1/10/2023

İKİ LAFIN KIRILAN BELİ

 


Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım...

TURGUT UYAR


Sevecen ve yumuşak bir his bırakan , ipek gibi bir gökyüzü vardı bugün (9 Ocak) İstanbul'da. Başını göğe çevirenler el kaldırsın :) 


Havalar hiç öyle ocak havası değil, hele hele kış havası hiç değil ama bu , tepemde parlayan ve yer yer gözümü açmama engel olan güneş gerçeğine rağmen ellerimin üşümesine, burnumun kırmızıya meyletmesine mani değildi işte. Dışarı çıkarken daha sıcak bir hava bulmayı umut ediyordum.5 dk yürüdükten sonra gerçeğimle yüzleşmeye başladım. Şu an klavye  başında bu satırları yazarken kemiklerim hala ısınmadı , rapor ediyorum. Kemiklerin üşümesi ve ısınması diye bir halk gerçeği var bu arada :) Soğanlı tırnak tedavisi de öğrendim ki bu halk gerçeğini de sonda diyeceğim.


Kendime bugün bol yürüyüş diye talimat verip sur içine yol tutum yine. Tabii bu talimatı yerine getiriken planladığım bir iki şey vardı. İlki Süleymaniye Camii'sinde ki devekuşu yumurtalarını görmek.


Efendim çok uzak olmayan bir vakit önce , nerde okuyup duyduğumu hatırlamadığım, sinek-böcek-örümcek ilişmesin diye camii'ye devekuşu yumurtaları asıldığı bilgisini öğrendim. Ben baktım, ettim,
boncuk dedim sonra acaba yanlış yere mi baktım diye dertlendim ama sanırım boncuk dediklerim imiş, deyip olayı bitirdim :)













Işıklandırmaların arasına asılmış kremsi yuvarlaklar ,bazıları ise renkli boyalarla süslenmiş. O süslenmiş olanları yakından çekeyim dedim ne boyum ne de cep telefonum elverişli. Yolunuz düşerse şayet arayıp bulun siz de emi :) 


Sonra istikameti Sultan Ahmet'e çevirdik. Camii 3-4 ay kapalı, tadilatta. Ayasofya'ya giriş için oluşan kuyruğun sonu görünmüyor, namaz vakti ziyaret durdurulur diye düşündük, görevli o zamanda sıraya girmemiz gerektiğini söyledi.Camii'ye giriş için sıraya girmek sadece Ramazan'da Hırka-i Şerif için geçerliydi ,onun da sebebi belli. Bunun dışında camii geleneğinde yok böyle bir şey ama Ayasofya'da başlamış. Garip bulup ,cık cık yapıp döndük. Sonra da aklıma kemirilen kapı haberleri düştü, ondan mı böyle bir işe giriştiler diye düşündüm. Her halükarda garip. İstanbul'da yaşayıp İstanbul'u göremeyenler diye hazin bir gerçek var, bu hazin de dursun burada.


Dünya için küçük benim için büyük mü bilemeyeceğim birkaç şeyi de söyleyeceğim blogcum. Kırılan belin hakkını vermeyeyim mi ?


Can Veren Pervaneler serisinden ilk iki kitabı okumaya almıştım.İlki full divan edebiyatı çıktı.Yazarın özel ilgisi var fakat benim ne bilgim ne de sabrım var. Başlayıp yarıda bıraktığım ilk kitap olarak tarihime düştüm. Oysa hoşlanmadığım kitaplarda bile son yazısına muhakkak gelirim. Kitap ağır geldi ama iki şey arşivlendi zihnimin bilmediğim bir yerlerinde. 


Su, bildiğimiz su değilmiş. Su-başı, Su-bay kısımlarında ki su imiş, kolluk kuvveti vs. Su uyur düşman uyumaz'daki su buraya atıfmış. Elbetteki bu özlü sözdeki su'yu gerçek manasında almamıştım ama bu şekilde bir kullanım alanı olduğunu da duymamıştım.


Bir de divan edebiyatında ateşte yaşayan, ancak ateşte rahat eden efsanevi Semender'imiz varmış.


Yerin od etmedik kim vardır erbab_ı mehabbette

Semenderler gibi uşşâk da sükkân_ı âteşdir.


(mealen ; aşka gönül düşürüpte yeri ateş olmayan, yanmayan olur mu hiç. Âşık için yanmak mukadderdir. Âşık, efsaneye göre ateşte yaşayıp ancak orada rahat eden semenderlere benzer)


Bunlar iyi hoş elbet fakat öğrendiğim bir şeyi iyi mi ettim kötümü bilmiyorum ama öğrendim işte:) Efendim diş randevusu esnasında teyzelerin muhabbetine bir girdim tam girdim. Bu arada anneme hastane teyzeleri muhabbeti için söyleniyordum , hooopp annemi geçer buldum :) Son birkaç aydır hastaneden çıkamayan teyzeler arasına girdim. Sonuç hiçbir şekilde alamıyorum, oradan oraya gönderiliyorum, ciddi rahatsızlığım olsa sanırım çoktan telef olmuştum, her neyse:)


Teyzenin biri el tırnağından mikrop kapmış, cildiyede baya uğraşmış ama tam sonuç alamamış. Şaşırdım mı , hayır. İşte o teyzeden daha yaşlı başlı bir teyze soğanı ateşe temas ettirerek biraz pişirmesini, elini yakmayacak bir sıcaklıkta soğan yapraklarından birini çıkarıp iltihaplı yeri sarmasını ve birkaç kere bunu tekrarlamasını söyledi. Bunu duyan başka teyze doğruladı ,o yaprakla uğraşma, cücüğünü :) çıkar yüzük gibi geçir parmağına ,yaranın üstünde dursun dedi. Ben ve başka kişilerde bu sohbet ve bilgiden nasiplendik. Eve gelip anneme söyledim, o da biliyormuş meğer.Eskiden annelerimiz yapardı dedi. Yahu  biz nasıl olduk da hiçbir şey bilmeyen, kendi parmağının yarasını saramayan bir nesil olduk ,pek bi cahil gördüm kendimi ve neslimi :) Olası bir durumda pek tabii ve bittabi doktora koşacağım:) Dinlemesi keyifli şimdik, yalan değil ama denemek,cıkkkssss :)


Benim kütüphane ziyaretlerim ve kitaplarım (iyi ki varlar) ,bir de rüyalarım ailede pek popüler .Kızçeler hala bizi de kütüphane götür diye tempo tutuyorlar , onlara sözüm var.Bir de ortanca yeğen (1.sınıf) ; Hala, senin gibi  bir sürü kitap okuyacağım ve fantastik rüya göreceğim dedi. Kitap deyince kabaran omuzlarım ve aferin tezahüratım fantastik kısmında yarıda kaldı :) Örnek olma kısmında nerede hata yaptım, kahkahaların arasında onu arıyorum.(a-rı-yoooo-ruuuu-mmmm..edis gibi terennüm edin lütfen)


Esenlikle....



10 yorum:

  1. Soğan olayını bizzat denemiş bir insanım. Tırnakla et arasındaki iltihaplanmaya bziim burada dolama derler. Dolamanın tedavisi de ateşte közlenmiş soğanın cücüğün çıkarılır, parmak oraya geçirilir ve bağlanırdı. Geçmişe gittim sağol:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen, bu dediğiniz:) teyzeler işe yarıyor garantisi verdi :) bizim büyük neneler de yapmış..bana uygulanan tek şey sıcak bulguru bacağa sarmaktı :) ip atlamayı öğreneceğim diye tüm gün ip atlamış, hamlamıştım..annem de sıcak bulgur bağlamıştı :) bulgur muhtemelen ısı sabit ve uzun süreli olsun diyeydi.Bi kurcalasak eskilerden çok şey çıkar;) Ben teşekkür ederim.

      Sil
  2. ilk cumlenizde basini yukari cevirenler el kadirsin demissiniz ya ben de evin penceresinden basimi yukari kaldirdim: beni duvar tepesinde dikenli telli parmakliklar karsiladi. sanirim basi goge kaldirmak riyadda degil,istanbulda daha pozitif bir hareket oluyor. gecmis olsun bu arada allahtan ciddi bir rahatsizliginiz yok sanirim gunumuzde kendi doktorun olmak onemli bir sey. teyze muhabbetleri degisiktir. bazan iyi bazan kotu insani surukler bir yerden bir yere.... size de esenlikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstanbul'da da evin penceresinden göğe bakılamayan çok yer var ne yazık ki ama her hâlükârda pozitif bir eylem :) teşekkür ederim, ciddi sorunlarım yok şükür ama hayat kalitesini azaltan sıkıntılar var, onları da ya çözmeye değer görmüyorlar ya da başka şey. Oradan oraya sürükleyip duruyorlar.Teyzeler, ahh teyzeler :) muhabbet derya deniz oluyor ama kesinlikle dikkatli olunmalı. Güzel bir gün dilerim ☺️

      Sil
  3. Soğannnn her derde devam ama :)

    YanıtlaSil
  4. Soğan kulağımıza küpe olsun madem. 🤭 Ben geçen yazan beri üç kere gittim hala çıkamadı o tadilattan Sultan Ahmet, üç dört aya çıkar mı bilemedim.

    Süleymaniye civarında Ağa Kapısı var şerbeti, sıcak bir günde denk gelirsenir öneriririm. 🫶

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tadilat vardı ama ziyaret mümkündü, şimdi komple kapatmışlar, kestaneci abi 3-4 ay kapalı dedi :)

      Şerbeti denemedim, aklımda olsun :) teşekkürler

      Sil
  5. hehe ne hoş bir yazı bu, hepsi tatlı, rüyalarından yazsana amaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ☺️ teşekkür ederim, rüyalar 😅 ilginçli bir mevzu, belki bir gün...

      Sil