Yerdeki halının desenlerine bakmaktan yorulmuş gözlerin , sıkılmaktan bitap düşmüş parmakların ya da çeke çeke çekecek nefes kalmadığı için imdaaaaat diye feveran eden ama sesini duyuramayan zavallı nöronların , freeeeedoooom diye william wallace'a çok bi çok özendiği ama tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır misali kendini yine ve yeniden aynı yerde bulduğu soru cümlesidir , " eeeee, daha ne var ne yok ? "
Yok işte bir şey, olsa böyle mi olurdu ( tıpkısı ben diyenler el kaldırsın :D )
Neler yapıyorum faslına geçmeden önce sinir bozucu bulduğum, öyle ya da böyle kendimi bir şekilde hunharca içinde bulduğum hali deyivereyim dedim önce:)
Efendim şu aralar limon ağacı yetiştirmeye çabalıyorum. İnstada ki bir hesaptan görüp uygulamaya koydum. Filizlensin diye ele aldığım birçok limon çekirdeğinden sadece bir tanesi filizlendi. Diğerleri tembel çıktı ama hala vazgeçmiş değilim o tembel kızlardan :) Çalışkan çekirdeğe gelince , annem küçük saksılarından birini hazırladı. Çekirdeği toprak ile buluşturduk. Serçe parmağım uzunluğunda alımlı mı alımlı , tavşan kulaklı iki minik yaprak boy veriyor. Annemin çiçeklerini sulama, budama gibi işlerine el atmışlığım vardı ama böyle tohumdan işe el atma ilk. Pek bi sıkı fıkıyız minik hanımla. Maşallah deyip, büyüyüp serpilmesini bekliyorum. Bir de diğer kızlara nanik yapmasını. Hak ettiler çünkü, hala havasız poşetin içinde bekliyorlar., poşet poşet nereye kadar.
***
Belediyenin ücretsiz dil kurslarına yazılmıştım.B1 seviyeyi bitirdim ve dönem tatile girdi.B2 ile önümüzdeki dönem devam edecektim.3 ya da 4 yerde bu dil kurslarında ileri seviye eğitim mümkündü.C2'ye kadar devam ederim diye düşünmedim hiç ama B2 netti. Tabi kurslar kapanınca seçim sonrası o da hayal oldu. Dil yaşayan bir şey. Siz onu konuşmadığınız sürece ölmeye mahkum ne yazık ki. Benim de kurs dışında pratik yapabileceğim herhangi bir ortamım olmadığı için ilk golü(hatta en büyük golü) buradan yiyiyorum.
Okumalara göz gezdiyorum muhakkak, bu kısımları mümkün olduğunca boş bırakmamaya çalışıyorum kelime dağarcığım el verdiği ölçüde ve pek tabi metinlerde bilmediğim kelimelerin anlamına bakarak ilerleme sağlamaya çalışıyorum.
Dinleme kısmı en başından felaketti. Sonra birkaç basit ve kolay şarkılar buldum, sonra bunları biraz daha ileri seviyeye taşıdım. Şarkılar bu alanda kullanabileceğim eğlenceli öğrenme yöntemiydi. Bu arada deneyimlediğim tüm bu süreci ve faydalı linkleri şurada tık,tık paylaşmıştım. Tabi birkaç dinleme ve sonra eksik kalan kısımları kelimeleri görerek yeniden dinleme şeklinde devam eden bu süreçte şarkı ezber faslına girince özelliğini biraz kaybediyor gibi. Bir de müzik öyle tuhaf ki melodiyi beğenmez isem sırf öğreneyim en azından diye de dinleyemiyorum. Bilmiyorum belki de ben kendi yoluma taşı bile isteye kendim koyuyorum:)
Neyse bunca uzun girizgahtan sonra diyeceğim dinleme işine nihayet bir el atmaya karar verdim.
learnenglish.britishcouncil.org diye dolu dolu bir sayfa var.İçinde birçok metaryal mevcut ,oldukça geniş bir içeriğe sahip ama ben PODCASTS kısmında sörf yapıyorum şu sıralar. Ulaşmak için tık,tık
Uzun zamandır ismini duyduğum ama ne olduğunu bilmediğim podcasts dünyasına bu yönden giriş yaptım:). 24 dakika ya da üzeri süren bu podcasts'ler radyo programı tadında, 4 seriden oluşuyor. Seyirciye sorulan bir soru ile başlıyor, ikinci kısım da seyirciler arası bir yarışma, sonraki kısım ülkelerinin ilginç buldukları yanlarını ve kişilerini tanıtan seyirciler yani bol miktar genel kültür var. Misal Hong Kong'da Bun festivalinden haberdar oldum, Festivalde et yemek yasak olduğundan oradaki McDonald's bile 3 gün süreyle vejetaryen yemek satışı yapıyormuş:) Sonra bir soru yöneltiliyor ve sokaktan birkaç kişi görüşlerini paylaşıyor. En son da buraya okumaya gelen bir yabancının havaalanından itibaren yaşadıkları dizi film tadında aktarılıyor. Eskiden radyolarda ki diziler gibi düşünün. Peşinden şaka ve en sonunda ne öğrendik bu gün diyen bir öğretmen. Misal bu arkadaşlar biritiş olduğu için gramerin yanında kendilerine has şeyleri de öğretiyorlar.Tube ve what do you fancy 'yi neyin yerine kullandıklarını öğrenmem gibi :)
Birinci seriden fighting dedim ben. Podcasts'ler a2-b1 seviye için , doğal olarak a2'den başlamış oldum.
***
Bloglarda ne kadar popülerdi bu ANNE WİTH AN "E" :) ama bir türlü elim gitmemişti. Sonracığma bir akşam üstü çay içerken ve izleyecek hiçbir şey bulamamışken , karıştırıp karıştırıp dururken malum platformu du bi açayım çay bitene kadar takılırız dedim. Efendim açış, o açış, diziyi bitirdim , ne de güzel ettim :)
Birlikte yaşayan kardeşler yaşlılıkları sebebiyle bir erkek evlat edinmeye karar verirler. Çiftçilik zor zanaat, yardım edecek birileri lazım. Araya konulan aracılar yüzünden karışıklık olur ve çenesi durmak bilmeyen çilli, kırmızı saçlı bir kız çocuğu bavulu ile çok uzak yerden gelip tren istasyonunda kendisini alacak aileyi beklemeye koyulur. Zavallı Matthew hiçbirşeycik diyemedi ya bu kızcağza. Aldı , getirdi evine. Ablası Marilla onun gibi sus pus biri olmadığından işler karıştı tabi. Zavallı Anne yol boyunca yeni yaşayacağı yeri hayranlıkla izliyordu.
Tüm o çenesinin altında geçmişe yönelik acı görüntüler beliriyordu. Bu bıcır bıcır olan çocuk yaşadıklarına inat , devam edebilmek için hayallerden örülü bir gerçeklik inşa etmişti kendisine. Okuduğu kitaplarda ki kahramanlar ile arkadaşlık yapıyordu. Sınırsız hayal gücünün merhametine sığınmıştı adeta. İşte bu kısım, yetimliği, Matthew ile Marilla'nın tavrı yakaladı beni ( 2 bölümcük) . Bir de o Avonlea ne güzel yer öyle. Çoğunlukla kışı görmüş olsam da :) Tabi Anne ve arkadaşlarının hikaye evinin yeşil ekran numarası olduğunu görmek hayal kırıklığı oldu ama olsun Avonlea gerçekten güzel yer :)
3 sezon toplam 27 bölümden oluşan diziyi devam ettirmeyip yarım bırakan zihniyete çok bi söylenmekteyim. Gözümüzün önünde yaralı bir kız çocuğunu büyütüp üniversiteye taşır taşımaz bırakmak nedir yahu. Daha birçok macera yaşayacaktı yavrucum:) o kurallara riayetin şart olduğu kız yurdunun başına gelecekleri hayal etmek zor değil neticede:) .Hoşlanılan kızın saçını çekme hikayesi her yerde varmış ya, ben bi bizlere has biliyordum :)
En azından öğretmen olmuş mu göreyim ( ki aksi mümkün değil bana göre) diye kitap sonuna bakarken google amcadan ,merak ettiğimi değil matthew gerçeğini öğrendim. Görünme gözüme google amca :(
***
Yazın okumaya başladığım ama tamamlayamadığım kitap vardı, Cahil Hoca. Benim roman diye aldanıp aldığım ama felsefik çıkan. Zekaların Eşitliğini savunan ve bunu temellendiren, felsefesini yapan bir kitaptı . Bu günlerde aklıma düştü zira başlayıp bitirmediğim, köşelere kaldırdığım tek kitap oluyor kendisi. Hiç tarzım değil ama oldu işte. Sanırım tamamlayacağım, yani umuyorum, bakacağım, daha almadım elime, niyet ettim sadece, ve bu iyi bir ilerleme bence. Sırtımın sıvazlanarak gaza getirilmeyi talep ediyorum.(şurada düşünceli offf yapan gözleri yerde başını kaşıyan bir emoji olmalı)
***
Korona mevzuları çok karıştı bu aralar. Haberler, komplo teorileri , Bill Gates, videolar , aşı karşıtlığı ,aşı taraftarlığı, aşı zorunluluğu, aşı, aşı, aşı vs. aldı başını gidiyor. Hepsinden bol miktar okuyorum elbet. İyi mi yapıyorum kötü mü bilmiyorum :) Aşı karşıtı değilim , çocuk aşılarını zamanında yaptık, şimdi neslimizden gelen çocuklara da yapıyoruz. Öte yandan hiç grip aşısı vurulmadım mesela, tercih etmedim . Grip (ya da soğuk algınlığı) beni bazen sağlam biçimde yere düşürüyor olsa da acilde yediğim iğne dipçik gibi ayaklandırıyor sonuçta :) . Hoş kolay kolay gitmem, evde dişimi sıkar ağrı kesiciye bile tenezzül etmem. Yere eğildiğimde beynim zemine yapışmak için can attığını belli eden ağrıları gönderdiğinde basit bir ağrı kesiciye yönelirim. Artık iş kontrolden çıkınca gecenin bi vakti acil yollarına düşerim. İşte bunları yaşar ama yine de grip aşısı yaptırmaya gerek görmem. Mazoşist olabilirim. Her neyse korona aşısı zaten düşmeyecek elimize ama düşse yapar mıyım? Hayır :) ama bunun nedeni aşı karşıtlığı değil. Tüm kişisel korunma tedbirlerimi almışken , izolasyona da oldukça dikkat ediyorken , bunu gerçekleştirme imkanım da varken aşının benle hiçbir işi olmaz zaten. Yine de böyle olmasaydı yaptırırdım diyemiyorum . Ortalık çok karışık zira. Neyin ne olduğu da belli değil. Aşı üreticilerinin muafiyet istedikleri, tamamlanmamış faz çalışmalarına rağmen aşıların kullanıma sunulacağı haberleri deyim yerindeyse çorbanın içine düşen sinek hissiyatı veriyor :(
***
eeee, sizden ne var ne yok :)
limon çok tatlıymıııış :) british council in linki yararlı olabileer, sölerim lazım olanlara saol faydalı bilgi. reader at work adlı kitabı al oku yanii. 1 ve 2 var 3 te var filan, bir de başla, 2 yi de bitirirsen, anlayarak yani, oldukça iyi olursun, gramer, reading, words de. listening ve writing de ivit nette bol şey var :) yutup videoları da çok iyi :)
YanıtlaSillimon pek tatliş deep...fazlaca aşk yaşıyorum şu an :)
Silteşekkür ederim deep, not ediyorum köşeye kitabı. Muhakkak edineceğim kitabı :)
5 tane küçük hikaye kitapları okumuştum sadece. En son stage 4 den bir kitap almıştım,Moby dick. Güzeldi ama denizcilik ile ilgili bir sürü kelime vardı içinde, gündelik yaşam ile pek ilintili değildi :)
aynı sorunu almanca ile yaşadım, devam edemedim kursa küllenmiyor yok oluyor dil zihnimde. belki ben de en azından çok hafif metinlerle günlük yaşantıma eklemeliyim tekrar.
YanıtlaSilbirde ranciere'e denk gelmek, yanlışlıkla da olsa, ne güzel! çok severim kendisini, umarım cahil hoca'yla ilgini celbetmiştir, diğer metinlerine de bakarsın...
Küçük metinlerde olsa bırakmadım ben hiç.Instada bununla alakalı takibe aldığım hesaplar da ufak beslemeler yapıyor.Dediğiniz gibi külü dahi kalmıyor başlayınca.
SilYanlış zamanda okumaya başlamış olduğumu düşünüyorum.Bu nedenle böyle tuhaf gitti :(
Ahahahh offf offf tüm metni okudum gülümseyerek..Bizde ne olsun işte iç güveysinden hallice..çay demleniyor bende de..kırmızı odayı seyredicem..kekde var..öyle yanii..bende ara ara halının desenlerine uzuuuun uzuun bakarim ahahgcbj:):)hay Allah yaa çok tatlısın:)..limon ağacı çook cici..gelişmeleri merak ederim..
