Ne garip; insanın eşyaları da, hatıraları gibi yıllar boyunca birikiyor. Sonra bir yığın ayrıntı, ne bileyim, koltuklar, perdeler, karyola, kitaplık, çalar saat, çaydanlık, dantel örtüler, abajur, aynalı mektup kutusu tek tek kayboluyor. Ama hatıralar hep kalıyor.
Bana perde işlerdi peri, aşık bir eve asmamı dileyerek. nasıl da güzel işlerdi, nasıl da yanık , tutkulu, aşk dolu. Bir kar başlardı sonra, öğle ile akşam arasındaki o sakin zamanlarda. Lokma lokma dökülürdü denize. Deniz yutardı karları. Genç kız yüzümü hatırlardım. Aşksız , hülyasız ,boş yüzümü. hep siyah ayakkabılarımla solgun halimi. inceydi kaşlarım, toz gibiydi neredeyse, yüzümse şeffaf, beyaz. Bir siluet gibiydim, hep öyle kaldım. Siyah ayakkabılı bir gölge.
Eh, dedim sonra, resim asılmayan duvarlar, istediğin zaman açamayacağın bir pencere sana yeter. Ne istedin ki hayattan şimdiye kadar ? Ama istiyordum Samim Bey. Kokum sinmiş bir koltuğu, bozuk da olsa yıllarını benimle geçirmiş bir radyoyu, Peri'nin dostluğunu istiyordum. Bütün bunlar neyi anlatırsa bir insana, yaşandığı belli bir hayat adına, onları istiyordum.
Denize bakan odada otururken Peri'yle, camlar buz tutardı kışın. Peri'nin hediyesi perdelerimin karanfilleri şenlendirirdi camları." Ah abla, dilerim aşık bir eve asarsın" demişti. Hiç asamadım.Hiç aşık olmadım. Sanki olsam ne çıkardı? Böyle kocaman bir binanın küçücük odasında , hep kurallara uymuş ve hiç aşık olmamış biri olarak son günlerimi geçireceğime, aşktan ölseydim ne çıkardı?
-AYFER TUNÇ-
Kasvetli bir gün, savuşturmaya çalıştığım ama pek de maharetli olamadığım can sıkıcı düşünceler üzerine okuduğum bu kısa öykü bana moda tabirle şunu söyletti ; öyle ölmem füze at.
Kuvvetli bir kalem, etkileyici ve farkındalık yaratan bir öykü. Elimin altında seçme hikayeler olan bir kitap var, rastgele oradan seçip okudum. Ayfer Tunç ile ilk tanışmam da böyle derin ve iz bırakan türden oldu.
Ne güzel olmuş :) Yazdığım alıntılar ile durum ve duygunun birazını aktardım, başka derin meseleler de var kısacık hikayede, okumayanlar için sürprizi kaçsın istemedim .
YanıtlaSilYazarı daha önce hiç okumadım, anlatımı dikkat çekici gerçekten. Müzik çok hoş. :)
YanıtlaSilÖyle sahiden....
Silsen yazdın diye okudum ki böyle bişey yazabilirsin sen, ayfer tunç en sevdiğim yerli yazar :)
YanıtlaSilKeşke öyle bir yeteneğim olsa, teşekkür ederim nezaketin için :)
SilAyfer Tunç'un etkileyici bir anlatımı var gerçekten. Alıntıladığınız kısmı okurken bir kez daha hissettim bunu. :)
YanıtlaSilEşyalara anlam yükleyip saklamayı huy edinmiş benim için de ayrı etkileyici oldu. :))
Bende de vardı, yakın zamanda çoğundan kurtuldum sayılır :) ama gözden uzak olan gönülden uzak olur noktasına eremedim daha.
SilHangi kitap bu ? yazıda varda ben atladım mı? güzelmiş hikaye...
YanıtlaSilBüyükşehir belediyesi fi tarihinde bir kitap dağıtmış :) içinde seçme öyküler var , birçok yazar ve her bir yazardan bir öykü. Öylece duruyordu rafta.Normalde şiire böyle yaparım. Rastgele sayfa açıp şiiri okurum.Bu kez hikaye için bu yöntemi kullandım:)
SilAyfer Tunç'un hikayelerinin toplandığı bir kitap var ama sanırım.
Peri deyince aklım Yeşil Peri Gecesi'ne gitti ama bağımsız öykü sanırım bu. Öyle ölmem füze at yorumunuz pek yerinde olmuş. Bu kısacık öykü bana Geçiş Bahar Mimoza'sının yazdıklarını anımsattı ayrıca. :)
YanıtlaSilAyfer Tunç kitaplarını henüz okumadım ama bağlantısı ya da etkisi vardır belki, bilmiyorum,okuyunca kitabı göreceğim:) şimdilik durum bağımsız öykü.
SilTeşekkür ederim:)
Ayfer Tunçla tanışmamıştım daha önce tanıştırdığın için teşekkür ederim Vakti Dem. Güzel bir hikaye oldu hem tanıdım hem de ortak oldum hikayeye :))
YanıtlaSilOrtaklık ettiğiniz için ben teşekkür ederim :)
Sil