10/18/2019

GÜLHANE PARKI




Havada sıra sıra bulutlar, kiminin rengi açık, kiminin yüzü asık. Arkada bulutları itiştirip duran bir güneş, ce'eee yapıyor sürekli bize  gülümseyerek. Çok uzun kalmayıp yine saklanıveriyor bulutun arkasına. Bir oyunbaz daha var, yağmur. İnce ince yağıyor üzerimize ,yağacak galiba derken kaçıp gidiyor, arayı çok açmadan tekrar geri geliyor. Sonra yine tepemizde yağmur ,bizi ıslatıp ıslatıp kaçıyor. Gülhane Parkında ise açık hava konseri veriyor kuşlar. Oldukça az sayıda parkı dolaşan biz fanilerde kulak veriyoruz şarkılara. Şarkılar insanı alıp götürür ya hep bir yerlere, ben de gittim Gülhane Parkının o şaşaalı günlerine. İnsanların parka girmek için saatlerce bilet kuyruğu beklediği günlere...



Yeni nesil bilmez tabi :) hafta sonları avm labirentlerinde kaybolmadan önce insanların İstanbul da ki en önemli uğrak yeriydi Gülhane Parkı. Kemerli giriş Alice'nin Harikalar Diyarına açılan kapısı gibi gelirdi gözüme. O sırada beklemek bile güzel gelirdi. Hemen kapı girişinde sıralanmaya başlardı karşılıklı küçük dükkanlar. Süslü püslü hepsi ve her birinin önünde muhakkak anne babasını çekiştiren çocuklar .Lezzetli yiyecekler, renkli renkli oyuncaklar, elma ve pamuk şekerleri, macun ve topaç satan amcalar, kocaman gözlerle hayranlıkla baktığımız kumandalı oyuncaklar, vs...İğne atsan yere düşmeyecek türden bir kalabalık ,şimdiki  gibi kuş seslerini duymak ne mümkün. Yol böyle devam ederken ,içlere doğru gidildikçe bir tarafta hayvanat bahçesi, bir tarafta lunapark yer alırdı. Bir an önce ulaşmak  istediğimiz yerdi hayvanat bahçesi, bir çocuk için bundan güzel bir yer olamazdı. Lunapark kısmının aksiyonlu bölümlerine  uzun süre hep uzaktan baktık, Bu insanlar nasıl biniyor balerine ve gondola diye şaşırdığımı hatırlarım.Şimdi neler neler var ,balerin ve gondol ,onların yanında sahiden oyuncak gibi kalıyor:)Bu arada balerini 2 sefer denedim ,bir daha da denememeye niyetlendim. Bunda durum bu ise yeni nesil olan oyuncaklara bakışımı varın siz tahmin edin:)











 Atlı karınca ve çarpışan arabalar favorim, binmesek bile izlemesi çok keyifliydi.Tabi çarpışan araba ile ilgili ilk travmamı burada almış olmamda büyük talihsizlik. Benden bir kaç yaş büyük duran bir çocuğun arabasına çarpınca, bana neden çarpıyorsun diye bir bağırmışlığı var o gün bugün binmedim bir daha. Çarpışan araba değil mi ama ismi zaten, çarpmam kadar doğal ne olabilirdi ki, değilmiş meğer,arızalar da bana denk geldi demek ki. Travmama gelince bu sene yedim bitirdim o travmayı ben:) .5 yaşındaki yeğenimi yanıma aldım ,koccaman halimle çarpa çarpa pistte tur attım:)





Piknik için masalar ve sandalyeler vardı parkın içinde sayısı çok değil, zaten parkın her yeri oturmak için ideal ve müsaitti. Parkın hafta sonu programı vardı. Ne programı mı, konser ve etkinlik programları elbet. Saat kaçta ne var, konser kimin. Gün içinde ki gezi ve eğlencemizi bitirdikten sonra konser başlamasına yakın ,alana giderdik. Erken giden sahneye yakın yerde oturmak için yer bulabilirdi. Geç kalan arkalarda oturacak mecburen, oradan da sanatçı görünmez malum. Ben ismi o vakitler bilinir ünlü sanatçıların konserlerini dinleyemedim. Aklımda kalan bir tek genç bir kadın ,bembeyaz bir elbise ile çıkıp heyecanı için özür diliyor ve bunun ilk deneyimi olduğunu söylüyordu(ilk gülhane deneyimi belki de orası biraz muallak ben de).Ondan önce çıkan sanatçılar çoşturamadı pek alanı, fakat bu genç kadın belli ki popüler türküleri söylemiş olmalı herkes halaya durup oynamaya başladı. Alkışlar, hep bir ağızdan söylenen şarkılar alanı inletiyordu. Sonra bu kadının tv'de ismi cismi sanı duyulur oldu. İsmi Seher Dilovan'dı:) Tabi konser geç saatlere kadar devam ederdi ama babam konser bitimine kadar beklemez evimize dönelim derdi. Azıcık mırın kırın yapsak da kardeşimle ben, sonuç değişmezdi....baba ne derse o :)







Kuş cıvıltıları eşliğinde, insana huzur veren bu güzel yeri dolaşmak ,hatıralara kısa bir yolculuk yapmak, Gülhane Parkı'nın eski ve yeni halini kıyaslamak için hafıza defterini kurcalamak keyifli bir gün yaşamama vesile oldu. Sonbahara girmekten ötürü çiçek bahçeleriyle selamlaşamadım haliyle ama biliyorum ki o zamanlar da yoğun insan kitlesinden parkın kalbini dinleyemezdim. Çicekler ile artık kısmetse önümüzde ki bahara sözleşmiş olayım şimdiden..Nasip...Kısmet...  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder