Tatlı bir sıcaklığı , şefkatli bir dokunuşu vardı güneşin. Onun tarafından güne uyandırılmak ,ışık huzmelerinin yüzünde ki adımlarını hissetmek , onlara mırıldanarak eşlik etmek yapmayı sevdiği şeylerdendi. Geçmişe dair hatırladıkları hayal-meyal olsa da hisleri kuvvetliydi. İçindeki ses ona, hayata merhaba dediği andan beri sevgiyle kuşatıldığını söylüyordu. O da hayattan aldığına aynı şekilde karşılık veriyordu. Yüzüne de yansıyordu o sevgi alışverişi. Gösterişsiz olmasına rağmen onu gören herkeste saf bir güzellik algısına sebep oluyordu.
Yağmurun altında uzunca müddet durmayı, tepeden tırnağa ıslanmayı seviyordu . Üzerine düşen küçük, narin damlalar tebessüm sebebi oluyordu . Bazen araya büyük damlalar giriyordu. Ufacık bir şaşkınlıktan sonra muzipçe bir gülüş hediye bırakıyordu yüzünde. Baharın kokusunu taşıyan damlalar can suyu oluyordu adeta. Üzerinden akan damlalar, sadece baharın değil , onun da izlerini taşıyordu ardı sıra.
Sevdiği şeylerden biri de toprağa dokunmaktı. Sakin, dingin ve bir o kadar da kuvvetli hissettiren toprağa dokunmak, ona sıkı sıkıya tutunmak. Yer yer ayaklarını gıdıklayan böcekler, o dokunuşların arasına giriyor ve rol kapmaya çalışıyorlardı. Uğur böceği bu işte en mahir olanıydı. Onun ayaklarında, kollarında, bedeninde yavaş yavaş dolaşıyor, kırmızı pelerinini açıp uçuşa geçmek için hiç acele etmiyordu. Bu bazen öyle uzun sürüyordu ki , gıdıklanmalara daha fazla tahammül edemiyor ve usulca salınıp duruyordu. Böceklere dair unutamadığı en özel anı bir kelebek ile birlikte paylaşmıştı. Güneş parıltılarının yüzünde dolaşmasını sevdiği anlardan birinde, yüzünün ortasında büyük, geniş bir gölge belirmişti. Gözlerini açtığında göz göze gelmenin verdiği şaşkınlıkla bir müddet kalakalmış, sonra da alımlı ve gösterişli bu kelebeği hayranlıkla seyre dalmıştı. Bu güne kadar gördüğü en güzel kelebekti. O günden sonra bir daha hiç görmemişti onu ve bir gün belki yine karşılaşırız diye umut ediyordu.
O talihsiz gün , olağan seyrinde başlamıştı yine her şey. Güneşin en parlak olduğu anlar bitmek üzereydi. Bir takım sesler işitmiş ve olup bitene anlam verememişti. Aniden bedeninin kuvvetlice sarsıldığını ve yukarıya doğru çekildiğini hissetti. Kökleriyle daha da sıkı tutundu toprağa ama narin bedeni güç yetiremedi karşı koymaya. Yüzüne düşen gölge , diğer gölgeler gibi güzel şeyleri getirmiyordu bu sefer beraberinde Papatya'ya. Teker teker koparılıp havaya savrulurken beyaz yaprakları, duyduğu son şeyler cılız bir ses olarak yankılanıyordu.
seviyor
sevmiyor
seviyor
sevmi....
sev....
.......
.....
...
.
Ben de yaptım çocukken ama şu bir gerçek ki gördüklerimizi taklit ettik biz.Büyüyüp kendimiz olmaya başlayınca vazgeçtik çiçekleri koparmayı.Kopardığı zaman onu faydalı bir iş için kullanmalı insan. Yapacağımız şey , küçüklere bu yönde telkinlerde bulunmak.
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
Onların hikayesi cidden çoğunlukla mutsuz bitiyor.
YanıtlaSilTaç yapanları.
Ezenleri.
Koparanları.
Narin ve güzel olmanın bedeli.
Öyle ne yazık ki.Sevgi(!) ile yapılma gerekçesi de oldukça ironik.
Siloyyyy sona dek papatyanın konuştuğunu anlamamıştım oyyy çok güzeldi bu düşüncen :) papatyalar özgürdür kıymayın onlaraaa :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim (:
SilEvet, kıymayalım hiçbirine, bahar kapımıza geldi, merhaba diyecek(bazıları dedi) hepsi.
Çok güze bir o kadar sonu düşündürücü olmuş... Papatya’nın gözünden bakınca... Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilÇok iyi bir öykü olmuş, tebrik ederim. Bahar da geliyor ben de arada koparıyorum ama kurutmak için. İnşallah kızmıyorlardır. 🙄
YanıtlaSilTeşekkür ederim:)
SilKızmıyorlardır umarım, keşke anlayabilseydik dillerini.
Üzüldüm papatyaya :(
YanıtlaSil😞
SilÇok iyi bir anlatımınız var, öykü de çok güzel olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Silİlk başta bir ağacının konuşması sandım sonuna doğru gelince papatya olduğunu anladım ne kadar güzel yazmışsınız hüzünlenirdi gönlünüze emeğinize sağlık keyifle okudum sevgiler 👏😊papatyaları çok severim 😊
YanıtlaSilTeşekkür ederim.Ben de pek severim :)
SilAma... ama... Ben papatyaları çok seviyoruum. Toplamasam nasıl evime konuk alabilirim?
YanıtlaSilKoparttıktan kısa bir süre sonra solmaya başlıyorlar ama şirin bir saksı içinde evimizde çok uzun misafir kalabilir :) Havalar da toprağa tohum atmak için müsait şimdilerde:)
SilŞimdi örneklik birkaç tane defter arasına alıyorum ama tam olarak bu şekilde düşündüğümden papatyadan taç yapmayan bir çocuktum ben... Üzdü. Lakin eline sağlık bu kadar anlatılırdı :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. 😊
SilKalemine sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilSonunu hiç böyle düşünmemiştim.Cok huzunluydu ama güzeldi..Çok sevdim
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilNe kadar güzel anlatmışsın, hislenmemek mümkün değil. Yüreğine sağlık :))
YanıtlaSilTeşekkür ederim:)
Silbu yazını bloguma koyduuum şekerliik :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim deep , sevgilerimle 💚
SilDoğayla iç içe bir içerik olmuş çokta güzel olmuş, kaleminize sağlık. Şehir yaşantısından dolayı artık doğayla kendimizi böylesine özümseyip onunla paylaşımda bulunamıyoruz. Halbuki insan doğanın bir parçası değil midir? Bu sebeple köy hasreti çekiyorum, zaman zaman.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Silİnsan doğanın bir parçası ama aidiyet duygumuz zedeleneli çok oldu, yine de bize kendisini hatırlatmayı, aramızdaki kadim bağı hissettirmeyi ihmal etmiyor, hasretimiz de bu yüzden.