8/29/2020

GORIOT BABA - KİTAP


 

Kitabın arka kapağından;

Yoksul düşmüş eski tüccar yaşlı Goriot'un sefaleti, ıstırapları ve yalnızlığını merkeze alan roman, paranın insanlık durumu üzerindeki nüfuzunu babalık müessesi, insani zaaflar, gösteriş budalalığı üzerinden son derece trajik bir olay örgüsü ile gözler önüne serer.Kendi antitezlerini, yani anlatıcının yer yer öfkeli ve alaycı tavrının cisimleştiği Vautrin'i, Paris sosyetesine gözünü dikmiş, hırslı ancak naif hukuk öğrencisi Rastignac'ı da içinde barındıran bu burjuva cehennemi, Goriot Baba'ya dek hiç bu denli çarpıcı bir üslupla  tasvir edilmemiştir.

 


Kitap hakkında ;

Kitap 274 sayfadan oluşuyor.Betimlemeler fazlasıyla uzun, yer yer sıkıcı ve yorucu. İlk sayfalardan itibaren biraz dayanabilirseniz (10 sayfa gibi düşünmeyin, baya bi sayfa ama:)  ) , okurken pes etmez iseniz şayet bezdiren betimlemelerden , devamını getirmek kolay ve hevesli olacaktır. Öyle ki anlatıcı da durumun farkında ve bilhassa yaptığı aşikar zira şöyle bir cümle var kitapta;


Bu eşyaların ne kadar eski, delik deşik, çürümüş, titrek, kemirilmiş, kolu bacağı kopmuş, sokur, sakat ve nasıl can vermekte olduğunu anlatmak için  bu hikayenin ilginç bulunmasını epey geciktirecek ve acelesi olanların bağışlamayacakları bir tasvir yapmak gerekirdi.


:) daha ne desin, baştan durumu anlatıyor işte :). Betimlemeler güzeldir lakin burada ki bunaltıyor, kişisel beğeni elbet.


Kitabın hikayesinin hissettirdiklerine gelince,  Baba nasıl olunmazın portresidir Goriot baba . Her ne kadar Rastignac , Goriot'a  karşı  saygı beslemiş olsada kızlarına sevgi adı altında yaptığı tüm fedakarlıklar ( o öyle bahsediyor, nazarımda yaptıkları fedakarlık falan değil) , kendisine karşı sevgi ve saygı beslememe sebep olmamıştır.Bilakis fazlasıyla irite edici gelmiştir. Öte yandan para ,hırs ve aç gözlülüğün resmi nasıl çizilebilir sorusuna oldukça güzel bir cevap bu hikaye.Yozlaşmış insanlar,yozlaşmış hayatlar iyi resmedilmiş.Final ise (Rastignac'ın) İbrahim Tatlıses filmlerinde ki " seni yeneceğim İstanbul" tadında olduğu için ufak bir tebessüm ettirmiştir:)



ALTI ÇİZİLİ SATIRLAR


Gerçek bir kıyas!Katılaşmış yüreklerin mi yoksa içi boşalmış kafataslarının mı daha korkunç olduğuna kim karar verebilir?


Yine de en yakınındakilere güvenmeyip karşısına ilk çıkan kişiye kendini kaptıranlara benziyordu.İnsan yüreğine kök salması pek kolay olan bu olgu ahlaki, tuhaf ama gerçektir.Belki de bazılarının birlikte yaşadıkları insanlardan elde edebilecekleri hiçbir şey yoktur ; onlara ruhlarının boşluğunu gösterdikten sonra, onlar tarafından hak edilmiş bir acımasızlıkla gizlice yargılandıklarını hissederler ama mahrum kaldıkları pohpohlanmalara karşı koyulmaz bir ihtiyaç duyarak ya da kendilerinde var olmayan niteliklere sahipmiş gibi görünme arzusuyla çırpınarak, bir gün gözden düşmek pahasına da olsa tanımadıkları kişilerin saygısını ve ya gönlünü kazanmayı umarlar.


İnsan yüreği sevginin doruklarına çıkarken molalar verse de, kindar duyguların dik yokuşunda nadiren durur.


İnsanların yüreğinde doğuştan var olan duygu , zayıf bir varlığı her an korumanın gururu değil midir?


Gençlik adaletsizliğe yöneldiğinde  bilincin aynasına bakmaya cesaret edemez ; oysa olgunluk çağı kendini bu aynada görmüştür.


Zaten güzel duygularımız iradenin şiirleri değil midir?



10 yorum:

  1. aklıma vadideki zambak'ın girişindeki uzun betimleme geldi, balzac gördüğümüzden daha fazlasını anlatıyor.

    YanıtlaSil
  2. çokzel tabiii okuduum. tolstoy ve balzac en sevdikleriim. balzac insanlık komedyası adı altında otuzaltı kitap yazmıış :)

    YanıtlaSil
  3. Sürekli duyduğum bir kitap ama henüz okumak nasip olmadı. :(
    Betimlemeler konusunda katılıyorum bazı kitaplarda aşırıya kaçılınca insanı boğabiliyor :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ahh biz sabırsız okuyucular :) evet, öyle olabiliyor :(

      Sil
  4. Çok sevdiğim bir kitap çok da güzel tanıtmışsınız (:

    YanıtlaSil