8/04/2021

HARMAN AYI AĞUSTOS



Sonbaharda ekilen buğday tohumları kar altında kalıp, bahar yağmurları ve sulama ile ıslanıp, altın sarısı başaklar verdiğinde , mevsimlerden yaz aylardan ağustos geldiğinde tüm köyü bir telaş alırdı. Harman telaşıydı bu. Öyle ki birkaç günlük bu vakitte eller çabuk tutulmalıydı. İlk yağmur düşmeden, rüzgar kuvvetlenmeden yapılmalıydı her şey.


Köylüler arasında bir imece. Akşamından kapılar çalınır, eşekler yardım için istenir. Aynı gün benzer telaşta ise birileri o kişiler es geçilir. Sabahın ilk ışıklarında toplanmış eşekler ile tarlalarda , erkeklerin tırpan, kadınların oraklar ile biçtiği, toparlanmış, başaklar ile bağlanmış buğday balyaları,  örkenler ile eşeklere yüklenir. Tarladan harman yerine değin, birkaç sefer boyu sürecek bu yolculukta , yüklerin başına bir iş gelmesin diye bir yetişkin  ve her bir eşeğin peşine de bir çocuk düşerdi. Büyükler işin ağırlığı ve zorluğu ile uğraşırken çocuklar eşeklere binip tarlalara koşturacak olmanın heyecanında. 


Harman yerinde toplanan buğday için patozcular ile anlaşılırdı. Kime, hangi saatte patozcunun geleceği belliydi. Kimisi gündüz sıcağında , kimisi de gecenin karanlığında patoz yolu gözlerdi. Patozcu,  makinasının başında, buğday sahipleri ellerinde yabalar ile buğdayı patoz makinasına atmakta. Buğdayın tanesi bir tarafa samanı bir tarafa düşer. Bu , kara patozdan daha iyiydi çünkü kara patoz hem taneyi hem samanı aynı yere dökerdi. İşler sanki azmış gibi bir de elekler ile eleme yapmak gerekirdi.


Evlerin damları düz. Ambar kısmının üstünde kalınca bir taş kapak. Çuvallara yüklenen buğday taneleri ve samanlar , kendileri için ayrılmış bölümlere taşınır, taş kapak yerinden oynatılır ve dökülmeye başlanırdı. Durmak yok, dinlenmek yok, gece-gündüz yok. Birkaç günlük vakitte olup bitmek zorundaydı her şey. Dağların başı dumanlı, ovaya varmadan çok çok önce gelir yağmuru rüzgarı.


Benim çocukluğumun harman ayıydı bu. Şimdi uzak diyarlardan masallar gibi geliyor kulağıma. Elimde olan fotoğraflar, hafızamda duran anılar sadece kulağımı yalancı çıkaran. Ya onlar da olmasalar ?


***


Yeni bir ay , yeni yeni başlangıçlar noktasında değilim pek.Hoş ,bu hal epeydir var. Normalim olmaya doğru gidiyor gibi ya da oldu da kendime itiraf etme noktasında cesaretim yok.  İyi kötü yapacağım dediğim şeyler de bile bir mecalsizlik ve pes etmişlik.Hayallerin freshliği ile hayatın hezeyanları el ele tutuşmayı bilmiyor. Ya hayal kurmayı bilmiyorum ya da hayatı yaşamayı.



Neyse efendim, çokça gördüğüm biten ayda şundan bundan yaptım ile devam etme niyetindeyim :)



İZLEDİM

Normalde  bu faslı dizi-film başlığı altında paylaşıyorum ama bu sefer izlediklerim hakkında paylaşacak çok şey bulamadığım için teğet geçiyorum.


Archive 2020  
Kitap Hırsızı 2013
Mortal Kombat 2021
Kingdom : Ashin of the North 2021
17 Yeniden 2009


Mortal Kombat ilk filmi izleyip, küçüklükten bir bağınız varsa bu 2021 haline hiç bulaşmayın derim, fiyasko. 


Archive de bir bilim adamının yapay zekada gidebileceği ütopik yer var.Adam ve robotları şeklinde çoğunlukla ilerliyor.Son robot insan olma yolunda tasarlanıyor falan.Oyuncu da izlemeyi sevdiğim oyunculardan.Finali ile uzundan biraz kısa "aaaaa" çekmişliğim var.Sağ gösterip, sol vurandan , ben düştüm düşmeyen de varsa çok bilim kurgu ve robotik film izlediğindendir :) ondan sebep ilgililere öneririm.


