AĞUSTOS GÜNCESİ

 Ağustos böceklerinin, Ağustos ayında seslerini iyice kısmaları neyin protestosu acaba ? Kulakları tıkama isteği veren o gür çığlıkların yerinde yeller esiyor şimdi.Akşamları cılız sesleri var da henüz buradalar diyebiliyorum.

Akşamları iyiden iyiye serin oldu, dışarıda çok kalınmıyor. İnce hırkasını üzerine alıp kalmakta ısrar eden de ertesi güne biraz halsizlik ve burun tıkanıklığı ile uyanıyor.

Yaz mevsiminin son ayı ama hala domatesler yeşil, üstelik hemen hemen herkesin böyle. Bu gidişle turşudan başka bir şekilde tüketmek kısmet olmayacak.

Etrafım meyve kurusu, ağaçlar çıplak yerler dolu, maşallah. Eriklerin kuruma aşaması çok ilginç. Güneşin altında piştikçe şırası köpürüyor, kabarıyor, sonra sönüp üstünde boncuk gibi duruyor, renkten renge giriyor. Bilmeyen ilk bakışta çürük bunlar deyip çöpe atar hepsini :)

Misafirler birkaç günlüğüne gelip gitti. Biraz curcuna ve yorgunluk olsa da farklılık iyi geldi. Zannediyorum ki buralar artık bana dar geliyor :) sınıra gelmiş ve hatta biraz zorluyor olabilirim yine de bu ayı da burada geçireceğim. İstanbul'un hala çok fena olduğu haberleri geliyor, sesimi çok çıkarmayayım en iyisi :)

Yusuf Dikeç sayesinde birkaç gün olimpiyatlar ile haşır neşir oldum. Kimsenin birinciyi konuştuğu yok :) Sporcularımızın başarısı mutlu ediyor ama olimpiyatların hizmet ettiği ve taraf  olduğu şey, sergilediği ikiyüzlü tutum mide bulandırıyor. Bu yaman çelişkiden nasıl kurtulunur, bilmiyorum. 

Bu ayın en üzücü tarafı kapımızdan ayrılmayan, yemeğimi paylaştığım ve burada da çokça bahsettiğim güzel kedinin ve yavrularının akıbeti oldu. Bir vakittir görünmüyorlardı. Uğradığı evlerden biri yavrulardan birini parçalanmış bulmuş ne yazık ki, domuzlar çok geziyor geceleri maalesef, korkarım ki anne ve kardeşlerinin akıbeti de benzer. Birkaç gün sarstı baya bu gerçek, elden gelen de bir şey yok ne yazık ki :(