8/16/2025

#5 YAZ GÜNCESİ



Serin serin rüzgarların estiği ama yine de yapış yapış eden bir hava hakim şu birkaç gündür. Nemden kurtuluş yok, şehrin kaderi bu . Bundan sebep o serinlik büyük nimet bunaltan sıcaklar sonrası. Bol miktar baş ağrısı yapıyor bir tek, ona da biraz çay biraz ağrı kesici, bitti gitti :)  Karşıya , vapurla planlar yapıyordum aslen ama deniz ve rüzgar uyarılı bol bol mesajlar gelince telefonuma  ayağı yere bas deyip kendi yakamda sıraladığım yerler listesini gündeme aldım ve rotayı Yıldız Sarayı'na kırdım.


Her zamanki gibi önceliği camiiye verdim, Yıldız Hamidiye Camii.  Hem  cuma namazına hazırlık safhası olacağı hem de daha sakin olabileceği için. Tek tük ziyaretçi ve huzurla yatan şu yukarıdaki resimde olan kedicik vardı. Hiç kendini de bozmadı, belli ki halinden gayet memnun. Kadınlar kısmı(üst kısım) en ilginç kısmıydı zira bu şekilde bir düzeni ilk kez görüyorum. Ortada açık bir alan , sağ ve solda iki küçük odacık. Emin olmamakla birlikte Hünkar mahfiline açılan kapılar gibi. Camii içinde yer alan kafeslerin ardında kitaplıklar görünüyor ama giriş camii içinden değil ve yetkili kişilerin kullanımında olduğu için kilitli. Bir de bu el işçiliği zarif ve güzel kafeslerin hünkar (II)Abdülhamid tarafından yapıldığı söylenmekte. Uzun uzun seyrettiriyor camii kendisini.









Müze kart artı 150 tl ile ziyaret mümkün. Hoş, müze kart ile sanırım bir tek bahçe ziyaret ediliyor. Açıkçası bu ek ücret faslında müze kart ne işe yarıyor anlamış değilim, en çok görülmek istenen yerlerde ek ücret istiyorlar. Bi dahaki sefere kartsız ne kadar diye soracağım:)


Hava serin ve saray boş denecek kadar az bir ziyaretçiye sahip, ne büyük şans. İlk ziyarete açıldığında ücretsizdi bir süre, millet akın etmisti . Ziyaret etmeyen kalmadı da ondan mı bu denli tenha diye geçirmedim değil aklımdan yine de rahat bir gezi için ideal. Fotoğraf çekmek yine yasak ama fırsat çokça yakalanabilirdi, ben  "yasak !"  kısmında takılıp kaldım. Bu yüzden dış mekandan birkaç kare hatıra aldım.


Bazı kısımlar hala açılmamış. Büyük Mabeyn misal giriş kısmı ziyaret ediliyor, üst katlara giriş yok. Giriş kısmı oldukça ihtişamlı, dışarı çıkınca altın sarısı görmeye devam ediyorsunuz bir süre daha :) Kıyaslama yapacak olursam Dolmabahçe'nin şaşalı ihtişamı Yıldız'da yok ama Yıldız'ın kendine has bir zarafeti var. Mekanın ışıklandırması, aydınlığı ve ferahlığı çok iyi. Darısı Dolmabahçe'ye.


Saray eşyaları, taşınmazları göz kamaştırıyor. Sade ve hoş olanlar da bi hayli var. Dolmabahçe'de sobalar favorimdi :) burada yazı masaları ve dolaplar oldu. Haritalı halı en ilginç obje oldu benim için.

Resim sergisinde de birçok fotoğraf izlemek mümkün. Aile üyeleri, İstanbul'un eski hali, kutsal toprakların para kasası haline gelmeden önceki hali, demiryolu yapımı sahfaları ve daha birçok tarihi vaka not düşülmüş fotoğraflarla.


Haremde küçük bir kahve odası var ve duvarında kahve ile alakalı, ailenin kaleme alınmış küçük bir hatırası yazılı. Hoş bir ayrıntıydı.


Hünkar'ın kütüphanesi bahsedilen tüm övgüleri hak ediyor. Kapalı dolaplar içindeki o kitaplar çürümüyorlar inşallah diye diye dolandım. İki adımda bir tavanı seyre daldım. Sergiye alınmış birbirinden kıymetli kitapları orta alanda incelemek mümkün. Her biri muhteşem ama Matrukçu Nasuh'un kitabının üzerinden alamadım gözlerimi uzun süre. Aklımda yanlış kalmadıysa seferi ırakeyn'di. Minik minik onlarca ayrıntıyı, resmeylemiş , hayran olmamak elde değil.


Sarayın şüphesiz en hoş yerlerinden biri Has bahçe. Suyun kenarında, ağaçların gölgesinde, kuş sesleri eşliğinde mükemmel bir huzur alanı. Benim dinlenme alanı burası oldu. Girişteki meydan da hoş elbet ama güneş altı, çok durulacak gibi değil.





        











Güzel bir geziyi rüzgârın üzerimde bıraktığı birkaç hatıra ile tamamladım. Biraz vitamin alayım:)

Keyifli hafta sonları olsun !

2 yorum:

  1. Bu yazınızı zevkle okudum, bilgilendirdiğiniz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil