Ekim ayı başları gibiydi. Annemle yakın çevrede biraz gezintiye çıkmış, Haliç manzaralı bir parkta oturup soluklanmıştık. Bankın etrafını saran arıları görünce biraz huysuzlandım haliyle :) iğnesi olan biri şakaya gelmez neticede. Sonra dikkatli bakınca arıların sadece bankın çevresinde olmadığını fark etmiş, annemin ,dur kızım, demelerine kalmadan firar etmiştim. Şimdi, doğruya doğru, arılar hiiiiç oralı değildi. Kimseye iliştiğini de görmedim, sinirli sinirli vız vız ettiğini de. Efendi efendi takılıyorlardı ve bunaltan sıcaklara bir kuple ara vermiş olan havanın belli ki keyfini çıkarıyorlardı. Bu arada çöp kutularının çevresinde daha bir yoğun oldukları gözümden kaçmadı. O da onların değil biz insanların kabahatiydi.
O sıralarda kahverengi kokarcalar için doğaya salınan samuray arılarından bahsediliyordu. Keneler için savaş boyalarını sürüp sefere çıkan kekliklerden sonra vatan hizmetine bu arılar alınmıştı. Arıları görünce aklıma ilk bu bilgi düşmüştü ama sonra düştüğü yerden kalkıp yürüdü .Daha da gören olmadı, ta ki 2 gün önceye kadar :) Evden çıkmış, bir sokak ancak yürümüşken diğer sokakta arılar yine vızır vızırdı. Yaşadığım şehirde bunca arı görmek pek olağan bir durum olmadığından bunların samuray arılar olduğu fikrine çok rahat ikna oldum :) Kekliklerin akıbeti nedir bilinmez ama bu arıların anlaşılan o ki , hizmet süreleri dolmuş değil :)
Sizin sokakların, parkların durumu ne? vız,vız eden var mı ötede beride :)
****
Taxidi stin vrochi - Eleftheria Eleftheriou

Tam ekranımı kapatıp yatmaya hazırlanırken okuma listesinin en başındaki bu esrarengiz olaya gözüm takıldı. Ana kraliçelerini arıyorlarmış galiba. Başka dertleri yokmuş herhalde. 5 ay önce yine olmuş. ''İstanbul'un orta yerini arılar bastı!'' adlı videoyu Youtube'dan bulup izlemeniz önerilir :)
YanıtlaSilİzledim biraz önce, teşekkürler ☺️ tarihi yarım adaya yakınız ama aynı arılar değil gibi. Neyseki bu denli çok değil gördüklerim, muhtemelen kraliçeleri yanlarında olmadığı için free takılıyorlardı.
SilArıcılıktan pek anlamıyorum ama oğul çıkarmak diye bir şey var. Yuvadan ayrılıp kendilerine ayrı ev açma derdinde olabilirler.
YanıtlaSil:)
Yuvadan uçma vakitleri mi gelmiş :) ama o zaman da bir ana gerekiyor sanki..halamgiller uğraşıyor ama pek irdelemedim mevzuyu... hoş, bir tane arıcı instada bakıyordum bir ara.. aynı kovanda kraliçe arılar çoğalınca çok çetin bir taht kavgası dönüyordu:)
SilMerhabalar.
YanıtlaSilKokarcalar için doğaya arı salındığı haberinden bilgim yoktu. Böyle bir girişimde bulunulduğunu paylaşımınızdan öğrenmiş oldum. Teşekkür ederim. İyi ki annenizle parkta otururken size tebelleş olmamışlar. Şu anda benim yaşadığım bölge ve çevremde (Sincan/Ankara) hiç arı yoktur. Baharın ve yazın memlekette sarı renkli, affedersiniz eşek arıları diye adlandırdığımız arılardan başka bir arıyla da karşılaşmadım. Bazı insanların arı sokmasına alerjisi vardır. Arının soktuğu o alerjili insanı en çabuk şekilde hastaneye yetiştirmek lazım, çünkü arının o zehirini bertaraf eden bir iğne var, onu yapıyorlar. Kokarcalar için doğaya salınan bu arıların görünümleri nasıldı? Normal tanıştığımız arıların dışında bir fiziki yapıları ve görünümleri var mıydı? Hiç dikkatinizi çekti mi?
Selam ve saygılarımla.
Yorumunuz için teşekkür ederim öncelikle. Bal arısı değillerdi, bu kesin :) eşek arısı diye baktım ben vızır vızır uçunca . İri de değillerdi, vücut formu baştan kuyruğa kadar aynı, düz. Misal bazıları bel kısmından sonra katmanlı ve yüksek kıvrımlı oluyor ve oldukça dikkat çekici ama bunlar çöp gibi, herhangi bir kıvrım yok. Bir daha denk gelirsem daha dikkatli bakarım :) ama insana ilişmiyor olması güzel:)
SilEşek arısının iğnesinin tadına baktım, hafif iğne batışı gibi bir his süre geçtikçe artan, ağrıyan ve şiddetli bir acıya dönüşüyor. Birkaç dakika sonra da hafifleyerek azalıyor ama eldeki şiş biraz uzun kalıyor:)
Merhabalar.
SilCevab-i yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Geri dönüşünüz için ben teşekkür ederim. Bilmukabele
Silbütün bunları senden duymuş oldum ben de :)
YanıtlaSilYine kaybettim arıları :) rastlaşamadık
Sil