Ashin of the Nort öylesine açıp izlediğim zombi filmi çıktı. Bir de baktım ki 2019 kore yapımlı Kingdom dizisinin , bir konusuna dair açıklama tarzı çekilmiş bir film imiş. Ne yaptım , madem öyle deyip diziye baktım.2 sezon 12 bölüm olan  dizinin ilk sezonu 6 bölüm. Buradan başladım ve 6 bölümü bir günde izledim.. Canı çıkacasılar , ki çıkmak bilmiyor, nefes almadan  mıç mıç adam yiyip durdular. Kalan bölümlere de bir ara bakarım. Film ve dizi için diyeceğim size kalmış, olsa da olur olmasa da olur gibi bir his bıraktı bende :)


Yaz dizilerine de şöyle böyle göz atıyorum ama kore uyarlamalı aşk,mantık,intikam 'ı atlamasız izliyorum,şimdilik:)


GİTTİM

Elmasburnu Tabiat Parkı Plajı

Denizi severim, saatlerce oturup izleyebilirim ama denize girme ve yüzme faaliyetleri yok bende. Hal bu olunca gidip gördüğüm yerler arasında plajlar yoktur. Elmasburnu bu manada ilk oldu, şöyle ki; Plajı görmeyen tepede bir alan var, Sık ağaçlı, piknik için masaları ve oturakları, mescidi, lavaboları, çocuklar için salıncaklar ve mangal faaliyetleri için belediyenin yerleştirdiği doğalgazlı ocaklar hizmete hazır. Yeme içme faaliyetini burada gerçekleştiren , yüzmek isterse plaja iniyor. Plaj yerinin de güzel ve bakımlı olduğunu söylüyor bizden gidenler, lavabosu ,yıkanma yeri vs. iyiymiş. Mekan sahiden hoş ve güzel.Bir de belirli günler kadınlara özelmiş.  Tabi oraya gidip denizi görmemek garip. Tepelerde ve sık ağaçlı yerlerde bazı masalar vardı. Orada biraz denizi izleyip tekrar piknik alanına dönük. Uzaktan sevmek gibi oldu. Ama bu sefer de fazla yalnız kalınca ,eğlencenin bi anlamı kalmadı. Bir de herkes indi plaja, uzaktan bakıp inmez dediklerim bile :) 



PİŞİRDİM

Zeytinli Açma

Öyle hamur işleri merakım yok. Zor günler için garanti ve tutmuş birkaç tarifim var.Bir iki farklı tarif denemem hüsran ile sonuçlanınca hepten bırakmıştım yeni tarif dönemini.Güvenilir tarif bulmak internette kolay değil. Yuptupta bulduğum bir tarifi denedim ve sonuçtan memnun kaldım. Tabi şeker ölçüsü kişiye göre değişebilir.Bir daha yaparsam miktarını arttıracağım. Tarif şurada  tık,tık


YAPTIM

Kına

Saçı besleyici,onarıcı diye bir çok söylentisi var kınanın.Normal,bilindik kına tozunu aldım.Birçok tarif okuyup sonra elimdeki malzemeye baktım. Zeytinyağı,süt,kahve,şeker gibi.Kabul,pek sıradan değil:) Esas mevzu kınanın bir gece önceden yoğrulup,hava almayacak şekilde dinlendirilmesi.Taaa fii tarihinde hemen yoğurup uygulamıştım.Bir de güzelce saçımı strecleyip havlu ile örtmediğimden taş gibi olmuştu kına.Bu hususta çok önemli ve bu sefer doğrusunu yaptım.Tek kusur güzelce uygulayamamış olmam.Saçın bir kısmı hiç kına almamış.Birkaç uygulama daha lazım.

***



16 yorum:

  1. Hiç köyde yaşamadım. Bazen akrabaların yanına giderdik o kadar. Ne güzel yazmışsın, zorluğu da var elbette. :)
    Mortal Combat o kadar kötü mü gerçekten? Çocukken en sevdiğim atari oyunlarından biriydi. :)
    Saçıma hiç kına yakmadım. Eskiden saçımı kınalı sanıyorlardı zaten. Saçım farklı renk olsa belki meraktan yakardım. 😀

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dedeler köyde olunca her okul tatili soluğu orada alıyorduk.Haliyle yazın yapılan tüm işlerin içinde oluyorduk.

      Bence o kadar kötü.Hikayenin bağlantıları bile havada kalmış.Artislik bir iki dövüş sahneleri var o kadar.Hayal kırıklığı idi:(

      Benim kına da anca güneşte belli edenlerden oluyor ama bir iki sefer daha uygulayalım bakalım.Seviyorum ben kına rengini :) ama renkten daha çok besleyici yönü nedeniyle yöneldim.Fazlasıyla ihtiyacı var saçlarımın.

      Sil
  2. kına mı ne güzeel bişi yaa saçlarına yakmış kınaa köylü güzeliiii :) kitap hırsızı fena diyil, bu harman yeri neresi yaaçocukluğundaki yer yani, ne güzel hem masal hem de sanki resim gibi tablo gibi geldi bana :) örken ne :) çok güzeldi yine bu yazın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harman yeri özel bir yer değil:) her hane kendi evine yakın, kendi arazisi ya da boş bir yere, boş yerde de elbette ki komşular birbirleri ile anlaşıyor,bir alanı ottan , taştan arındırıp dümdüz bir hale getiriyor.Ürün bu boş alana taşınıyor, patoz makinası da buraya geliyor ve işe başlanıyor:)

      Eğer psikolojik değilse:) kına bende işe yaradı gibi, 2.kez uygulayacagım bugün- yarın.O zaman psikolojik mi yoksa hakikat mi netleştireceğim :)

