9/08/2023

# OKUDUM BİTTİ


MÜREBBİYE H.R.Gürpınar

DÜNYANIN MİHVERİ KADIN MI PARA MI ? H.R.Gürpınar

HAYATTAN SAYFALAR H.R.Gürpınar

MAİ VE SİYAH Halit Ziya Uşaklıgil



MÜREBBİYE 

sayfa sayısı 192


Arka kapaktan ; Ne Doğu'yu ne de Batı'yı gerçekten kavramış insanlar... Adı da yüzü de melek gibi olan Anjel ve onun şeytani planları! Fettan, hafifmeşrep  Matmazel Anjel, Batı hayranlığını iyiden iyiye hissedildiği dönemlerin başında, bir Osmanlı konağında! Konak sakinlerinin birbirine düştüğü, traji-komik durumları, cinsellik sosu ve siyasi göndermesi bol, acı bir ibret romanı...


Kitap hakkında ; Fransa'da genel ev kadını diye tabir edilen Anjel içinde bulunduğu çukurdan çıkmak için çeşitli kurnazlıklar yaparken bir vesile ile yolu buralara düşüyor ve kendisini mürebbiye olarak Dehri Efendi'nin konağına yeni bir hüviyet ile atıyor ve buradakiler adeta el üstünde tutuyor Anjel'i. Batı terbiyesi almış kadın! sıfatıyla bakıp farklı çıkarımlar peşindeler. O da kendi ülkesinde muvaffak olamadığı planlarını burada gerçekleştirebilmeyi umuyor ve harekete geçiyor. 


Ahlak kavramlarının nasıl içinin boş ve -mış gibi etrafa görünmek için nasıl bir araç olarak kullanıldığını gözler önüne sermiş yazar. Arka kapaktaki cinsellik sosu ibaresi günümüz yazarları gibi herşeyin ayan beyan kelimelere döküldüğü hissini vermesin, usturuplu kullanmış kelimeleri H.Rahmi. 



en sevdiğim benzetme şu oldu;

Ay karşıki dağların ardından nazlı bir uyuşuklukla doğmaya başlayıp da ışığa boğulmuş bir aşk nefesi gibi hafif bir sarartıyla her tarafa hazin hazin ışıklar saçtığı sırada.....



Ele aldığı, irdelediği ve aslında demeye çalıştığı şeyi beğenmekle birlikte , bu denli mezhebi genişliklere sahip karakterlerin, vıcık hikayelerini okumayı sevmiyorum. Benim bu tercihim kitap ile alakasız bir durum elbet. Karakterlere dair  beter olsunlar diyecek bir final bile vermedi yazar :(


alıntılar:


~Yalanın sözlü olanı ahlak yoksunluğu sayılırken yazılısının hüner sayılması, kitap şeklinde parayla satılması medenileşmenin yazarlara bahşettiği garip bir ayrıcalıktır.


~Başkalarının davranışlarında gördüğümüz kendi fikir ve nazarımıza uymayan her şeye gülmemiz, şaşmamız lazım gelse ömrümüzün büyük bir bölümünü gülmek, şaşmakla geçirmek gerekir.


~Gönül, muhabbet sarayını harap olmuş görmektense bazı hakikatleri çiğnemekten çekinmez.


*****


DÜNYANIN MİHVERİ KADIN MI, PARA MI? 

Sayfa sayısı 234


Arka kapaktan; Romanın kahramanı Edip Münir, yaşamını " bir ekmekçi, bir bakkal, bir kasap dükkanında yüzlerce kişi doyuracak nimet varken , beri yanda açlıktan ölmek enayiliktir," felsefesi üzerine kurmuş genç bir adamdır; ona göre " akıllılar, akılsızların zararına yaşarlar." Yazar bu romanda, karamsar bir bakış açısıyla yaşamı, ahlâkı ve toplumu yargılamaktadır ; ister katılın, ister katılmayı....


Kitap hakkında ; Açlık ve sefalet Edip Münir'i  adeta filozof yapmış. Borçlu olarak kaçmak zorunda kaldığı pansiyondan bir umut tanıdığı bir ihtiyara yardım istemek için gidince sonuç vermeyen bol nasihatlere maruz kalır ve kendini komiserin karşısında hesap verirken bulur ve biz Edip Münir ile tanışmaya başlarız.


Yaptığı hileleri ve suçları işlerken, bunlara tevessül ederken öne sürdüğü argümanlar kabul etmeliyim ki oldukça sağlam fakat bir noktada tüm o argümanlar eylem olarak gerçeğe dönüşünce yerle yeksan oluyor. Burada da ilginç bir ikilemde kaldım ve buna sebep olan şey onun ileri sürmüş olduğu " metafizikle toklar uğraşırlar, günlük hayatta çalışan açlardır" kısmına muhatap olup olmadığım.


Toplumun ikiyüzlülüğü, adaletsizliği, eşitsizliği gibi birçok kavrama Edip Münir yaşadıkları ve temas ettikleri kişiler üzerinden veryansın ediyor ama veryansın edilen şeylere ulaşma arzusu ve gayreti , onun düzenin bir parçası olmayı istediği gerçeğini değiştirmiyor.Nitekim, karmaşık birçok olay, kullanılan birçok araç -gereç ona istediğini veriyor.Vermesine veriyor da elde ettiği şeyi ve bunu elde ederken yaptıklarını okuyucu olarak değdi mi diye demeden alamıyorum kendimi.Bu arada Edip Münir ile kesinlikle aynı düşünmüyoruz:)


Açlık filozof yaptı Edip Münir'i derken , konular ve meseleler hakkında söylediği her şey uzun uzun irdelemeye değer kesinlikle. Katılıp katılmamak mühim değil ama göz ardı edilemeyecek kadar dikkate değer bence. Başlangıçtaki olayların dönüp dolaşıp bir noktada bağlanıyor oluşu da hikayenin akışı açısından iyiydi. Ektiğini biçti herkes demem bile istemeye istemeye Edip Münir'e aferin çekmek gibi oluyor .  Böylesi bir ikileme sebep işte


alıntılar;

~Başlangıçtaki iyi niyet hiçbir şeyde sürüp gidemiyor


~Siz yaratılış bakımından yürekten namuslu adamlar değilsiniz. Hırsızlığın üzerinize çekeceği fena bakışlardan ve uğrayacağınız cezalardan korktuğunuz için namuslu kalmak istiyorsunuz. Yoksa suçunuzun gizli kalacağından kesinlikle emin olsanız, olabilseniz haydi haydi çalıp çırpmaktan çekinmeyeceksiniz. Toplum içindeki namusluların çoğu da aynı düşünce ve tutumdadır.


~Yazarlık hür bir sanattır. Evet, fakat geçinmenizi ondan beklememek şartıyla... Eğer sizin ve ailenizin boğazınızdan geçecek lokmalar matbaa makinelerinden zift ve mürekkep kokarak süzülüp gelecekse kafasına bir zorlama takkesi geçirilmiş bir zavallısınız. Yazılarınız önce zamanın politikasına, sonra gazete sahiplerinin mesleklerine ve genel ahlaka, okuyucuların keyiflerine uygun olacak...Bu yasak sınırlar karşısında herhangi bir gün sinirlenip de kaleminizi şahlandırırsanız, suçunuza göre tehlike tokmakları üzerinize kalkar, iner.


~İyi bir dava, savaşı kutsallaştırır diyeceksiniz. Hayır... Ben de iyi bir savaş, her davayı kutsallaştırır derim.


~Zamane aşkında sonsuzluk arayanlara aptal deniyordu. Bülbülü güle, pervaneyi muma âşık sananların saflığı ile yaşanmaz artık.


*****



HAYATTAN SAYFALAR 

Sayfa sayısı 90


Arka kapaktan; Birinci Dünya Savaşı öncesi fakir insanların nasıl geçindikleri ve mezarlıkta yaşananlar yazarın ilgi çekici gözlemleriyle sunulmuştur.Acıklı bir ders ile biten Hayattan Sayfalar'a küçük cesedin şu sözleri damga vurmuştur diyebiliriz: " Dünyaya gelişimle anneme bir p.ç doğurtmuş oldum. Ey sevdazedeler! Aşkınızın vereceği mahsule namus ve kanun sayfalarında yer hazırlamadan önce birbirinizin kucağına atılmayınız."


Kitap hakkında; Geçim kapısı mezarlıklar olan bir grup dilencinin hikayeleri üzerinden çok farklı bir kültürün ve yaşam biçiminin kapılarını aralamış yazar. Tasvirleri ve anlatımı ile o yaşam formunu öylesine kanlı canlı bir hale bürümüş ki tam anlamıyla sinir  oldum.Kalem kuvvetli hakkını mı vereyim hikayedeki karakterlere ve yaşanılan şeylere bakıp ağzıma geleni mi söyleyeyim bilemedim, rahatsız oldum her birinden. Hayatlar sefil, konuşmalar ve iletişim sefil, duygu ve düşünceler sefil.


*****



MAİ VE SİYAH 

Sayfa sayısı 254


Arka kapaktan; Dönemin basın dünyasını matbaacısından yayın yönetmenine , yazarından eleştirmenine özgün karakterlerle betimlerken, hikâyesini sızılı bir sevdayla bezemeyi de ihmal etmemiştir. Romanın trajik baş karakteri Ahmet Cemil'de , yazarın çeşitli memuriyetlerle yazarlık arasında gidip gelen ikili yaşantısı ve Edebiyat-ı Cedide topluluğunun bakış açısını bulmak mümkün.


Kitap hakkında; Söyleyebileceğim tek şey kitabın beni çok yorduğu. Yanlış zaman mı bilmiyorum , kendi yorgunluğum ve bunalmışlığım da etkili olabilir bunu da hesaba katıyorum, karakterin yaşadıkları ve duygu durumu üzerime sirayet etmiş de olabilir elbet. Tüm bu hesap kitap işinden sonra elimde kalan netice ne yazık ki böyle:( edebi zevk denilen şey ben de yoktur belki Bitmek bilmeyen cümleler için de kayboldum, kayboldukça okuma esnasında tüm heyecanımı yitirdim. Farklı bir zamanda yeniden okumalı dediğim kitaplar oldu birkaç tane ve bu kitap onlardan olamadı üstelik.


alıntılar

Çocuklukta hep böyle değil midir? Hatıralar hava ve zaman etkisiyle yıpranmış, delik deşik olmuş bir sayfa şeklinde kalır.O zaman en çok etkileyen şeyler, hatıralar tablosunda en derin kazılır.


Uyu zavallı çocuk, yeşil eski çuhalı yazıhanenin kenarında, karanlık çamurlu sokaklarda, küçük nazlı çocuğun daima esneyen yüzü karşısında geçen o eziyet ve sıkıntı saatlerinden sonra şu sıcak temiz yatağın içinde, aydınlık mai bir semanın elmas yağmuru altında, doğmasını beklediğini ümit güneşini görmeye çalışarak, derin, uzun bir teselli uykusuyla uyu !


Ne derseniz deyin, her gece şu demin saydığım kahvelere bir bakınız, buralarda sırf iki kadeh bira içmek bahanesiyle ta Aksaray'dan, Şehzadebaşı'ndan, öteden beriden gelmiş yüzlerce adam görürsünüz. Ta gecenin yedisinde sekizinde dönmek zahmetine katlanacaklardır. Sebep ? "Ben bu akşam Beyoğlu'ndaydım" diyebilmekten ibaret bir tatmin yahut ertesi gün kalemde "Aman dün akşam ne kadar eğlendik!" tarzında bir yalan...


Ah ! Biçare hırpalanmış, ezilmiş hayat ! Mai bir gece ile siyah bir gece arasında geçen şu nasipsiz, talihsiz ömür! Bir elmas yağmuru altında açarak şimdi bir siyah inci yağmuru altında gömülen o emel çiçekleri



10 yorum:

  1. Bu ara malesef kitap okumam durma noktasına geldi. Toparlamam gerekiyor kendimi

    YanıtlaSil
  2. mürebbiye ve mai siyahı okudum :) mai siyah eh tabii klasik yani okuması kolay diyil tabii :) hüseyin rahmi ve reşat nuri en sevdiklerim amaa hüseyin rahminin bütün kitaplarını okudum sandığım halde bu okuduğun iki kitabı da okumamışım çok sevindim çünkü bu yazardan okuycağım iki kitap daha var diye oleeey :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mai ve Siyah için yazarın ustalık eseri diye tanımlama var, hal bu olunca edebi zevkten yoksun diye tanımladım kendimi :) uzun cümleler tek tek olsa bir şey değil ama kitabın tamamına hakimdi ve ben pek haz etmiyorum bu halden sıradan bir okuyucu olarak :)

      Kütüphane sağolsun, yazarın mevcut kitaplarını yan yana dizivermişti :) yazardan okumaları arttırmak maksadı tasıdığımdan sıra ile aldım okumaya, diğerleri başka sefere artık :)

      Sil
  3. Yerli, eski kitaplarla çok aram olmadığı için bunları okumamıştım. Ne güzel anlatmışsın, fikir sahibi oldum. İçim zaten hep kararık olduğu için daha fazlasını istemiyorum, geçeyim bu kitapları ben. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yeni yazarlara yaklaşırken çekingen kalıyorum :) birkaç yazar okudum sanırım , mantıklı bir sebebim yok ama :) H.Rahmi'yi ayrıca ele aldım bir tek, onun tüm kitaplarına bakmak gibi bir niyetim var , bir de orwell'in.. diğerleri artık gelişine:)

      Sil
  4. Hımm liste güzel. Mai ve Sİyah'ı okumayı gözüm hiç almıyor açıkçası... Kısmet bakalım ne zamana? Mürebbiye kitaplığımda okunmayı bekliyor ama sanırım 2024'e kalır. :D

    YanıtlaSil
  5. Analiziniz çok titizlikle hazırlamişsiniz alintiar da güzel emeğinize sağlık okudum ve kitaplar hakkında bir öngörü sahibi oldum teşekkür ederim..

    YanıtlaSil