Yaralar vardır hayatta, ruhu yalnızlıkta cüzzam gibi yavaş yavaş yer, kemirir. Bu dertler kimseye anlatılmaz çünkü genellikle insanlar bu dertlere inanmaz, tesadüflerin bir parçası olarak görür, nadir ve acayip olaylar olarak kabul ederler. Eğer biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar yaygın inançları ve kendi akıllarına nazaran alaycı ve şüpheci gülüşlerle değerlendirirler. Çünkü bu dertlerin çaresi de ilacı da bulunamamıştır. Bunun tek ilacı şarap, afyon ve uyuşturucu maddeler aracılığıyla sağlanan sahte uykuyla uyumaktır. Fakat ne yazık ki bu tür ilaçların etkileri geçicidir ; acıyı kesecekleri yerde, çok geçmeden şiddetlendirirler.
Acaba bir gün doğaüstü olayların, uyku ile uyanıklık arasındaki, berzahta görülen gölgesinin ruha yansımasının sırrını biri anlayacak mı?
Ben başımdan geçen bu olaylardan sadece bir tanesini anlatacağım. Bu olay beni öyle sarstı ki asla unutamam. yaşadığım sürece ezelden ebede, insan kavrayışının ötesindeki yere kadar, hayatımı zehirleyecek. "Zehirleyecek" yazdım ya! Onun izini hep kendimde taşıdım ve taşıyacağımı söylemek istiyorum.
Hatırladıklarımı ve olayla bağlantılı düşüncelerimi yazmaya çalışacağım. Yazmalıyım, belki genel bir yargıya varırım. Hayır! Sadece emin olabilirim veya kendime inanabilirim. Çünkü başkalarının inanıp inanmamış olmasının benim için önemi yok. Yalnızca tek korkum, yarın kendimi tanıyamadan ölmek... Çünkü hayat tecrübelerim, benimle diğerleri arasında korkunç bir uçurum olduğunu gösterdi. Anladım ki, mümkün oldukça susmalı ve fikirlerimi kendime saklamalıyım. Eğer şimdi yazmaya karar verdimse, kendimi sadece gölgeme tanıtmalıyım. Duvardaki eğik gölge, yazdığım her şeyi iştahla yutuyor gibi. Bu yüzden deneyeceğim. Bakalım birbirimizi daha iyi tanıyabilecek miyiz? Çünkü diğer insanlarla ilişkimi kestiğimden beri, kendimi daha iyi tanımak istiyorum.
Saçma fikirler! Olsun ama bana her türlü gerçeklikten daha çok azap veriyor. Acaba bana benzeyen, görünüşte benim gibi ihtiyaç ve arzuları olan bu insanlar, beni aldatmak için mi var? Acaba bunlar beni alaya almak ve aldatmak için yaratılmış bir avuç gölgeden mi ibaret? Acaba hissettiklerim, gördüklerim ve ölçüp biçtiklerim, baştan beri birer kuruntu değil mi? Gerçek bunlardan çok mu farklı?
Sadece, lambaların karşısında duvara yansıyan gölgem için yazıyorum. Kendimi tanıtmalıyım.
****
alıntı yapılan kitap: Kör Baykuş
yazar: Sadık Hidayet
sayfa : 7-8
Kitabı okumama rağmen bu kısmı çıkaramadım, hatta senin yazdığını düşünerek okudum.
YanıtlaSilİnsanlardan çok farklı yere konumlandırabiliyoruz kendimizi. Zaten böylesi daha iyi bence çünkü çoğunluk ziyandadır.
Kitabın açılış cümleleri bunlar ve en etkileyici ( hatta tek) kısmı bana göre. Herkes bulunduğu yerden kendine dair manalar çıkarabilir. Kitaba dair düşüncelerimi başka bir vakit değineceğim:) ama bu faslı not düşmeden duramadım.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilPaylaşımınızı okuma listesinde gördükten sonra giriş bölümünü okur okumaz, kendi kendime dedim ki bunlar Sadık Hidayet'in "Kör Baykuş" romanında geçen ibarelere ne kadar benziyor. Paylaşımın tamamını okumak için sayfanıza yönlendirildim ve okudum. Gerçekten Sadık Hidayet'in "Kör Baykuş" romanından alıntılarmış.
Bu romanı okurken o kadar çok müteessir olmuştum ki anlatamam. Yazar hayatına Fransa/Paris'te kalmakta iken kaldığı yerin kapı altlarındaki boşlukları doldurarak doğal gazın vanasını açar ve kendini ölüme terk eder.
Paylaşım için teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar
SilCümlelerden kitabı ve yazarı tanıyor oluşunuz ne güzel, imrendim doğrusu.
Yazar iki kere intihar teşebbüsünde bulunmuş ve ikinci girişimi, bahsettiğiniz gibi son bulmuş. Okuduğum Kör Baykuş kitabını yazarın bu gerçeği vesilesiyle bir yere konumlandırabiliyorum. Diğer türlü fazlasıyla karmaşık ve manasız kalıyor.
Yorumunuz için teşekkür ederim
Benden de saygı ve selamlar
Yazarın kitaplarını okumamıştım ama yayına aldığın bu bölüm o kadar etkili oldu ki üzerimde, hemen okumak istedim. Tanıtım için teşekkürler.
YanıtlaSilRuh hali iyi olmayan, kasvetli ve yalnız bir adamın hezeyanları, gerçek ile hayalin birbirine karıştığı bir anlatı var kitapta. Sayfa sayısı az ama yorucu. Kitabı beğenen de beğenmeyen de var. Benim için ise ilginç bir okuma oldu sadece ama bu alıntıladığım kısım etkileyiciydi.
Silyaaa dicektim ki bu yaz bu sıcakta nerden geliyor bu sıkıntın yanii :) acaba ne oldu ne anlatcak derken evet bu kitabı okudum çok depresif bulmuştum ama kelimeler etkileyici tabii ki :)
YanıtlaSilBu sıcakta sıkıntıya bile giremez insan deep :) yanıyor yine her yer. Kapı pencere perde ne varsa kapatıp girdik odanın içine yine :(
Sil