8/21/2022

OKUMA GÜNCESİ 5

 


SEMENDERLERLE SAVAŞ Karel Çapek

SOL AYAĞIM Christy Brown

GENÇ BİR DOKTORUN ANILARI Mihail Bulgakov

PROJE; ÖLÜMCÜL VİRÜS Tess Gerritsen



SEMENDERLERLE SAVAŞ

Kitabın arka kapağından

Dünyanın sürüklendiği cehennemi II.Dünya Savaşı'ndan çok önce fark eden yazarlardan Karel Çapek'in Semenderlerle Savaş'ı, kapitalizme ve ona koşut yükselen faşizme karşı bir uyarı niteliğinde...


1936'da yayımlanan bu başyapıt sadece içeriğiyle değil, biçimsel açıdan da öncü bir eser. Farklı anlatım teknikleri, epik-absürt öğeleri ve kara mizahıyla distopik roman türünün 20.yüzyıldaki en önemli örneklerinden biri....


Yazar hakkında kısa bir not: Yaygın kullanımı ile "robot" kavramını ortaya atan kişi olarak bilinir Karel Çapek. 1920 yılında yazdığı R.U.R. - Rossum's Universal Robots adlı eserinde ilk olarak yer alan kelime daha sonra tüm dünyada kullanılmaya başlanmış


Kitap hakkında

288 sayfadan oluşan kitap anlatım şekli bakımından okuduğum en ilginç kitaplardan biri oldu. Uzaydan gelen tehdit hikayelerine karşın su dünyasından gelen bir tehdit ile kurulmuş olan hikaye asıl tehdidin insan olduğunun altını kalın kalın çiziyor. Adil olmayan bir düzenin, hak ve emek sömürüsünün, menfaat uğruna göz ardı edilen her türlü şeyin yıkıcı sonuçlara nasıl evrilebildiğini ince ince işliyor kitap.


3 bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde (Andrias Scheuchzeri) Semenderlerin nasıl keşfedildiği, insan dünyası ile karşılaşması, İnsan dünyası tarafından nasıl ve hangi amaçlarla kullanıldıkları , semenderlerin özellikleri, onları  kabul ve ret gerekçelerine  dair bir anlatı var. İkinci bölümde (Medeniyetin Aşamaları) insan dünyası tarafından sorun olarak değerlendirilmeye başlanılan semenderler hakkında basında çıkmış bilimsel makaleler, siyasal süreçler, çatışmalar dahil olmak üzere geniş bir yelpazeden gazete kupürleri şeklinde haber sunumları mevcut. Son bölüm (Semenderlerle Savaş) ise gelinen kaçınılmaz son ve yaşanılan gelişmeler aktarılıyor. Bu son fasılda yazarın iç sesi ile olan sohbeti ise muhteşem bir değerlendirme. 


"Bizler yarınların semenderleriyiz " cümlesine sahip olan kitabın  güncelliğini  bulunduğumuz dönemde dahi taşıyor olması  insanlığın hiç yol katetmediğinin göstergesi adeta.


alıntı

... o hayvanları, hiçbir şey olmasa bile, belki sırf bir ütopya için kullanırız.


***



SOL AYAĞIM

Kitabın arka kapağından

Doğuştan beyin felçli olan Christy Brown, konuşmasını ve hareketlerini kontrol edemiyordu. Ama zekâsı ve cesareti onun okuma ve yazmayı, resim yapmayı ve daktilo kullanmayı öğrenebilmesini, hatta bu kitabı yazabilmesini sağladı.


Kitap hakkında

188 sayfa olan kitap yazarın yaşam hikayesinin bir kısmını anlatıyor. Çocukluğu, ailesi, yaşadıkları, durumunun farkına varmaya başladığında yaşadığı ruhsal ve zihinsel çalkantıları, yazma fikrine nasıl erdiği ve hastalığıyla ilgili yaşadığı süreçler var. Sade ve yormayan bir anlatı. Bir annenin sevgisinin ,inancının ve pes etmeyişinin hayatı nasıl güzel kılabildiği de ana fikir bencesi :)



***


GENÇ BİR DOKTORUN ANILARI

Kitabın arka kapağından

Devrim zamanı Rusya..Karakışı aratmayacak kadar soğuk, kasvetli bir eylül günü, tıp fakültesinden mezun olmuş bir doktor, şehirde çoktan unutulmuş geleneklerin ve boş inançların hüküm sürdüğü uzak bir kasabaya gelir. Devrim, büyük şehirlerin merkezlerinde hayatı ve zihinleri altüst ederken, bu genç doktor ülkenin bir bölgesinde kadercilikle ve batıl inançlarla zorlu bir mücadeleye girişir.


