AĞAÇ EV SOHBETLERİ 136

 

Bu haftanın sohbet konusunu sadevederin havalardan dem vurarak :) şöyle belirledi ; 

" Baharın gelmesi sizi heyecanlandırır mı? Bu heyecanı tarif edebilir misiniz ? "

Kış ile yaz arasında ki lâtif (tdk :  yumuşak, hoş ve ince bir güzelliği olan ) bir mevsim bahar.  Mecazen ise gençlik dönemi demek.  Her ne kadar yurdum ve dünya gerçeği yazımı kışa çevirdi türküsü söyletmeye pek bi gönüllü olsa da orayı es geçip baharda kalalım biraz :)

Bahar hep iyi ve güzel şeylerin umudu, yeni başlangıçların cesaretlendiricisi benim için diye not düşmüşüm blog tarihime :) Büyük bir enerji ve dopamin kaynağı gibi bir şey zaten bu bahar. Karınca misali bir tezcanlılık  ve hamaratlık geliyor. 3 gündür bahar temizliği adı altında bir icraata başlattı mesela beni, tutabilene aşk olsun :)  Elimin kolumun irademin kalkıp eyleme koyulmaya mecalsiz  , yarın yarın yarın diye hipnozvari bir sesin kuvvetli tesiri varken  pufff oldu gitti bu hal üzerimden.  Tabi şimdi de içim içime sığmıyor, kendimi evden dışarı atasım geliyor :) Evimin içine dolup içimi aydınlatan güneş daha bir yumuşak dokunuyor yüzüme. Böylesi sevecen bir   yaklaşıma koşarak karşılık vermek icap ediyor gel gör ki sevgili blogcum nasıl hunharca bir işe girişmişsem ruhumun bu koşma ve kavuşma isteğine bedenim huysuz bir teyze gibi "cık, cık, cık"  yapıyor. İstediğin kadar için gitsin sana dışarı yok otur iki üç gün yerinde diye nota verdi bana. El mahkum, bu huysuz teyzenin sözünü dinleyeceğim , dinleyeceğim ki başıma iyice ekşimesin.

Çiçek-böcek-kelebek üçgeninde gönüllü kalmış kişi olarak hangi ağaçlar çiçeklendi, yeşillerin arasından hangi renk çiçekler boy gösterdi ve ben onları ne zaman görüp, izleyip, fotoğraflayacağım diye merak ve  aşkla yüklendim baharın gelişi ile.  Yakında düşerim peşine , bir de bayram sonrası  ( nasip, kısmet ) köy yolu ufukta göründü. Hepten kaybolurum içinde. Öte yandan   gelip çabucak kaçacak olanlar var İstanbul'da, erguvanlar ve sakuralar. Onları kaçırmayayım lütfeeen telaşına da düşürdü beni bahar :)

Kitap okumalarıma ara vermiştim ve köyde okurum diye 5 kitap alıp koymuştum köşeye ( Semenderlerle Savaş, Baragan'ın Dikenleri, Tatar Çölü, Dolaptan Temaşa, Yaşamak ). Dolaptan Temaşa'yı aldım okudum, kısaydı diye fakat yine ve yeniden gördüm ki bu havalar kitap okutmuyor insana :) Bir yerde oturup kalmak ve dikkatini onun üzerine vermek bahar etkisine girmiş bünyenin harcı değil . Düğündeki "oturmaya mı geldik"  sloganı gibi bir şey bu bahar :) 

Gündüzleri kombiyi kapatıp kapıyı pencereyi saatlerce açmaya başladık. Kuşların cıvıl cıvıl ötüşü doluyor evimin içine. Dışarıda çok ses olmayınca kuşların konseri bi hayli sürüyor ve dinlemesi pek keyifli oluyor. Baharın gelişi ile heyecanlanan bir tek insanoğlu değil vesselam. 

Hoş gelsin bahar, güzel ve mutlu şeyler getirsin :)