Blogda ilk yazıyı yazışımın nedenidir İlkbahar. Bahar hep güzel ve iyi şeylerin umudu ,yeni başlangıçların cesaretlendiricisi oldu benim için.2020 öyle bir gidiyor ki , tam anlamıyla idrak edemediğimiz ama iyi kötü farkında olduğumuz şeyleri bile alır oldu elimizden. Şükürsüzlüğümüzü yüzümüze vurur gibi. Bahar da onlardan biri olma yolunda. Hiç değilse iyi ki anılar var diyorum.
Hem tekrar hatırlamak , hem de umut etmek adına eski olan bu yazımı tekrar yayınlıyorum, hoş gelecek bahar inşallah diyerek
***
Şehir hayatı malum..hem sefa hem cefa..hem iyi hem kötü...kaçıp giden birçok şey olmasına rağmen vazgeçilmeyen bir bağımlılık. "Orda bir köy var uzakta,o köy bizim köyümüzdür" var iyi ki..nefes aldıran,farkına vardıran,kaçıp gidenlerin bir kısmını getirip önümüze koyan.Bu sefer önüme koyup getirdiği şey ise bahar... İlkbahar
Şehirde mevsimler birbirine karışır..başı-sonu,önü-arkası hangi arada-derede şaibeli..şöyle ki;
Anne,bebeğine hamile kaldığı andan kucağına aldığı ana kadar her bir halini yaşar, hisseder.Baba ise doğumhane önünde bebeğini kucağına alır..işte ben de çok uzun vakittir mevsimler hususunda doğumhane kapısında ki baba gibiydim:)
Kar yerde üşütürken kış gelmiş,güneş tepede yakarken yaz gelmiş. Sonbahar ve ilkbahar var ama geldi-gitti,ne ara başlayıp bitti ? Kompozisyonun sonu iyi,giriş ve gelişme kısmı hep falso:) Sonunda babalıktan analığa terfi ettim ve gelmiş, gitti bahardan, bahar geliyor,gelmek üzere, geldi haline tanıklık ettim
Küçüklüğümden beri babam ,okul tatillerinde hepimizi toplar köye götürürdü.En başta aile ziyaret edilecek,hasret giderilecek...sonra da buğdaylar biçilecek,çayırlar derilecek,değirmen ve yük taşıma işleri halledilecek,kışa hazırlık yapılacak....üstelik öyle modern tarım falan değil..erkeklerin elinde tırpan ,kadınların ellerinde oraklar,elle döndürülüp çalıştırılan harman savurma makinelerinde ayrıştırılan tahıllar, insan gücü merkezli bir yaşam.Görüp yaşadığım, deneyimlediğim mevsim yaz,hem de en kavurucusundan .Haziran ortası-temmuz sonu aralığında hep zaman....tabi artık ne o köy hayatı ne de o insanlar yerli yerinde..her şey hazır,her şey şehirli,vakit geçirmek için ekilip biçilen birkaç sebze,o bile artık minicik balkonlarımızın içinde
Bu sefer zaman değişti...Aylardan Nisan...dağların tepesi karlı, ağaçlar çıplak.. köyün yerlileri kasabada, henüz gelmiş değiller. Köy diyorum ama öyle düz ova değil, dağın etekleri,evleri kerpiçli(tabi kerpiç evler yerini beton evlere bıraktı ortaya karışık bir manzara çıktı şimdilerde) . Yaşadığına dair ortaya kanıt sunanlar ise ben, ailem ve tepemizde gür sesiyle bağıran siyah, kocaman bir karga. O da şaşkın bence, insan denilen canlı ile karşılaşmasına daha bir aya yakın zaman varmış :) Kulakları sağır edecek cinsten bir sessizlik hakim.Sessizlik sağır eder mi demeyin,ediyor. Böcekgillerden fobi kazanmış olan ben, toprağın üzerinde fellik fellik böcek arıyorum yaşama dair bir kaç kanıt görmek adına.Bu hal öylesine tuhaf ki kurduğum 2 cümleden birisi "anneee! böcek bile yok yaaaa" :)
Bir vakit böyle sürüp gitti sonra ufak tefek çıtırtılar işaret fişeğini ateşleyiverdi..kulağıma çalınan seslerin peşine düşerken kâh kuru görünen yapraksız ağaçların yanında kâh toprağın üzerinde yalpalaya yalpalaya yürüyen bir böceğin yanında buluverdim kendimi.Normal yaşantımda asla duyamayacağım, farkına bile varamayacağım sesler oldukça volümlü geliyordu.Tabiat yavaş yavaş uyanıyor ve bana unutamayacağım anlar hediye ediyordu. Her yeni gün yeni bir farkındalığa , her doğan güneş yeni bir ziynetini takıştırmış tabiata şahit olmak demek.Karganın bet sesinden usanmış olmalı ki kuşlar ,farklı farklı şakıyıvermeye başladılar..sesler önce tek tük sonra koro halinde..bir de saklandıkları yerlerden gösterselerdi kendilerini şahane olurdu ama olsun..o sesler paha biçilemez..
ve nihayet Bahar'ın açmış ilk çiçeği bir Menekşe ...dökülmüş yaprakların arasından çıkarken yorulmuş belli ki,biraz da kuytu köşe bir noktadan merhaba demiş ama ben yetişene kadar boynunu büküvermiş. Aklımdan geçen ise Halil Cibran'ın sözleri,
-Eğer kış; "Baharı içimde saklıyorum" deseydi,ona kim inanırdı?
Bundan sonra yapılacaklar listesi belli,açan her çiçeğin izi sürülecek,uçan her kelebeğin peşine düşülecek,gelişini beli eden bahara "hoş geldin bahar" denilecek
yaaa bu yazılardan hep yaz yaa. çocukluk ve köy anılarınıııı :)
YanıtlaSilDeğişik olduğundan seviyom ben de paylaşmayı :)
Silbaharda var gerçekten bir keramet... hadi bu sene de olsun! :)
YanıtlaSilİnşallah...
SilMenekşe de nazlı bir çiçek sanırım...
YanıtlaSilÖyle gerçekten.
SilSelamlar sizleri takipteyim sizde son yazıma yorum yapıp takip ederseniz çok ama çok mutlu olurum :)
YanıtlaSilZiyaretiniz için teşekkür ederim.
Silbahar geldi lakin evden çıkamıyoruz :)
YanıtlaSilBaharı kaçırmadan çıkabilmeyi umuyorum..inşallah diyerek...çok fazla umut etme diye devam eden sürece inat :)
SilMaalesef köy hayatı da bitti gitti artık. :( Dediğiniz gibi herkes şehirli oldu...
YanıtlaSilNe yazık ki öyle :(
Sileski baharları özlüyorum. köyümüz çok güzel ama yıllar oldu gitmiyorum.
YanıtlaSilFırsat ve imkan varsa gidip kısa süreli de olsa görülmeli bence.Temiz hava solunmalı,ayaklar toprakla buluşmalı.Bir de kaynak su varsa değilmesin keyiflere.
SilBahar her daim güzel de ,bizler farklılaşıyoruz.