Yer : Western Cape, Güney Afrika
Hayatta ki büyük amacının paramparça olduğundan bahseden bir yönetmen , Craig Foster, kendini yeniden bulmak için Fırtınalar Burnu olarak bilinen bölgede , Kelp Ormanı'nda (Yosun Ormanı) dalışlar yapmaya başlıyor. Dalış esnasında dikkatini garip davranışlar sergileyen bir ahtapot çekiyor. Bu gariplik, onda şiddetli bir meraka dönüşüyor ve sonunda onu 324 gün sürecek bir yolculuğa sürüklüyor.
AHTAPOTTAN ÖĞRENDİKLERİM , çok övülen ve beğenilen bir belgeseldi. Buna rağmen pek izleme gönüllüsü değildim, sebebini bilmiyorum. Sonunda, öylesine ve beklentisiz biçimde , açıp izlerken buldum kendimi.
Craig Foster şunu söylüyor belgeselin başında;
"Pek çokları Ahtapotun uzaylıya benzediğini söyler ama garip olan şu ki , onlara yaklaştıkça pek çok yönden bize benzediğini fark ederiz."
Asosyal olan bir canlının önüne geçemediği bir meraka sahip olması ve keşiflere açık olması , hayatta kalmak için stratejik , birçok zekice hesaplar yapması , bir insan ile bağ kurmaya çalışması gibi hayranlık uyandıracak birçok şey izliyoruz belgelselde. Her bir solungacı ile dokunarak, temas ederek yeni arkadaşını tanımaya çalışması , güven ve sevgi hislerinin tezahür etme biçimleri, ikili arasında yavaş yavaş örülen kuvvetli bağ da aktarılıyor.
Yumuşakcalar sınıfına ait olan ( Kafadan Bacaklı ) bu canlının meziyetlerine ve yaşam döngüsüne değinen belgesel övgü ve beğenileri kesinlikle hak ediyor. Üstelik görseller, anlatım biçimi ve müzikler de oldukça iyi.
Uzun uzadıya anlatıp , izlemeyenler için merakı köreltmek , şaşkınlık hissini yok etmek istemiyorum ama şu bilinen ve belgeselde de dile getirilen birkaç küçük bilgi notunu paylaşabilirim. :)
- Ahtapot, esasen evrimle kabuğunu kaybetmiş bir salyangoz.
- Dikenli ya da pürüzsüz görünebiliyolar.
- Başlarında , boynuzlar çıkarabiliyorlar
- Renk, biçim ve dokuları taklit edebiliyorlar.
- Çoğu zaman su püskürtüyor, sürünüyor ya da yüzüyor.
- Kopan kolları yeniden oluşabiliyor.
Kısa olan ömürlerinin finali de oldukça dramatik ve şiirsel ahtapotların. Böylesi bir final İPEK OTU'nun hikayesinde de var. Şurada ( tık, tık ) bahsetmiştim onlardan. Bazı canlılar bir hayat için çok büyük fedakarlıklar yapabiliyor vesselam.
Benim her zaman ilgimi çekmişlerdir. Fakat daha öncesinde hakkında bir belgesel izlememiştim. Teşekkürler bilgilendirici bir yazı olmuş :) Elinize sağlık. 😊
YanıtlaSilRica ederim :)
SilBu arada en iyi belgesel film oscar'ı dahil olmak üzere 3 ödül almış belgesel.
Çok merak ettim, izleyeceğim teşekkürler :)
YanıtlaSilRica ederim.Keyifli seyirler diliyorum şimdiden:)
SilAhtapotlar ile ilgili bu tarz şeyler olduğunu hiç bilmiyordum, gerçekten ilgi çekici. Teşekkürler öneri için ☺️ Tek sıkıntı su altında çekilen film yada belgeseller beni çok geriyor :-)) İyi seviyede yüzme bilirim ama yine de gerginlik yapıyor :-))
YanıtlaSilRica ederim :)
SilBir şekilde sizi etkileyecek bir şeyler olmuş olmalı fakat renkler canlı, görüntüler oldukça aydınlık ve ferah .Çok küçük bir kısımda gece görüntüsü var ve evet, o karanlık tuhaf ve gergin hissettiriyor :)
Denizlerde şaşkınlığa sebep olacak pek şey var.Su dünyasını keşfetmeyi bundan sebep biraz daha fazla seviyorum .
Geçen hafta izledik ve bayıldık bu belgesele.
YanıtlaSilVar öyle bir etkisi 😊
SilHoş bir tevafuk olmuş:) Keyifli seyirler diliyorum şimdiden.
YanıtlaSilNe kadar değişik bir başlangıç :) Çok merak ettim belgeseli.
YanıtlaSilMerakınıza değeceğini düşünüyorum:)
SilÖnerdiğiniz filmi izleyip beğendim eminim bu da güzeldir. Listeye ekliyorum:)
YanıtlaSilBeğenirsiniz umarım.
Siloleey izlicem tabii, ahtapot çok severim yaa, yenmesi de güzel, havuç gibi ama kendisini de çok severim, bir türlü ölmüyorlar, balıkçılar döve döve öldürüyor sonunda :) bi dee ahtapotlar bencesi uzaylı :)
YanıtlaSilKötüymüş ama bu :(
Sil"Denizden babam çıksa yerim" gibi genel bir kabul var olmasına var da ben o genelin içinde değilim:) klasik,bilinen balıklar hariç hiçbir su canlısını tüketmiyorum.Bir tek küçükken tablada satılan midyeleri yemiştim.Ne olduğunu öğrenince onu da hiç yemedim :)