HAYATTAN KISA NOTLAR 2

 

Güneşli ama sepserin bir İstanbul'dan merhabalar .Güneşin biraz tadını çıkaralım bu hafta sonu blogcum zira donma moduna geçecekmişiz. Kaybolmuş kendisini arama çalışmalarına katılan amca gibiyim biraz ama olsun, her şey aramakla başlıyor neticede :) 

Ne oldum ? Yeniden hala oldum :) Bir kuzucuk daha eklendi ailemize. Ablaları gibi cimcime bir hanım kız olacağının sinyallerini veriyor şimdiden. Hanım kız ve annesi kendi aralarında, anne-kız kavgasının startını verirken,  ben ve kuzucuklarım arasında çok daha fantastik olaylar dönüyordu. 

Ne yaptım ? Asla ama asla, katiyen olmaz denilen şeyi, çayımın şekerini ayırdım. İnsafsızca yaptığım bu eylemin ceremesini çekiyorum elbet. Koca çaydanlık bitmeden kalkmayan ben, 1 bardak ile boynu bükük bıraktım çayı. Hiç içmeyeyim dedim ama  çay bağımlısıyım sanırım. İçmeyince baş ağrısı yapıyor. Sonuç olarak , 10 gün kadardır böylesi kötü bir tecrübe ediniyorum. İlk zamanlar tahammül edilemeyen bir tat iken şimdilerde tahammül edilebilir bir tat var çayda ama hala çok kötü be. Kendime bu eziyeti niye yaptığıma gelince, hayatım boyunca aşırı zayıflıktan dert yanan, bolca yediği halde yememiş gibi duran ve 46 kg'ın üzerine çıkmamış ben , tartıda 53'ü görünce panik moda girdim haliyle :)

Ne izledim ? Yargı. Çoğu blogdaşımın da izlediğini gördüğüm dizi pek bi heyecanlı ve güzel ilerliyor. Tanışmayanlar için şöyle kısacık değineyim.

Çöp konteyneri içinde bulunan genç bir kız cesedi ile alakalı Çınar adında bir genç gözaltına alınır. Çınarın babası sevilip sayılan , başarılı bir polis amiri iken abisi de işinde çok iyi bir savcı. Savcı Ilgaz, kardeşinin davası için cevval ,sınırları zorlayan avukat Ceylin'i tutar. Savcı kural ve kaide derken Ceylin her yol mübah kısmına yakın biraz, zıt kutuplar :) Çınar'ı savunacak olan Ceylin, öldürülen kızın kardeşi İnci olduğunu öğrenir ve işler bi hayli karışır.

Etkileyici bir ilk bölüm özeti değindiğim bu kısa tanıtım. İzleyici bağlama garantili bir bölüm sonrası haliyle devam ettik izlemeye.5 bölüm bitti şimdilik. Pazar günü 6.bölüm ile devam edecek :) 

Ne duydum? Çift doz biontech olmalarına rağmen korona olup bir kısmının  evde ama ara sıra hastaneye taşınarak , bir kısmının direk hastanede tedavi olarak kovid ile yeniden burun burun geldiklerini. Kardeşimde kaldığım günlerde komşuları patır patır dökülmeye başlamıştı.

Ne okudum ? Bulgaristan'dan alış veriş için gelenlerin arabalarını ağızlarına kadar doldurup gidecek kadar paralarının bizim paradan kıymetli olduğunu, hamsinin kilosunun 10 lira haberinin külliyen yalan olduğunu, çok ucuzmuş sanki gibi ekmeğin 2,5 lira olacağını  vs. ekonomiye dair binbir çeşit kötü, olumsuz, umut vadetmeyen haber ve paylaşım. Akılda dönen Melek Mosso oldu haliyle. "Hiç ışık yok, farkındayım" 

Biliyorum , iç karartıcı bir final oldu ama durum böyle. Yine de , her şeye rağmen, güzel ve mutlu hafta sonları diliyorum hepimiz için.