AMOK KOŞUCUSU ve ERMİŞ - KİTAP

 

AMOK KOŞUCUSU

Kitabın arka kapağından; Hint Adaları'nda doktorluk yapan adama günün birinde zengin bir kadın gelir, çaresizce doktordan yardım ister,fakat doktor onu reddeder. Kadının zenginliği ve tavırları onu öfkelendirir. Fakat sonrasında , bir insanın hayatını hiçe saydığını düşünen doktor, kadına yardım etmediği için pişman olur ve koşmaya başlar, halk arasında Amok diye bilinen ölümcül delilik halinin pençesine düşmüştür.

Kitap hakkında ; 79 sayfadan oluşan kitabı deyim yerindeyse soluksuz okudum. Hikayedeki doktor başından geçenleri ve hissettiklerini , hiç tanımadığı ve tesadüfen bir araya geldiği yol arkadaşına anlatıyor. Doktoru ahlaki açıdan çokça yargılarken buldum kendimi  okuma esnasında kendince öne sürdüğü sebeplere ya da ölümcül delilik hali (bizde ki cinnet hali) diye tanımladığı hale düşmüş olmasına rağmen.Eril anlayışı ve ırkçı tavrı da tuzu biberi oldu.Sürükleyici bir kitaptı.

Not; Stefan Zweig hayatının bir yansımasını aktarmıştır bu hikayede.

***

ERMİŞ

Kitabın arka kapağından; El Mustafa , on iki yıl boyunca sürgün hayatı yaşadığı Orphalese Adası'ndan , onu anavatanına götürecek gemiye binmek üzeredir.Onu uğurlamak üzere etrafında toplanan ada sakinleri, El Mustafa'nın sevgi, çalışma, neşe ve keder, suç ve ceza, eğitim , dostluk, ibadet ve ölüm gibi son derece önemli kavramlar üzerine konuşmasını isterler.

***

Fikir danışılan bir kişi ve onun düşünceleri , hemen hemen her konu ile ilgili.Şiirsel dilin hakim olduğu bir kitap.Fikirlere katılıp katılmamak okuyucunun takdiri:) 60 sayfadan oluşuyor kitap.

ALTI ÇİZİLİ SATIRLAR

Sevgi taçlandırdığı kadar çarmıha da gerer sizi.Besler, büyütür hem de budar sizi.Doruğunuza tırmanıp, güneşte titreyen en has dallarınızı okşadığı gibi, köklerinize de iner ve sarsar, toprağa sıkı sıkı tutuşlarınızı.

Hayat ne geri gider ne de oyalanır dünle.

Muhtaç duruma düşmekten korkmak, muhtaçlık değil midir?

Sahip olduğunuz her şey bir gün elinizden çıkıp başkasına verilecek; bu yüzden olabildiğince verin, mirasçılarınızın değil,sizin olsun bahşetmenin baharı.

İsteksizce pişirdiğiniz ekmeğin tadı acı olur, bu ekmeği yiyen insanın karnını da ancak yarım doyurur.

Keder varlığınızda ne kadar derinleşirse, o kadar çok neşe barındırabilirsiniz içinizde.

Davulları susturabilir ve lir tellerini gevşetebilirsiniz, ancak kim takla kuşuna şarkı söylememeyi emredebilir ki?

Gölge solup kaybolduğunda, kalan ışık başka bir ışığa gölge olur.Bu yüzden, vurulduğu zincirden kurtulan bağımsızlığınız, daha büyük bir bağımsızlığın zinciri olur.

Mantık tek başına egemense, hapsedici bir güçtür.

İçinizdeki zamansızlık, hayatın zamansızlığının farkındadır. Dünün, bugünün hatıraları;ve yarının, bugünün rüyası olduğunu bilir.

Kötü, açlığı ve susuzluğuyla kendine işkence çektiren iyiden başka nedir ?

Ve ne yazıktır ki, geyikler kaplumbağalara öğretemez hızlıca koşmayı.

İnsan uzaklaşmadığı sürece gerçekten nasıl yakında olabilir.