Çocukluk günlerimizde mahalle bakkalımız ,bakkalın kapı girişine yakın çuvallar koyardı,içinde mercimek,bulgur,pirinç...Biz de hangi sebeple bilinmez kuşların aç kaldığı fikrine kapılmıştık.İyilik yapacağız ya,amacımız belli,kuşların aç kalmasına izin vermeyeceğiz.Bakkala bir şey almaya giderken ya da alıyor gibi girip hiçbir şey almaz iken avuçlarımızı daldırırdık ,kapının kenarında duran çuvalların içine,artık avucumuzun içini ne kadar doldurabildiysek.Bakkaldan çıkar ,öyle çok uzaklara gitmeden sadece birkaç adım öteye varınca avucumuzdaki pirinçleri atardık kaldırımın üstüne.Havada uçan kuş yerdeki pirinci görecek,gelip yiyecek ve böylece aç kalmayacaktı.Anne-babamıza söylemiş olsaydık yaptığımızı,terliği çoktan yemiştik.Bir de o kuşlar hiç gelmedi o kaldırıma pirinçleri yemeye,duruyordu pirinçler durduğu yerde.
Değer yargıları,ahlaki kavramlar ,eğitim-öğretim, vs. derken iyilik denilen şey biçim ve yöntem değiştirmeye başladı.Pirinç yemeye gelmeyen kuşların aç kaldıkları endişesi ve onları doyurup yardım etmeliyim isteği izinsiz bakkal amcanın çuvalına dadanan elin pişmanlığına dönüverdi. İyilik kuralları ,sınırları,sorumluluğu ve hatta şekli olan bir hale evrildi.Sözlükteki yeri hiçbir karşılık beklemeksizin yapılan yardım oluyor.Biyoloji dersinde gördüğümüz simbiyotik ilişkiler zihnimde beliriveriyor istemeksizin.
Bu yeni hal bir müddet yaşamını sürdürürken edinilen yeni kazanımlar,hayatın armağanı olan tecrübeyle de harmanlanınca ister istemez form değiştirmeye başlıyor,törpüleniyor,kaideleri çok aşındırmadan ve hatta olabildiğince sadık kalarak yeniden biçimlendiriliyor.O hiçbir karşılık beklemeksizin yapılan yardımda ki yardımın içeriği değişiyor,güncelleniyor.İyilik, Selvi boylum al yazmalım da sevgi olarak tarif bulabiliyor.(bkz: sevgi neydi? sevgi iyilikti,dostluktu..sevgi; emekti)
Böyle olmasına böyle oluyor da o karşılıksız diye altı kalın kalın çizilen hal idealde olan gibi sahiden karşılıksız mı oluyor peki?Karşılık denilen şey çoğu kez somut şeylerle ifade ediliyor ama böyle olmadığı malum.Ruhen,vicdanen,kalben tatmin olan ve karşılık bulan,ve hatta bunun olacağını bilen,deneyimleyen,bu vesileyle de aslında tüm bu kazançları bekleyen insan,iyilik denilen şeye karşılıksız diye atıf yaparak iki yüzlü davranmıyor mu? Ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder