11/15/2023

GAZZE'DE SOYKIRIM VAR !


 

Ben bu çağdan nefret ettim

Etimle,kemiğimle nefret ettim !


Muhakkak duymuşsunuzdur bu dizeleri. Defalarca kez, farklı birçok olayda söylenegeliyor sürekli Zarifoğlu'nun bu dizleri ve acı olan şu ki ; daha çok söylenmeye devam edecek gibi.


İsrail vahşetinin ve Gazze'de uyguladığı soykırımın 39.gününde 8.000'den fazlası kadın ve çocuk olmak üzere en az 11.240 Filistinli'nin öldürüldüğü açıklanmıştı en son. Merhametini, insanlığını ve adalet duygusunu kaybetmemiş halklar gür sesleriyle bu vahşete dur diyor. Vicdanlı ve batının ikiyüzlülüğüne tahammül edemeyen siyasetçiler  halkların seslerini görev yaptıkları kürsülerden deklare ediyor. Sanatçılar, hukukçular, aktivistler ve daha fazlası, seslerini çıkarmaktan çekinip kormayarak , neleri yapabiliyor ve neye güçleri yetebiliyorsa o yönde hareket ediyorlar. Fakat, nasıl bir acizliğin ve zavallılığın içinde hapsolmuş ki bu dünya kendilerine devlet diyen ama aslında terörist olan birkaç yapının zulmünü durduramıyor soykırım suçuna ortak olmayan devletler. En acınası olan şey de zulmün durması için zalimden medet dileniliyor , zalimin tüm alaycılığına, bile bile yalanlar söyleyişine rağmen. 


Hastanelerin vurulmasını bir iki görüntü ile meşrulaştırmaya ve dünyaya kabul ettirmeye çalışacak kadar şeref yoksunular.  Gazze Filistin'in toprağı, İsrail'in değil. Ülkesini savunan kişi de vatanseverdir, terörist değil. Tüm değerleri ve kavramları yok etti bu zalimler, şimdiki algı çalışmaları da bu yönde.


Blog dünyam küçük ve steril. Bundan sebep diğer platformlara yoğunluk verdim. Doğru haber içeriklerini , daha çok ingilizce paylaşımları paylaşmaya gayret ettim çünkü biliyorum ki, olmaz ya, hadi oldu diyelim, tüm ülke tek ses olup meydanlara insek ne sesimiz ne de sözlerimiz tesir ediyor. Bu da bizim gerçeğimiz maalesef. Bir şeyler değişecekse şayet bu değişimi , soykırımı yapan İsrail, Amerika, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinin vatandaşları gerçekleştirecek. Bizler hala kendi siyasi çöplüğümüzde , seçim odaklı gruplaşmalarımıza devam edelim.İyi niyet çabası ile atılmaya çalışılan adımları hemen siyasete bağlayıp , tarafgirlik yapmaktan da eksik kalmayalım.


Ne kadar gündemdesiniz bilmiyorum ama soykırım yapan başta İsrail olmak üzere ona ortak olanların ürünlerine boykot çağrıları yapılıyor. Bilhassa açıktan desteklerini ve İsrail askerlerine ücretsiz gönderdikleri ürünlerini reklam eden firmalara karşı. Birçok ülkede benzeri boykot çağrıları gündemde. İnsanlar  yaşadıkları yerlerde boykotun nasıl gittiğini ya da işe yarayıp yaramadığı hakkında videolar paylaşıyorlar. Sade vatandaşın sıkışıp kaldığı bu düzen içinde, elindeki en büyük koz bu boykot. Yaparsın ya da yapmazsın, herkesin kendi insiyatifinde eylem almak ya da almamak. Fakat en azından, elinden geleni yapmaya çalışan ve boykota taraf olan insanların bu çabalarını küçümsemek ve değersizleştirmeye çalışmak nasıl bir ruh halinin tezahürüdür bilmiyorum.


" zaten her şey onların, sosyal medya hesaplarını ne yapacaksın, iki deterjanla mı olacak bu işler" vs. 


Sosyal medya araçları olmasaydı dünyanın her yerindeki insanları insiyatif almak için meydanlarda toplayamazdınız. İsrail kendi hastalıklı fikirlerini sessiz sedasız çoğu ülkede, özellikle batı toplumlarında kabul ettiriyordu .  Senelerdir zulüm gören Filistinliler için böylesine ortak ve tek ses duymak mümkün değildi .Yalanlarını ve  vahşetlerini artık gizleyemiyorlar. Öte yandan Koca bir deniz var, denizi yok edemiyorsan yapılan her şey boş diye bakmak doğru bir bakış açısı değil. Denizi yok edemesen de onu besleyen nehirleri kurutabilirsin. Bir de boykot hususunda sana söylenilen diğer söz de yerli ürünlere talep göstermen. Filistin hadisesinden bağımsız bu makul talebi göz ardı etmek sahiden anlayabildiğim bir şey değil. Bu arada çuvaldızı kendime batırmaktan da imtina etmiyorum. Okullarda öğrendiğimiz yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı sloganını nasıl böylesi içi boş bir tekrara aldık. Tek bir ürün ile başlasaydık yerli malı kullanımına geçen bunca süreç sonunda market reyonlarını gezip "aaaa bunlar bizim ürünlerimiz değil miymiş , ben bizim sanıyordum" dermiydik ?  Sudan çıkmış balık gibi  "eeee ne alacağız biz şimdi "  diye garip garip cümleler kurarmıydık.  İşin bir de böyle ağlanacak halimize gülüyoruz durumu var.


Bizdeki cephede yaşanan en sinir bozucu hal , insanların  tanık oldukları vahşet karşısında ortaya koydukları tepkinin karşısına başka bir acının konup, sosyal mecralarda yarışa tutulur oluşu. Birçok yerde özellikle Müslüman coğrafyada eziyet ,zulüm ve işkence altında insanlar. Doğu Türkistan'da yaşanılan vahşetin , uygulanan eziyetin ve yok edilmeye çalışılan Türk-Müslüman kimliğinin haberlerini okuyoruz. O acıyı ve zulmü çeken insanlar da tıpkı Filistin halkı gibi seslerinin duyulmasını istiyorlar. Ve ne yazık ki Filistin'de aciz kalan dünya devletleri Doğu Türkistan'da da aynı acziyetin içinde. Fakat birileri garip bir şekilde Gazze'yi duydun , Doğu Türkistan'ı duymadın diye söze başlayıp ırktan, dinden girerek laf gevelemeye başladılar. 


İnsan olarak ne yazık ki duyduklarımızı unutuyor ya da kanıksıyoruz, ne yazık ki. Hayat gailesi içinde silikleşip gidiyor ve dönüp kendi derdimizle meşgul olmaya başlıyoruz. İnsani hassasiyetlerimiz dini hassasiyetlerimiz ile( Mescid-i Aksa) ile harmanlanınca gösterdiğimiz duyarlılık da farklı olabiliyor. Bu da bizim kusurumuz olabilir. Ama, iyi niyet taşıyan, derdi gerçekten zulmü duyurmak olan ;  poşetler içinde çocuğunun parçalarını taşıyan babaları ve anneleri gören, doktorların  ellerinde  tel tel ayrılmış  paramparça bebeklerin ya da geriye sadece kafa derisinden bir parçası kalmış bebeğin annesinin feryadını işiten, üstelik bu görüntülerin sürekli ve neredeyse rutine dönmüş olduğu gerçeği ile yüz yüze gelen insanlara, gördükleri şeyler karşısında Gazze için daha çok ses yükseltenlere " sen neden Gazze için böyle yapıyorsun da Doğu Türkistan için yapmıyorsun"  di-ye-mez. Diyenlerin niyeti de, hedefi de masum değildir.


Söylenecek çok şey var da , bizim sözlerimiz bu dünyada kıymetsiz ne yazık ki. Hakk'ın safında küçük su damlasını ağzında taşıyan karınca olabilsek şereftir.


****


Hatay'da deprem filmi çekiyorlamış, sevgili Momentos sayesinde haberdar olmuştum. Daha acıların üzerinden sene geçmemiş, hala hasarlı binalar yıkılmaya devam ediliyor, insanların travmaları taze ve o insanların yanında o mekanlarda Kahramanmaraş depremi filme çekiliyor. Unutmamak, unutturmamak adına bir şeyler yap tamam da böyle mi yapılır . Hem boşa paralarını harcamasınlar, İstanbul için hiç bir şey yapılmıyor, Marmara depremi de geldi geliyor, taze taze bizi çekip verirler. 



***





8 yorum:

  1. Söylediklerinde haklısın, insanımızın bir kısmı hâlâ duyarsız. Herkesin iki üç ülkenin alacağı kararı beklemesi anlamsız. Batı akbaba misali her şeye çöktü, kimse de ses çıkarmıyor.
    Sadece Filistin değil çok yerde zulüm var. Afrika hâlâ kıtlıkla boğuşuyor. Müslüman devletler sadece kendi çıkarına odaklandığı, batının emrinde olduğu için hiçbir şey düzelmiyor. Hepsine ses çıkarmak lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Musa(as) Allah'ın yardımı ile Firavun'un elinden İsrailoğulları 'nı kurtardıktan sonra , kendilerine zalim bir toplumla mücadele etmeleri söylendiğinde, türlü nimetlere ulaşan İsrailoğulları Musa sen Rabb'inle birlikte savaş, kazanırsan biz yanına geliriz diyorlardı ( İslam inancında) . Kendilerine Müslüman diyen devletlerin durumu tıpkı Musa'nın (as) kavmi gibi.Onlar gibi kaybettiler imtihanı. Oturdular izin çıkacak da yardım edecekler o insanlara. Filistin'li bir kadının dediği gibi taşlara, yıkıntılara götürürler artık yardımı.

      Sil
  2. Sanıyorsun ki, soykırım gören bir milletin bu konuda hassasiyeti büyüktür, herkesten daha fazla önem verir bir başkasının hak-hukukuna. Nafile! Madem ben yaşadım bunu zamanında, şimdi teknolojiyi de kullanarak en iyi silahlarla en iyisini yaparım diyor. Akıl ve yürek alır bir durum değil.
    Cahit Zarifoğlu' nun söylediği cümlenin her harfine katılıyorum. Yeminle nefret ettim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi, beklenilen odur. Röportajlarda soykırım tanığı olmuş olanlar, böyle bir şeyin yanında yer almamız asla mümkün olamaz diyordu ve protesto yürüyüşüne katılmışlardı ama dünyanın çoğunu görmezden geldikleri gibi kendi vatandaşlarından gelen bu sesi de duymamakta ısrar ediyorlar. Soykırım suçlusu Almanya güya ders almış ve geçmişinde ki kara leke için pişmanlık içindeydi, yine bir soykırırıma adını yazdırıyor. Ne söylenilse boş, kelimeler kifâyetsiz...

      Sil
  3. çok haklısın. bu dünyayı abd ingiltere israil yönetiyor. müslüman ülkeler çok güçsüz ve sömürülüyor. müslüman ülkeler batı devletlerinin güdümünde. müslüman ülkeler çok çalışmalı, güçlenmeli. avrupa ülkeleri düzeyinde ülkeler haline gelmeli yoksa hep sömürülürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi gazeteci hatırlamıyorum ama bir kişiyi alırsan bütün ülkeyi yönetirsin diyordu Arap ülkeleri için, durum sahiden de öyle. Mezhepçilik diye bir de bela edinmişler kendilerine. Bir olmak yerine birbirlerine düşmanlar. Kendi ülkem adına da en büyük endişem birbirimize düşmüş olmamız. Hemen hemen hiçbir konuda bir olmayı beceremiyoruz.

      Sil
  4. İki deterjanla oluyor mu olmuyor mu bilmiyorum açıkçası ama o kadar sinirliyim ki ve yapabileceğim tek şey boykotsa ve yapmıyorsam da yazıklar olsun o zaman bana en azından bu bana birşey yapabildiğimi hissettiriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir şey degismiyorsa hiçbir şey yapmamayı mantığım da kalbim de almıyor . Elimden geleni yapmak benim üstüme düşen , diğeri benim sorumluluğum değil ama ne yazık ki tüm dünya bu yönde ses verirken benim ülkemin insanlarının bir kısmı küçümseme, alaya alma derdinde. Oysa ki küçük küçük adımlar ile başlar tüm değişimler.

      Sil