1/27/2021

EYLÜL - KİTAP



KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN;

Suat ile Süreyya evli ve mutlu bir çifttir. Yaz için Boğaziçi'nde bir yalı kiralayan bu çifti , hem akrabaları hem de yakın dostları olan Necip sık sık ziyaret eder. Necip, Suat'ı diğer kadınlardan farklı görerek ona hayranlık duymaya başlar ve zamanla bu hayranlık artık vazgeçemeyeceği bir aşka dönüşür. Bu aşk, her birinin yaşamında büyük felaketlere neden olacak çıkmazları da beraberinde getirir.


KİTAP HAKKINDA

351 sayfadan oluşan kitap edebiyatımızda ilk psikolojik roman olarak adlandırılıyor . Orduda görev yapan Mehmet Rauf'un  yazdığı bir romanının müstehcen bulunması sebebiyle görevden atıldığı da kitabın ilk sayfalarında ki tanıtım bölümünde bahsedilmekte ve elbette kitaba dair bir takım şeyler de.


İlk sayfaları okurken isimler yüzünden kısa çaplı bir karışıklık yaşadığımı söylemeliyim zira Suat'ı erkek, Süreyya'yı kadın olarak düşünmüş, Necip'in Suat ile ilgili bahsinde önce ,nasıl  ya , demiş  sonrasında dönemi düşününce her bir şeyi yerli yerine oturtup zihnimde ki karmaşaya son vermiş oldum :)


Suat ve Süreyya'nın mutlu bir çift olduğuna dair tanıtımda bahsedilen olay, kitabın ilk sayfalarında cılız bir varsayımdan ibaret kalıyor zira elde bir adet, başka kadınları görmek gerekliliği hisseden (genel bir insan görme arzusunun vardığı nokta) , bunu da sırf kendi karısını ne kadar çok sevdiğini teyit ve ispat için adeta şart sayan bir eş kişisi zihniyeti var. Yine de mutlu olduklarına dair ifadeler bir hayli var. Bilemiyorum artık blogcum.


Evde çocuk yok fakat geniş bir aile var. Süreyya ve kız kardeşi evlenmişler, babalarının evlerinde bir arada yaşamaya devam ediyorlar. Evin annesi fazlasıyla itaatkar, babası despot sayılabilir, kız kardeş kocasını ezik ve değersiz görmekte, enişte kayınpederi ganimet bilmekte, Süreyya kız kardeşi ile sürekli çatışma halinde, gelin kızımız Suat ise bu ailenin içinde mülayim ve iyi niyet sahibi olarak boy göstermekte. Kısacası birbirlerinin varlıklarına aslında tahammül edemeyen, birbirlerini incitebilen , birbirlerinden kaçmak isteyen fakat şartlar sebebiyle bir arada yaşamaya mecbur olan bir aile kurumu var ortada. Fazlasıyla sağlıksız ve sevgisiz, yaşanılan çevreden memnuniyetsizlik had safhada. Süreyya kaçma fırsatını bulur bulmaz , arkasına bakmadan eşi Suat'ı alıyor ve yalıya taşınıyor.


Olaylardan çok iç sesler ve düşünceler var. Bunların hepsi de Suat ve Necip'e ait. Diğer karakterlere dair çok kısıtlı her şey ve olanlarda eylemlerden ibaret. İnsanların içine karışmaktan bahseden , yaşadığı yerden hoşnutsuz olan  Süreyya'yı bile Boğaziçi'nde adeta münzevi bir hayat yaşarken buluyoruz. Velhasıl kitap bitmek tükenmek bilmeyen iç seslerle yüklü. Bir noktada bu halin  sıkıcı olduğunu kendi adıma söyleyebilirim.


Olup biten her şey küçücük, masum, zararsız bir fikir, bir düşünce sebebiyle vuku buluyor. İşi bu denli yıkıcı hale getiren şeyin böylesi masum ve insancıl bir eylemden vuku buluyor olması benim kitap nazarında en dikkate değer bulduğum husustu. O masum ve insancıl fikrin beslenerek ve hatta teşvik edilerek kök salması aşk olgusuna da kapı araladı. Kalbin değil  aklın ve düşüncenin oluşturduğu şeydir aşk,  dedirtti adeta  zira fikir öyle beslenip öyle bir yeşertildi ki vücutlarının ve ruhlarının verdiği tepkiler sanrıdan başka bir şey olmadı benim tarafımda.