Kitap hakkında

157 sayfa olan kitapta genç doktorumuz kendisini oldukça zorlayan vakalarla mücadeleye girişiyor zira  doğru düzgün hasta görmemiş, kitaplardaki bilgilerle sadece donatılmışken bir hastanedeki, cerrahi de dahil her bölümden sorumlu kılınıyor. Korkuları, sitemleri, hastalarla ilişkileri,  karizmayı çizdirmemek için fazlaca cesur davranmak zorunda kalışları gibi birçok karmaşık duygularla ve zorlu şartlarla mücadele ediyor. Onun hikayesini dinlerken aynı yoldan geçen ama onun gibi dirayetli davranamayan ve harcanan genç bir doktor ile  savaşın ortasında kalan bir doktorun kişisel hikayesi eşliğinde dönemin koşullarına açılan bir kapı var. 


Bu kitabın mini dizisi de çekildi. Başlangıçta dizi ile kitap aynı seyirde gidiyor. Fakat kitapta yer alan diğer iki doktorun hikayesini alıp  kitabın asıl kahramanı olan genç doktor ile birleştiriyorlar Burada da kitaptan ayrılıyor dizisi. Küçük bir not olsun bu da :)


***



PROJE: ÖLÜMCÜL VİRÜS

Kitabın arka kapağından

Victor Holland isimli yabancı, omuzunda bir kurşun yarasıyla gecenin bir yarısı yoluna çıktığında Catherine Weaver'in aklında sadece eski bir dostu ziyaret etmek ve hayatında yapmak istediği köklü değişiklikleri konuşmak vardı.


Bu korkutucu karşılaşmanın bir kırılma anı olduğunu, kendisini ölümcül bir virüsü on yıllarca süren uykusundan uyandırıp yaymak üzere olan bir çeteye karşı savaşan bir avuç bilim insanının arasında bulacağını bilemezdi.


Kitap hakkında

264 sayfa olan kitap zilyonuncu kez aynı hikayenin çekildiği  Amerikan filmlerinin yazıya dökülmüş hali gibi. Belli bir tempoda, belli bir akıcılıkta ama ne yazık ki yaratıcılık ya da farklılık adına vadettiği hiçbir şey yok.  Sakil duran , cinsellik barındıran unsurlar da var. Öldü ölecek bir adamı hastaneye yetiştirmek için onu taşıması dolayısıyla tutup çekmesi ve yakın durması şart olan hatun kişi daha o dakikada adamı  objeye çevirmeye başlıyor. Adam desen hakeza öyle.  Klasik, bilindik , senelerdir empoze edilen Amerikan kültürünün bir örneği bu kitap. 


İsmi polisiyede çok geçen yazarlardan biriydi ve ben de kitap araştırması yapmadan herhangi bir kitabını(yani bunu) alıp okudum. Tarzı hakkında fikir sahibi oldum en azından .



8 yorum:

  1. semenderlerle savaş duymadım, madem başyapıt, okuycam saol :)

    YanıtlaSil
  2. Sonuncu kitap hariç diğerleri ilgimi çekti. Sonda dediğine katılıyorum, niye konu hep farklı şeye çekilir anlamıyorum, normalde de öyle insanlar galiba.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonuncu kitap kapak yazısı ile dikkat çekiyor ama içerik cikksss, sevmiyorum bu tarz kitapları. Yazarlarının diğer kitaplarına da elim gitmiyor

      Sil
  3. Sol Ayağım beni en çok etkileyen kitaplardan galiba. Tess Geritsen'in tarzını çok seviyorum. Cerrah ve Çırak kitaplarını okumuştum. Semenderla Savaş'ı bilmiyordum ama yazınız sayesinde ilgimi çekti. Kitapları çok beğendim, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müthiş bir azim ve farkındalık oluşturan bir kitap Sol Ayağım . Gerritsen bilmiyorum, yanlış kitap seçimidir belki ama yolumuzun yeniden kesişmesi şu an olası görülmüyor:) Semenderlerle Savaş tarz olarak ilginç bir deneyimdi , yazar farklılığını her anlamda koymuş ortaya.Orwell kadar ilgiyi hak ediyor bence :)

      Sil
  4. Daha önce okuduğum kitaplar değil ama "sol ayağım" çok ilgi çekici geldi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek bir yaşam öyküsü ve yaşayan bizzat yazmış.İlgiyi çekiyor haliyle :)

      Sil