Ağaç Ev Sohbetleri 54.haftasını deviriyor bu hafta,ne kadar çok olmuş öyle.Her hafta ki katılımcılara ayrı bir tebrik gönderiyorum buradan.Bu haftanın konusu kaplandiary.blogspot.com tarafından şu şekilde belirlenmiş;
"Eğer tam yetkili bir Eğitim Bakanı olsaydınız, ülkedeki eğitim sistemini düzenlemek, sağlıklı ve topluma faydalı bireyler yetiştirmek için eğitim konusunda neler yapardınız? Hedefinize ulaşmak için karşınıza ne tür engeller çıkabileceğini düşünüyorsunuz ve bunları aşmak için hangi tedbirleri alırdınız?"
İzlediğim bir komedi programında hazırlanmış skeçlerden birini getirdi aklıma:) Evinde televizyonun karşısında oturup başkan olsaydım şunu yapardım diyen , sonunda al sana başkanlık denilince hiçbir şey yapamayan tv amcası gibi olacak benim durumum nihayetinde :) Davulun sesi uzaktan hoş gelir ama madem kendi aramızda konuşuyor ve "tam yetkili" diyerek emir demiri keser yapıyoruz, şu belirttiğim gerçekliği görmezden gelebiliriz bence, sizce ? :)
Elimin altında hali hazırda bulunan kaynaklar kıt olduğu için uygulama için önce pilot şehirler seçme ile başlardım kolları sıvamaya.
Habil ve Kabil'in hikayesini bilirsiniz.Hikayede şöyle bir kısım var.Kabil mizaç olarak sert ve hırslıdır.Habil ise tam aksine yumuşak ve sakin.Bu yüzden Kabil'e babası toprak ile olan işleri verir.Hayvanların bakımı ve işlerini de Habil'e verir.Bu en temel bilgiden yola çıkarım önce.Pedagoglar iş başına :)
Ana sınıfı ve birinci sınıf için zorunlu kılardım.İlk okul bitimine kadar çocuk ile ilişkisini asla kesmeyecek biçimde hizmete devam ederlerdi.Anne ve babaların da belirli aralıklarla katılımını zorunlu kılardım.Sosyal ilişkiler ve toplum ilişkileri konusunda temel ahlak kavramları üzerinde sıkı bir eğitime tabi tutulurdu çocuklar.(sana göre ahlak bana göre ahlak diye bir karmaşanın içine sokmadan, bir arada yaşama (çevre,toplum,vs) kültürünü perçinleyecek kavramlar ). Drama dersleri zorunlu olurdu, empati ve fazlası için şart.
İlk okul bitiminde çocuğun ders notları , ilgisi ve pedagogların çocuk hakkında vereceği bilgiler göz önünde tutularak bir yönlendirme yapılır ve okul hayatı ona göre şekillenirdi.Kusura bakmayacak ebeveynler :) Seçimler liseden itibaren değil orta okuldan itibaren başlardı.
Meslek okullarını çeşitlendirir ve kuvvetlendirirdim. Hatta teşvik ederdim Tarihimizde var olan usta-çırak ilişkisi canlandırılır,desteklenirdi.Diğer bakanlıklarla birlikte çalışacağımdan ülkenin neye ihtiyacı var, ne kadar hangi konuda ihtiyaç fazlası var bakar,Okullar ve verilecek eğitimler buna göre belirlenirdi.Yok öyle çocuğum sadece doktor olacak,mühendis olacak. Ondan sonra kalıyor çocuklar çoğunlukla ortada. Orta okul ve lise bitiminde yetişen öğrenciler belirlenen alanlara iş gücü olarak yerleştirilir , ek olarak işe girme sınavları ile ömürleri çürütülmezdi.
Mesleki okul olmayan kurumlar da ise seçmeli ders olarak bir iki mesleki eğitim uygulaması yapardım.Misal takı tasarımcılığı ya da fotoğrafçılık ya da mobilyacılık :) Sürekli problem çöz çöz nereye kadar, insan denilen canlı tek bir doğrultuda gelişimini sürdürürse hayata karşı eksik ve yetersiz kalıyor zira:(
Üniversitelere gelince bazı bölümler şimdi ki sistem gibi sınavlı olacak ama bazı bölümlerde eğitim almak için lise eğitimini tamamlamış olması yetecek.İlahiyat, Edebiyat, Dil, Güzel sanatlar gibi.Kurs gibi düşünülebilir bunlar.Öğrenmek,Bilmek için.fazla ütopik ama olsun,her birimiz kendi ütopyamızı yazıyoruz neticede:).Elbette belli bir sistematiği olacak, gereksiz yer işgalini önlemek için.Misal yapılacak ilk sınavda başarılı olamayanlar için kusura bakmayın denilip yol verilecek.Yığılmanın önlenmesi için iki -üç senede bir yeniden müracat edilebilecek gibi.İlk başta makul ücretler talep edilirdi, başarı gösterenlere ise zamanla ücretsiz eğitimin yolu açılırdı .Alacakları diploma da geçerli olurdu.
Kim karşı çıkardı?
Önce ekonomi bakanı ile kapışırdım muhtemelen zira ciddi bütçe desteği şart,Eğitime verilen payı arttırsın diye yapışırdım yakasına:) tabi hala koltuğumda durabiliyorsam:)
Sonra anne babalar, yukarı da minik minik değindim.
Bakan olduğuma göre iktidardayım, haliyle muhalefet takardı kesin bana.Her şey ütopik olabilir ama burada ne yazık ki bazı şeyler asla ve asla değişmez.Biz de birinin ak dediğine diğerinin kara demesi gibi geleneksel bir huy var çünkü.
Bir de kendi işimi kendim bozabilirdim.O kadar çok tiz sesi ruh halimin kaldırabileceğini sanmıyorum,istifa ederdim,işler yarım kalırdı , evde çayımı demler,ben olsaydım bunu yapardım demeye devam ederdim:)
Ooo harika bir değerlendirme, tebrik ederim:) Bana göre yazdıklarınızın tamamı uygulanabilir, uygulanması lazım gelen şeyler. Öyle fazla bir bütçeye de gerek yok bence. Çünkü ülke olarak eğitim konusunda büyük israf içindeyiz. Bir çocuğun üniversite mezunu olabilmesi için yapılan masrafı düşünün. Hele doktorluk, mühendislik gibi alt yapı gerektiren mesleklerde. Ve bu çocuklarımız diplomalı işsiz, azımsanmayacak bir sayı da mesleği dışında eğitim almadığı konularda çalışıyor. Hem dediğiniz gibi çocukluktan itibaren ilgi alanı, kabiliyetine göre bir meslek yönlendirmesi, bazen bir kısmının ara kadrolara, sanat ve spor dallarına yönlendirilmesi halinde büyük tasarruf sağlanabilir. Sadece boşuna tüketilen enerjimizi bahsettiğiniz mecralara yönlendirmiş olsak mevcut eğitim bütçesi fazla bile verecektir. Güzel sohbetiniz için teşekkürler:)
YanıtlaSilHer alanda olduğu gibi eğitim hususunda da israf içinde olduğumuza katılıyorum ben de.Ben teşekkür ederim :)
SilEvde çay demleyip oturmak sana göre değil bence. Güzel fikirlere ve icraatlara devam :))
YanıtlaSil:)) teşekkür ederim.
SilDi mi çekilmez o kadar ses :) teşekkür ederim.
YanıtlaSilooooo sen çok düşünmüşsün yani bu konuda, ilkokul, meslek liseleri, geçende de okumuştum yazını bi daha okudum tenk yuuuu, bişiler öğrendik sendeen :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
Sil