YanıtlaSilAfiyet olsun.Çay faslını ben şu an gerçekleştiriyorum. Ve keyifli seyirler.
SilYolumuz uzun ama sonumuz güzel,sulu sulu ekşi olur umarım:)
Tıpkısı beeen✋🏻 Limon ağacı,yaa ne güzel.Bende bir çiçek büyütmeyi hep istedim ancak bir türlü kısmet olmadı. Diziyi bende bitirdim gerçekten çok severek izledim.Birde baktım bitmiş:( Hangi dili öğreniyorsunuz daha doğrusu öğreniyordunuz? Ne olsun koşuşturma ve duraksama arasındaki ince çizgideyim bu aralar. Yazınız tebessüm ettirdi. Elinize sağlık. Severim böyle hoşbeşleri :) Daldan dala atladım ama kusura bakmayın :))
YanıtlaSilYa niye yapıyoruz ki bunu kendimize, niyee:)
SilAklımda çiçek yetiştirmek vardı benim de, hatta alacağım çiçekleri sevmiştim internetten , bu konuda pek bilgim yok.Annem klasik çiçekler ile uğraşıyor genelde.Fakat instada ki limonu görünce fikir değiştirdim:) çiçekler başka vakte kaldı.
İngilizce öğrenmeye çalışıyorum .Bollywood ve kore dizileri yüzünden bu dillere meyillenmistim ama sonra iyi kötü okul yıllarında öğrenemediğim ingilizceyi bari bu sefer olsun diye ele aldım:) kurslar okuldan cok daha faydalı ve öğretici oldu bana.
Kolaylıklar diliyorum size.Güzel ve iyi gitsin her şey:) ne kusuru, ben de çok alakasız dallara zıplayarak yazmışım diyeceklerimi:) iyi yapmışız bence...
Limonu tohumdan yetiştirmek güzel fikir. Biz fidan aldık ama kurudu. Güneşi mi fazla geldi, suyu mu az bilemedik. Bebek gibi bakım istiyorlar. Bu aralar tesadüfen bulunup izlenen dizileri seviyorum Anne with an E epey uzunmuş, tırstım:) Aşı ve diğer bütün ilaçlar konusunda ben de mesafeliyim. Çok zorunlu olmadıkça kullanmamaya çalışıyorum. Özellikle Covid-19 aşısı epey aceleye geldi. Ben yaptırmayı düşünmüyorum. Zaten bir sürü mutasyonu oluşmuştur şimdiye. Ne tür yan etkileri var pek çok firmanın araştırma sonuçlarını sakladığını okumuştum. Dil konusundaki çalışmalarınızı takdir ediyorum, dil öğrenmek güzel, eğlenceli. Kolay gelsin:)
YanıtlaSilBebek bakımı istiyor sahiden bitkiler, anneme sırtımı dayayıp destek alıyorum:) yumurta kabuklarını kurutup dışarıda saksı topraklarına serpmeye başladı bu sene annem birkaç senedir çiçek açmayan menekseleri için. Toprağın çamurlasıp havasız kalmaktan kurtulduğunu söylüyor.Limonun topragina da kattık kabukları.
SilSiyasiler,hekimler aşıyı deneyeceklerini söylüyorlar topluma öncülük etmek için.Yine de endişeleri gidermiyor bu. Güzel olsun her sey, ne diyelim.
Teşekkür ederim:)
Üzüldüm:(
YanıtlaSilInstada ki hesabın yetiştirdiği kocamandı,yaprakları da güzeldi fakat hala saksıdaydı. Ben de öyle olmasını umuyorum.
Umarım öyle olur benim minik hanım:)
YanıtlaSilLimon ağacından haber bekliyorum :) emeğine sağlık
YanıtlaSilHaber verecek zamanlara yetişmesi dileğim:) Teşekkür ederim .
SilBoyu şimdilik durdu gibi, dalı minicik kalınlaştı ve hala tavşan kulaklı:)
3 çekirdek daha yeşerdi, onlardan vazgeçmemekte iyi yapmışım:) ilk çekirdek 15 gün kadar bir sürede yeşermisti.Bunların yesermesi 20 günü geçti , toprak ile buluştular onlarda.