1984- George Orwell
Arka kapak;
Romanın distopik dünyasında totaliter bir merkezi tek partinin yönetiminde korku, propaganda ve beyin yıkama ile halk ve yaşam , manipüle edilmektedir. Büyük Birader, Düşünce Polisi aracılığıyla toplumu gözetlemekte, zihinleri kontrol etmekte, insanları makineleştirilmiş kitlelere dönüştürmektedir. Roman, geleceğin kâbusunu " yaşanması kaçınılmaz bir gerçek" gibi anlatmasıyla etkilidir.
Kitap hakkında;
351 sayfadan oluşan kitap, yazarın diğer okuduğum üç kitabı ( bkz. ) gibi etkileyici. Dil anlaşılır ve sade , hikaye örgüsü merak unsurunu tetikliyor. Kitap zaten kült, okumayan bile haberdar. Burada da diğer kitaplarında olduğu gibi , hikaye içine güzelce yedirilmiş bir açıklama kısmı var. ( yazarın es vermesi diyorum ben bu hale) Belki bir miktar genel okuyucuyu sıkabilir bu kısım.
"En iyi kitaplar insana zaten bildiklerini söyleyen kitaplardır" diye bir cümleye sahip kitap. Bu, romanın tüm sırrını, cazibesini ve gündemden düşmeyişini ifşa ediyor adeta. Yazar, bulunduğu dönemi ve gelebileceği yeri başarılı bir biçimde gözlemlemiş, öngörüsü kuvvetli biri kesinlikle.
Düşünüyorum öyleyse varım noktasından hareketle, gücü elinde bulunduranın düşünmeyi yasaklamayı hedefleyerek , var olmayı ortadan kaldırmayı amaçladığı, bu amaç doğrultusunda eyleme geçtiği ve nihayetinde sonuca ulaştığı bir olay örgüsü var. Yapının içinde yer alan ancak huzursuz olmaya başlayan gizli muhaliflerin iktidardan tek farkı aslında mutlak iktidarda olmayışları .Tencere dibin kara, seninki benden kara cuk oturuyor bu fasla.
"Bir gün karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız" diye bir cümle kitabın ilk sayfalarında yer alıyor. Her şeyden öte öyle kuvvetli ve karşı konulmaz bir aurası var ki bu sözün, işte en çok bu sözün hikayedeki gerçekliği acıttı içimi.
***
ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR - J.D.Salinger
Kitap hakkında ;
Kitabın hissettirdiği şeyden bahsetmek istiyorum öncelikle. Karşınızda bir ergen var. (Holden Caulfield) Heyecanlı heyecanlı kendisi ve çevresi ile ilgili bir sürü şey anlatmaya başlıyor. Siz yaşına istinaden hoş görüyorsunuz öncelikle. Yer yer bozduğu ağzını bile. Çenesi de kuvvetli üstelik ve sizi ister istemez garip bir şekilde çekiyor kendisine. Dinlemekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi. Bazı anlarda içinizden bol bol "he,he" deyip duruyorsunuz anlattıkları karşısında. Gel gelelim bir müddet sonra "e yeter ama artık çocuğum " moduna giriyorsunuz. Başlangıçta gösterdiğiniz tahammül çoktan aşılmış , sürekli hoşnutsuzluklarını dile getiren birinden usanmış oluyorsunuz. Böyle olunca da "çekip gitse de rahat etsek " ruh haline bürünüyorsunuz.
17 yaşında ki Holden, 16 yaşında ki halinden bildiriyor.4.seferdir okuldan atılmış, ailesi geç öğrensin durumu derdine düşmüş, bu yüzden ev yerine dışarıda gezerek ve otellerde kalarak bir çözüm üretmeye çalışmış. Hiçbir şeyi sevmiyor, her şeyden üstüne basa basa nefret ettiğini söylüyor, ergenliğini oldukça zor geçirdiği belli oluyor. Yalnızlık korkusunun ve halinin çok baskın olması üzüyor biraz. Öyle ki bu duyguyu aşmak için tüm nefret ettiği kişiler ile bir arada olmak için yoğun bir çaba sarf ediyor. Kitapta kayda değer olan tek şey buydu bana göre. Sade ve basit bir dili olan 198 sayfalık kitabı, sıkılarak tamamladım.