Öte yandan bir fikri besleyip büyütme şeklinin ne denli önemli olduğu da teyit edilendi nazarımda. Necip'in ilk başta anlaşılabilir hali , nasıl olsa zararsız ve kendisiyle alakalı düşüncesiyle çirkinliğe doğru yol aldı. Ve nihayetinde düşüncelerinin esiri, bağımlısı oldu. Suat'ın cephesinde ise olaylar farklı şekilde tezahür etti. Eşi ve evliliği ile alakalı dertleri, sürekli bir adanma halinin verdiği yılgınlık gibi anlaşılabilir bir durum içindeydi. Fakat bir nevi haklı iken haksız olma gibi bir pozisyonun içinde buluverdi kendini. Sonrada hikayede başladı tabi sevmeler, kıskanmalar, suçlamalar , affetmeler neler neler. Hepsinden öte yer yer kendilerini , hor gördükleri insanlar ve ilişkiler karşısında üstün görüyor olmaları , böylesi bir fikre ve hisse kapılıyor olmaları hayretimi en çok cezbedendi.  İlginç :)


Hikayenin finaline gelince, yazara diyeceğim şey , o final şekli Necip ve Suat'ı , ki okurun görmesini istediği şeye yönlendirme eğilimi olduğu çok açık, hayır efendim, okurlardan biri olarak, kesinlikle diyeceğim yönlendirme gayreti başarısız olmuştur, bilinmesini isterim. Son bir şey,  yasak aşk teması üzerinden ekranlarda dönen Bihter ve Behlül gibi sahneler yok , söyleyeyim dedim :)


edit: Çok mu " zira" sözcüğünü kullanıyorum ben, bi ayar lazım sanırım :)

16 yorum:

  1. Ben bu kitabı okumuş, beğenmiştim. Bazen beklentimizi yüksek tutuyoruz sanırım. Nasıl olursa olsun farklı bakış açılarını, kitap eleştirilerini okumak, öğrenmek güzel, teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, beklentiler işleri bir miktar karıştırabiliyor :) Tekrar hissine sebep olan ve yer yer tekrar eden cümleler kitap ile ilgili hoşnutsuz olduğum kısımlardı.Bu yüzden beğeni puanım çok yüksek değil.Teşekkür ederim :)

      Sil
    2. Kusura bakmayın, yaşlandım galiba, artık karıştırmaya başladım:) Konuyu hatırladım ama detayları unutmuşum. Kitabı okuduktan sonra bir yazı da ben yazmışım. Son cümlem şu olmuş, "Tavsiye eder miyim sanmam, ama benim gibi merakınızı yenmek istiyorsanız, okunabilir." Dolayısıyla yukarıdaki yorumum gerçeği yansıtmıyor. Okuduğumuz kitaplar hakkında değerlendirmelerimizi blogda kayda almak bu bakımdan çok faydalı. İlgilenirseniz aynı Eylül romanı hakkındaki yazıma şu adresten ulaşabilirsiniz.
      https://kaplandiary.blogspot.com/search?q=Eyl%C3%BCl&x=18&y=8

      Sil
    3. Katkınız için teşekkür ederim. Olur öyle bazen :) Bloglarda not tutmak kesinlikle faydalı oluyor.

      Kitabın dili konusunda ben siz gibi bir sıkıntı yaşamadım bu baskıda.Bu küçük bir artı puan sağlıyor:)

      Sil
  2. Bu kitabı sınavlarda ne sorarlardı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyleymiş:) Kitap tanıtımında bu bahis de mevcut.

      Sil
  3. çok güzel bu roman tabi de biraz ağırdı anlaması zordu ama duygusu güzeldiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Necip'in ağırlığı çöküyor haliyle :)

      Sil
  4. Çokça zamandır merak ettiğim bir kitaptı, unutmuştum, hatırladım sayenizde :)

    YanıtlaSil
  5. Güzel paylaşım ,okumamıştım merak ettim. Sevgili Deepten geliyorum sizi takibe aldım. Sayfama da beklerim. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz, teşekkür ederim. Benden de sevgiler..

      Sil
  6. Sevdiğim romanlar arasındadir

    YanıtlaSil
  7. Bana biraz ağır geldiği için sonuna kadar okuyamadığım ama gerçekten klasikler arasına girmiş bir kitap.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet,sürekli iç seslerin hakim oluşu ağır kılabiliyor, daha doğrusu okurken yılgınlık hissi verebiliyor, yinede kitabı tamamlama konusunda bir engel teşkil etmemişti bana.

      Sil