusuf orti



Dilan Top - era gule



Nurettin rençber- eski yara



Zeki Müren - gözlerin doğuyor gecelerime



Melihat Gülses - gamzedeyim deva bulmam



bu daha gider, bırakayım burada :)



10 yorum:

  1. Kafaya takma konusunda sanki beni anlatmışsın. Ben de aynıyım tamamen. :)
    Keyifli bir yazı olmuş. Bizim diziler bizi ne kadar yansıtabiliyorsa yabancıların da aynıdır muhtemelen.Yine de en sevdiğim Kore dizileri. Oyuncular sempatik ve doğal, hiç kasıntı ya da soğuk değil. İzleme sebebim esas bu.
    Paylaştığın müziklerin hepsine baktım. Kazım Koyuncu ve Zeki Müren in sesini zaten çok seviyorum. Ayşenur' un sesi de çok güzelmiş. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar kötü bir şey ama bu :( kurtulalım lütfen bu sevimsiz şeyden:)

      Bizim dizilerin bizi yansıtma durumuna emin olamıyorum:) müge ablada sabahları gördüklerim çok daha fena şeyler.

      Kore dizilerindeki oyuncuların sempatikliginde hemfikirim:) en sevimsiz gibi duranı bile bölümler içinde evrilebiliyor:) utangaç hallerini de hoş buluyorum :)

      Ayşenur'u Onur Saylak'ın Sonbahar filminden tanıdım.Bu hemşince ağıt filmin son sahnesinde var.Otur,dinle,izle ve ağla.Öylesine dehşet bir sahne.

      Sil
  2. Bahsettiğiniz olay Danimarka - Finlandiya maçında oldu ne yazık ki... Her gün 2 maç izlediğimiz için beynime kazındı tüm maçlar, oğlum sağolsun :-)))

    YanıtlaSil
  3. alla alla neden kendine işkence ediyosun yani durup dururken, evde durmaktan herhaldeee :) danimarkalı fitbolcu evet yaa yazık olmuş ona, genç yaşta kalp krizi, futbol oynayamayacakmış :) cevabın çok şekerdi vallahi, kitaplardan, müziklerden, filmlerden, dizilerden biliyoz işte dünyayı :) amerika hint kore evet vallahi en yakın olduklarımız çünkü çok şey izledik okuduk filan yani :) senin müzikler yine çok iyi :) tenk yuuuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediginden olabilir bak :) ama çoğunlukla yastığa başımı koyduğumda üşüşüyorlar tepeme.Hafıza bölümüm çöp dağları olmuş galiba,yararlı şeyler yerine hep lüzumsuz şeyler sahilime vuruyor.Ondan sonra gereksiz gerginlik.Hayır , düşünme diye diye daha çok düşünüyor insan.Hafızaya arıtma tesisi kurabilmek güzel olurdu :)

      İzleyip şe'etmek yerine dünyalı vatandaşları ve memleketlerini gezerek öğrenmek şahane olurdu :( gerçekleşmesi mümkün olmayacak hayal şeysim olur kendisi.Yine de iyi ki kitaplar,filmler ve modem cihazım var :)

      Teşekkür ederim deep.Çevreme bakıp pek dinlenmeyen (özellikle benim kuşak ve daha genç) diye düşündüğüm tarzları yer yer paylaşıyorum.Bilinip sevilsinler diye:)

      Sil
    2. öyle deme, yurtdışına çıkmak o kadar zor ve pahalı değil yaa. şimdilerde euro çok artmış olsa da yurtdışına gezmek eskiden daha pahalıymış, şimdi artık o kadar da zor değil yani. otobüsle bile gidilebiliyor istanbuldan örneğin yunanistana, balkanlara, balkanlarda halen türk parası değerli, bir gün gidersin mutlaka vallahi öyle zor ve pahalı değil :)

      Sil
    3. İnşallah deyip hayallerimizi ve umutlarımızı diri tutalım o vakit :) Teşekkürler deep.

      Sil
  4. Amerika'yı görmedim ama her ne kadar bizim ülkeye küçük Amerika denilse de büyük kültür farklılıkları olduğuna inanıyorum. Aslında kendi ülkemizde bile birçok kültürel fark var. Bu nedenle tercihler farklı tezahür edebilir. Hint dizileri, filmleri eski Türk filmlerine benziyor ki beni fazla cezbetmiyor. Şimdilerde Güney Kore kültür emperyalizmi gençleri sarmış durumda. Sanırım bu furyayı kaçırdığım bir yaştayım:) Güzel, samimi bir yazıydı, teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:)

      Kültürel farklılıklarımız çok ama bahsettiğim ortak değerlerimizdi ve ben bunların yerli yerinde olmadığı konusunda ki kafa karışıklığımı ifade etmek istedim.Buralar bozuldu gibi geliyor :(

      Etrafımda kore dizilerine merak salan tek bir kişi bile yok.Yaşıtlarım ve küçüklerim dahi tuhaf bakıyor.Konuşmalarını bir dakika dinleyen kapat şunu diyor.Velhasıl pek yaş işine bakmıyor bu :) öte yandan bence kadınlara daha çok hitap ediyor bu diziler.En azından izlediklerim bunu düşündürtüyor :)

      Sil