Bu arada kitabın ismi ile konusunun hiçbir esprisi yok. Holden'ın yanlış hatırladığı bir şiirin dizeleri sadece.
***
MARTI JONATHAN LIVINGSTON- Richard Bach
Kitap hakkında ;
147 sayfadan oluşan öykü kitabı 4 bölümden oluşuyor. Hatta 4.bölümü neden yazma gereği duyduğunu yazar son sayfada açıklıyor. Siyah-beyaz martı resimleri ile süslenmiş bir kitap. Martı Jonathan yaşam gayesinin peşine düşmüş, yaşamanın sadece yiyecek bulma ile sınırlı olamayacağına inanmış, uçmanın manasına vakıf olmaya çalışan, içinde bulunduğu toplumdan bu gayeleri yüzünden dışlanan bir martı. Birkaç sayfada bir kişisel gelişim temalı sözler dökülüyor martıların ağızlarından. Genç dimağlar için hoş olabilir belki ama kitaptan keyif aldığımı söyleyemeyeceğim.1 saat gibi bir sürede bitti zaten , resimler ile süslenmiş olması güzel bir incelikti sadece.
***
KENDİNE AİT BİR ODA - Virginia Woolf
Kitap hakkında;
127 sayfa olan kitapta yazar Kadınlar ve Kurmaca Yazın üzerine bir makale ele alıyor. Kadının yazın tarihini, geçtiği süreçleri, büyük yazarlar, şairler diye nitelendirilen başlıklarda neden yer almayışını kütüphane raflarından seçtiği kitaplar, onlardan alıntıladığı küçük metinler üzerinden anlatıyor. O seçtiği metinlerin arka planlarına dair çıkarımlar yapıyor.
Kitabın arka kapağında "yazarın belki de en kolay okunan kitabı " ibaresi var. Çok kolay bir okuma gerçekleştirmedim ve bunun en kolay okunan kitap bilgisi de eklenince diğer kitaplarına elim gider mi bilemedim:) Peki neden kolay olmadı ? Kitap başlar başlamaz haddinden fazla parantez cümleleri içermeye başladı. Bir cümle tamamlanmak için yola çıkıyor fakat birden parantez içinde farklı bir bahsin uzun cümleleri yer alıyor. İster istemez yol kazasına uğrayan ilk cümleyi anlamak için fazladan efor sarf etmek gerekti. Ve üstelik bu hal uzunca bir süre devam ediyor. Açıkçası adapte olmayı baya engelledi bu tutum. Bilemiyorum belki yazın diline alışmış olmamdan belki de bu parantez mevzusunun çoğunlukla yok olmasından kaynaklı , kitabı yarıladıktan sonra okuyuş daha bir kolayladı.
Her ne kadar makale gibi olsa da yer yer kullandığı betimlemeler ile oldukça güçlü bir yazın diline sahip olduğu belli oluyordu.
1984' ü sevemedim bir türlü, yarım bıraktım. Karakterleri ve olay akışını sıkıcı buldum. Çok durağan geldi bana ve karakterleri de sevmeyince bıraktım, bana hiç hitap etmedi. Diğer kitapları okumadım.
YanıtlaSilKarakterlerin sevilecek yanı yoktu zaten :) olay akışı karakterlerin koklaşalım da gerisine ya bakarız ya bakmayız halleri aynı eksen etrafında konuyu fazlaca döndürüyor ve bir miktar sıkıyor:) ama genel manada ve şu aynılaşan kısmı biraz köşeye koyarsam ben kitabı sevdim.Bir hayvan çiftliği değil ama, genelde böyle bir hava var.Bu kitabın ondan çok daha iyi olduğu.Bence değil.
