Evden çıkıp bahçenin içinden aşağı yürüyorum. Karşımda kocaman bir göl manzarası, ardımda sıralanmış bir dağ. Her ne kadar göle doğru oturup manzarasını seyretmeyi sevsem de dağa bakmanın ve onu seyre dalmanın başka bir keyfi, başka bir lezzeti var. Cırcır böcekleri hiç susmuyor. Rüzgar ağaçları süpürüyor sanki, her bir ağaç farklı sesler veriyor. En çok kavak ağaçlarının rüzgarda çıkardığı sesi seviyorum. Diğerleri ürkütüyor beni, neden bilmem. Yaklaşık 15 gündür buradayım. Evler uzak, insanlar var ama yok.
Sabah akşam kapımın önünden ayrılmayan bir kedi var. Etrafta tanınan bir kişilik ve avcılığı meşhur. Çekirgeleri bir pati darbesiyle yere serip, tek hamlede nasıl alt ettiğini de uygulamalı gösterdi bize. Yemekten ayrı olarak, bizimle uzun uzun oturmayı istediğini fark ettim. Tetikte olma halini bir kenara bırakıp uzun uzadıya yere serilip dinleniyor. An'da kal ! mottosunu benden daha iyi deneyimliyor olabilir. Zira ben, insanoğluna güvenme, bırakıp gidecek nihayetinde demeyi ihmal etmedim.
Son iki güne kadar soba yakıyorduk. Tam ısınacağım derken bugün yeniden soğudu hava ama soba yakmalık değil. Şiddeti farklı farklı olsa da rüzgar hiç kesilmedi bunca zaman . Yağmurlu günlerde saçakların altında kalan balkonda oturup gök gürültülerini ve yağmur sesini dinlemek, araya karışmış dolu tanelerini seçmeye çalışmak, toprak kokusunu içime çekmek güzeldi. Yakın yere yıldırım düştü diye tahmin ettiğimiz,dehşetli bir patlama sesiyle korkmak da yaşadığım ilk tecrübeydi. Öyle beklenmedik bir andı ki tüm boyun damarlarım kasıldı adeta, kendimi nasıl sıktıysam artık.Baya bir yandı canım. Ondan sonra içeri kaçıp evden devam ettim yağmuru izlemeye.
Akşam güneşi vuruyor yüzüme şimdi, eve doğru yürüyorum. Ayağımın altında ezilen otların hışırtısı, bastığım küçük taşların gürültüsü,suyun aynı dinginlikte duyulan şırıltısı, hala devam eden cırcır böceklerinin şarkısı ve rüzgarın farklı farklı akort denemeleri.. Kuşlar yuvasına çekildi, hiçbirinin sesi duyulmuyor şimdi.Zıplayıp duran çekirgelere ne yapmak gerekir, bilmem ki ?
Şu an bunları yazıyorken geldi oturdu 3-4 adım mesafeme bizim meşhur kedi. Benden faklı sesleri duyuyor olsa gerek, kulaklar radar misali hareket halinde. Gün battı batacak, kedi de gizli evinin yolunu tuttu. Kuyruğunu sallaya sallaya gidişinin seyrediyorum. Ötüşünü içine saklamış küçük bir kuş takıldı gözüme. Saat 19:21, evli evine.. köylü köyüne.. selametle..
Güzel bir ortama benziyor. Sakin sessiz huzurlu. Uzun zamandır insansız hava sahası özlemi duyuyorum. Oturduğum yer de öyle gürültülü ki. Şehir, korna, yüksek sesli müzikle geçen araçlar.
YanıtlaSilÖyle... şimdilik bu sakinlik iyi geldi.
Silyıldırım dışında ne güzel hayat ama :)
YanıtlaSilCanım acımasaydı korkmayı da sevebilirdim :)
SilFotoğraf görmeyi beklemiştim. :) Doğanın tadını çıkarabilmek ne güzel.
YanıtlaSilBilgisayar yok, tel ile anca yazabiliyorum :) fotolar insta duruma artık..
SilÇok güzel bir yazı betimleyici anlatımları çok seviyorum insan kendini oradaymış gibi hissediyor😌
YanıtlaSilTeşekkür ederim
Sil