      Örken , genellikle hayvanları bağlamak için kullanılan , oldukça kalın bir ip.Uçlarında bağları sağlam tutmak için ağaçtan ya da demirden yapılmış bir malzeme var.Tarif edemedim şeklini ama o malzeme sayesinde ipe kördüğüm atmak zorunda kalmıyorsun.Rahat bağlanıp sağlam oluyor, sökerken de seni uğraştırmıyor :)

      Teşekkür ederim :)

      Sil
  3. benimde hatırladığım köy anılarım var. dedemin arazisi çoktu. babam yurt dışında işleri olan bir adamdı. temmuz ağustos gibi babam yurt dışında ise, annemle dedemin köyüne giderdik. annem ailesine yardım ederdi. biz dayılarımın çocukları, teyzelerimin çocukları nerdeyse 20 çocuk anneannemle evde kalırdık. değişik cinsiyet ve yaşta 20 çocuk. ana okulu gibi. anneannem bizimle ilgilenirdi ama çoğu kere biz birbirimizle ilgilenirdik. ne anılar ne anılar. o yüzden en küçüğü 35- 40 yaşına gelmiş kocaman kadınlar ve adamlarız ama kuzenlerimle bir araya gelince hala bir tarafımız çocuk. eşim hayretle izliyor bizi. bazen çok komik olabiliyoruz çünkü hahaha. çok keyifli bir yazıydı. teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel, ne kıymetli :)Evin büyüğü toparlıyor herkesi aynı çatı altına her daim. Her ne kadar hayat telaşı ile farklı yerlerde olsak da yan yana gelişlerimiz anıların yadedilmesine dönüyor bir şekilde:) kalabalık ailelerin değişmez rutini :) Teşekkür ederim bu hoş katkınız için.

      Sil
  4. Biz hala köye gidip geliyoruz. Çok severim, siz de çok güzel anlatmışsınız:) Filmlerin hiçbirine bakmamıştım bu akşam Archieve'i izliyim bari

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:)

      Biz de gideriz ama eski köy ve köy hayatı yok artık bizde.Kerpiç evler betona, köy işleri de hobiye döndü.Tarlalar boş, bahçelerde yazın gidenler kendileri için sebze yetiştiriyor.Dedelerden kalmış meyve ağaçlarından faydalanılıyor.Dinlenme yeri gibi.

      Keyifli seyirler diliyorum :)

      Sil
  5. Bu güzel ayın da ortasına geliyoruz neredeyse. Büyüklerimiz ağustosun yarısı kış derler😇🙃. Harman yerini ne güzel özetlemişsin Vakt-i Dem. Çok beğendim. Film izlemeye çok fırsatım olmuyor hele de şu günlerde. Açma severiz. Bıraktığın bağlantıya bakacağım. Kına daha doğal, becerebilen tercih etmeli bence de. Teşekkürler bu güzel paylaşım için. Sayende biraz nefeslendim🙏🧿😊🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş yorumun için ben teşekkür ederim :)

      Büyükler kesinlikle biliyor işi.Bizim köyde şu an havalar sabah ve akşam vakitleri üşütmeye başlamış bile insanları.

      Sil
  6. Denizi çok severim ben. Hem ağaçlık hem plaj olanlar daha bir güzeldir. Tüm gün kalıp yanmazsınız girip girip çıkarsınız suya. Bizim tarlanın olduğu yerlerde buğdayları daha temmuz ayında biçtiler. İzmir çok sıcak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim köy dağ eteğine kurulu.Onca sıcağına rağmen soğuk ve kış erken gelir.Doğunun iklimi de farklı haliyle.Ovalarda ise buğdaylar haziran sonları-temmuzda biçilir.Yakın zamanda oralardan döndüm.Yol güzergahım boyunca tüm ekinler biçilmiş ve tarlalardan toplanmıştı.Hoş, havalar da değişiyor her sene.Mahsul alma zamanları güncelleme yapıyor artık.

      İstanbul hala çok çok sıcak.Sağanak yağmurdan bahsediliyordu birkaç önce, damla düşmedi.Akşamları biraz rüzgar oluyor gibi ama evler yanıyor hala :(

      Sil
  7. "Çokça gördüğüm biten ay" neden bilmiyorum ama çok hoşuma gitti bu cümle:)) Tabi yaşlarımızdan kaynaklı hoş değil ama güzel cümle:)) Elmasburnu'nu hiç duymamıştım ve hemen araştırdım yazı arasında, güzel ve aslında uzak bir yerde değil, listeme aldım burayı:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dikkatini çektiğiniz hali ile ben de bir aydınlanma yaşadım şu an cümleye bakınca:)

      Elmasburnu sahiden güzel yer dolu dolu kullanmasını bilenler için:) orman yangınları yüzünden mangal ocakların kullanımı yasak şu an ve elbette tüp vs. gibi şeyler kullanmakta yasak.Normale döndüğümüz vakit bu yasaklarda kalkacaktır.

      Sil
  8. Selam uzun zamandır buralarda yoktum şimdi yeni bir blogla geri döndüm sizi de takipteyim. Rica etsem bloguma bi göz atıp takip eder misiniz ? :)

    YanıtlaSil