SilDiğer kitaplar keyif alarak okuduğum kitaplar olmadı ne yazık ki .
kkendine ait bir oda evet en kolay kitabı ama yine de sıkıcı değil mi, bu yazarın nerdeyse bütün romanlarını okudum, çok iyi yaz<r tabisi, deniz feneri adlı romanına hayranım, saf edebiyat bu yazar, kolay okuma değil :) martıı canıthın :) güzel tabiiii :) çavdar tarlası (anadoluda olsaaa pancar tarlası olurdu hihihi :) önemli roman, yani işte yazar ilginç, ayrıca konu olarak da bu tür yani genelde gençlik bunalımı olarak belki ilk eser ondan önemli olabilir, türkçe ve ingilizce okudum, bu kitap da eğlenceli değil, sıkıcı tabi :) bindokuzyüzseksendört, ya bunun filmi de güzel bak izle :) seksenlerde çekilmiş :) klasik çünkü yani te o zaman yazar şu yani big brother bizi gözlüyor lafını etmiş, biri bizi gözetliyor :) sağlam ve sıkıcı eserleri okumuşsuuun :) hayvan çiftliği de okudum, bir de pariste parasız mı ne vardı ya onu okuycam işallah :)
YanıtlaSilKendine ait bir oda, evet sıkıcı ve evet, bu okuma serüvenim baya sıkıcı oldu.1984'ü ayırıyorum elbet.Kitap diyor zaten, en iyi kitap bildiklerini söyleyen kitap, bahsedilen çoğu şey senelerdir dillerde destan oldu gidiyor:)
YanıtlaSilParis ve Londra'da Beş Parasız kitabını 1984'ten daha çok beğendiğimi söyleyeyim bu arada.En iyisi Hayvan Çiftliği tabi ki :)
Bunları okumadım henüz. 1984 okunacaklar listemde var zaten. Diğerleri çok ilgimi çekmedi, denk gelirsem okurum onları da :)
YanıtlaSilDiğerleri pek ilgi çekici değil :) tabi okuyana kadar farklı düşünüyordum ayrı.1984 için keyifli okumalar diliyorum.
Sildistopik romanlar hoşuma gidiyor bu aralar, martılar da doğru şeyler söyleyebilir öykü kitabında belki :) virgina woolf da önerilen yazarlardandır aslında, ama kolay okunabilmesi için bir fikre sahip değilim
YanıtlaSilMartılar doğru şeyler söylüyor ama dediğim gibi genç dimağlar için.Benim evreye söyleyecek sözü yok, bir de kişisel gelişim kitaplarını antipatik bulanlara hiç yok :) Çocuk kitabı olan Küçük Prens'in söyleyecek çok sözü var misal.
SilWoolf dediğiniz gibi önerilen yazarlardan ve bu bu kitabı da en çok önerilip okunanlardan.Beni de buradan yakaladı ama bu okuyuş sonrası yazar ile bağım meçhule giden bir gemi ile uçtu gitti.Bulunma ihtimali, ihtimalsiz noktasında gibi gibi :)
çok güzel anlatmışsınız :)
SilSaklı cennetim blogunda tesadüf gördüm sizi meraklanıp geldim buraya içerikleriniz çok güzel zaman zaman ziyeret eder okurum.. sizi takibe aldım görüşmek üzere inşallah..
YanıtlaSilTeşekkür ederim,hoş geldiniz:) görüşmek üzere inşallah.
SilTeşekkür ederim.Oluyor öyle bazen kütüphanedeki kitaplara:) zamanı gelince çıkıyorlar aradan.
YanıtlaSil1984 ü çok duydum, teşekkürler:)
YanıtlaSilBazı kitaplar okunmasa da popüler ve çokça bahsedilir oluşundan dolayı fazlasıyla haberdar oluyoruz( en az okumuş kadar ) Bu da öyle kitaplardan.
SilAa ben sevdim Kendine Ait Bir Oda'yı. Sıkıcı gelmedi. Her kadının yazmak için bir odası olmalı hayaline de sonuna kadar katılıyorum:)
YanıtlaSilHayaline dair bir problem yok, doğru ve haklı tespitler içeriyor, hatta yazında iyi olmak için hem erkek hem kadın cinsine sahip olmalı beyin diye düşüncesi de keza öyle.Ben kitabın uslubundan, kullandığı metoddan muzdaribim:) Sıkıcı buluşum ve dolayısıyla okuma sürecimi zora sokuşu budan sebep.
Sil