3/03/2021

PAPATYA


Tatlı bir sıcaklığı , şefkatli bir dokunuşu vardı güneşin. Onun tarafından güne uyandırılmak ,ışık huzmelerinin yüzünde ki adımlarını hissetmek , onlara mırıldanarak  eşlik etmek yapmayı sevdiği şeylerdendi. Geçmişe dair hatırladıkları hayal-meyal olsa da hisleri kuvvetliydi. İçindeki ses ona, hayata merhaba dediği andan beri sevgiyle kuşatıldığını söylüyordu. O da hayattan aldığına aynı şekilde karşılık veriyordu. Yüzüne de yansıyordu o sevgi alışverişi. Gösterişsiz olmasına rağmen onu gören herkeste saf bir güzellik algısına sebep oluyordu.


Yağmurun altında uzunca müddet durmayı, tepeden tırnağa  ıslanmayı seviyordu  . Üzerine düşen küçük, narin damlalar  tebessüm sebebi oluyordu . Bazen araya büyük damlalar giriyordu. Ufacık bir şaşkınlıktan sonra muzipçe bir gülüş hediye bırakıyordu yüzünde. Baharın kokusunu taşıyan damlalar can suyu oluyordu adeta. Üzerinden akan damlalar, sadece baharın değil , onun da izlerini taşıyordu ardı sıra.  


Sevdiği şeylerden biri de toprağa dokunmaktı. Sakin, dingin ve bir o kadar da kuvvetli hissettiren toprağa dokunmak, ona sıkı sıkıya tutunmak. Yer yer ayaklarını gıdıklayan böcekler, o dokunuşların arasına giriyor ve rol kapmaya çalışıyorlardı. Uğur böceği bu işte en mahir olanıydı. Onun ayaklarında, kollarında, bedeninde yavaş yavaş dolaşıyor, kırmızı pelerinini açıp uçuşa geçmek için hiç acele etmiyordu. Bu bazen öyle uzun sürüyordu ki , gıdıklanmalara daha fazla tahammül  edemiyor ve usulca salınıp duruyordu. Böceklere dair unutamadığı en özel anı bir kelebek ile birlikte paylaşmıştı. Güneş parıltılarının yüzünde dolaşmasını sevdiği anlardan birinde, yüzünün ortasında büyük, geniş bir gölge belirmişti. Gözlerini açtığında göz göze gelmenin verdiği şaşkınlıkla bir müddet kalakalmış,  sonra da  alımlı ve gösterişli bu kelebeği hayranlıkla seyre dalmıştı. Bu güne kadar gördüğü en güzel kelebekti. O günden sonra bir daha hiç görmemişti onu ve bir gün belki yine karşılaşırız diye umut ediyordu.


O talihsiz gün , olağan seyrinde başlamıştı yine her şey. Güneşin en parlak olduğu anlar bitmek üzereydi. Bir takım sesler işitmiş ve olup bitene anlam verememişti. Aniden bedeninin kuvvetlice sarsıldığını ve yukarıya doğru çekildiğini hissetti. Kökleriyle daha da sıkı tutundu toprağa ama narin bedeni güç yetiremedi karşı koymaya. Yüzüne düşen gölge , diğer gölgeler gibi   güzel şeyleri getirmiyordu bu sefer beraberinde Papatya'ya. Teker teker koparılıp havaya savrulurken beyaz yaprakları, duyduğu son şeyler cılız bir ses olarak yankılanıyordu.


seviyor

sevmiyor

seviyor

sevmi....

sev....

.......

.....

...

.



29 yorum:

  1. Ben de yaptım çocukken ama şu bir gerçek ki gördüklerimizi taklit ettik biz.Büyüyüp kendimiz olmaya başlayınca vazgeçtik çiçekleri koparmayı.Kopardığı zaman onu faydalı bir iş için kullanmalı insan. Yapacağımız şey , küçüklere bu yönde telkinlerde bulunmak.

    Teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  2. Onların hikayesi cidden çoğunlukla mutsuz bitiyor.
    Taç yapanları.
    Ezenleri.
    Koparanları.
    Narin ve güzel olmanın bedeli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle ne yazık ki.Sevgi(!) ile yapılma gerekçesi de oldukça ironik.

      Sil
  3. oyyyy sona dek papatyanın konuştuğunu anlamamıştım oyyy çok güzeldi bu düşüncen :) papatyalar özgürdür kıymayın onlaraaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim (:

      Evet, kıymayalım hiçbirine, bahar kapımıza geldi, merhaba diyecek(bazıları dedi) hepsi.

      Sil
  4. Çok güze bir o kadar sonu düşündürücü olmuş... Papatya’nın gözünden bakınca... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  5. Çok iyi bir öykü olmuş, tebrik ederim. Bahar da geliyor ben de arada koparıyorum ama kurutmak için. İnşallah kızmıyorlardır. 🙄

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:)
      Kızmıyorlardır umarım, keşke anlayabilseydik dillerini.

      Sil
  6. Çok iyi bir anlatımınız var, öykü de çok güzel olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. İlk başta bir ağacının konuşması sandım sonuna doğru gelince papatya olduğunu anladım ne kadar güzel yazmışsınız hüzünlenirdi gönlünüze emeğinize sağlık keyifle okudum sevgiler 👏😊papatyaları çok severim 😊

    YanıtlaSil
  8. Ama... ama... Ben papatyaları çok seviyoruum. Toplamasam nasıl evime konuk alabilirim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Koparttıktan kısa bir süre sonra solmaya başlıyorlar ama şirin bir saksı içinde evimizde çok uzun misafir kalabilir :) Havalar da toprağa tohum atmak için müsait şimdilerde:)

      Sil
  9. Şimdi örneklik birkaç tane defter arasına alıyorum ama tam olarak bu şekilde düşündüğümden papatyadan taç yapmayan bir çocuktum ben... Üzdü. Lakin eline sağlık bu kadar anlatılırdı :)

    YanıtlaSil
  10. Sonunu hiç böyle düşünmemiştim.Cok huzunluydu ama güzeldi..Çok sevdim

    YanıtlaSil
  11. Ne kadar güzel anlatmışsın, hislenmemek mümkün değil. Yüreğine sağlık :))

    YanıtlaSil
  12. bu yazını bloguma koyduuum şekerliik :)

    YanıtlaSil
  13. Doğayla iç içe bir içerik olmuş çokta güzel olmuş, kaleminize sağlık. Şehir yaşantısından dolayı artık doğayla kendimizi böylesine özümseyip onunla paylaşımda bulunamıyoruz. Halbuki insan doğanın bir parçası değil midir? Bu sebeple köy hasreti çekiyorum, zaman zaman.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.

      İnsan doğanın bir parçası ama aidiyet duygumuz zedeleneli çok oldu, yine de bize kendisini hatırlatmayı, aramızdaki kadim bağı hissettirmeyi ihmal etmiyor, hasretimiz de bu yüzden.

      Sil