11/18/2024

BİR YAHUDİ DOKTORUN HAREM,SARAY VE İSTANBUL HATIRALARI

  


Sayfalar;

1-45;  Eser hakkında bilgi

47-116 ; Domenico'un hatıraları 

117-243 ; Hatıralara dair genel açıklamalar






1574-1595 yılları arasında III.Murad'ın hekimiğini yapan biri Domenico.Talmud ve tıp eğitimi alan ve çalıştığı alanda başarılı olan daha sonra Hristiyan olan biri. Yazdığı eser özellikle harem merakı yüzünden en çok  başvurulan kaynak. Bundan dolayı  bugüne kadar harem hakkındaki birçok asılsız söylentinin de kaynağı fakat söylentilerin çoğu eserin orjinalinde yok, sonradan yapılmış ilaveler. Onun bahsettiği küçük bir ayrıntıdan yola çıkarak saray ve harem hakkında türlü türlü fanteziler üretilmiş olması ve tarih diye sunulması sahiden ilginç. 


alıntı:

Dominic'in Relatione'sinin kişisel olmayan bir tasvir olduğunu ve zinhar bir tarih olmadığını göz önünde bulundurmak önemlidir: Murad saltanatında doğrudan atıf yaptığı tek tarihi olay İran savaşıdır. kendisi için yaptığı tek atıfta bile üçüncü şahıs halindedir. (sayfa 10)


(Kendisine dair bahsedilen atıf)

Büyük Türk'ün gözdesi olanlar ( veya şahsi doktorlarından biri olan Tanrı'nın lütfuyla Roma'da bir Hristiyan olan, ibret verici bir sabır hayatı yaşayan (ve) Kurtarıcımızın aşkı için ziyadesiyle büyük fakirlik çeken, onun üçüncü doktoru kıllı Kudüslü Dominic  gibi, Sarayda kullanılmak için istihdam edilmiş dokuz doktor daha vardır) hariç bu ekmekten hiç kimse alamazdı ( sayfa 74)

***

İşin aslı  bu kitapta sarayda padişah doktoru olan bir yabancının gözünden bilmediği bir coğrafyada bilmediği bir kültür hakkında ve elbette görev yaptığı sarayda neler görüp  ettiğini öğrenirken  açıklama kısmı ile bu gördükleri ve duydukları şeyleri anlama, anlamlandırma ve algılamada ne denli isabetli ya da beceriksiz kaldığını okuyoruz. Hiç giremediği ve girmesi mümkün olmayan yerleri , girişine izin verilen yerlerden ilham alarak aklında şekillendirdiği ya da göz ucuyla tanık olduğu mekanı bundan ibaret sayarak anlattığını açıklama kısmı ile öğrenmemiz gibi. Padişahın kız kardeşi Gevheri Müluk Sultan'ın doktoru olarak hacca gidiyor ve bu sayede Osmanlı hac organizasyonu hakkında bilgiler de veriyor. 


Sarayda eş zamanlı olarak değil saraydan ayrıldıktan çok sonraları (o zamanlar Hristiyan olmuş) ele almış eserini. Hatırladıkları ile gerçeğin örtüşmemesi biraz bunu yoruluyor. Öte yandan abartılı ifadeleri de var, abdestsiz camiye girme hatasını üç kez tekrar halinde yakılacağı bilgisi gibi. Tüm o hatalı ve yanlış fikirleri( ama bilmemezlikten ama duyduklarını yorumlama şeklindeki hatadan ya da herhangi bir sebepten) açıklama kısmı ile açığa çıkarılıyor.


alıntılar


Büyük Efendi'nin şahsına sunulabilecek her çeşit hizmet için otuz hizmetçi vardır. Yani, gömlek için otuz, kaftan için otuz,dar fanila için otuz, dış kaftan için otuz, kürkler için otuz, sarık için otuz, kuşak için otuz, dar ve kısa pantolon için otuz, uzun çorap için otuz, yatağı yapmak için otuz, odayı düzenlemek için otuz, onu süpürmek için otuz.

**

Büyük Türk'ün yemek masası, etrafı iki inç (dur dita) yüksekliğinde kenarlı, (tek) parça gümüşten (yapılmış) yuvarlak bir sinidir. Kare bir ayak üzerine yerleştirilmiştir ve etrafında en hoş peçeteler konmuştur; fakat üzerine hiçbir şey konmaz, bomboş görünür. Masa üzerine saf porselenden tabaklar konur. Masa vida ile monte edilmiştir, onun için istediği bir tabağı almak için hiç kimse ona dokunmadan masayı çok rahat döndürebilir.

**

Şehrin ortasında, devamlı her çeşit altın ve gümüş para bastıkları darphane bulunur, Rumlar hariç kimse bu darphanenin kirasını alamaz ve onlar bu ayrıcalığa sahiptir, zira Diyar-ı Rum'da (dominio) altın ve gümüş madenleri vardı.

**

Fakat (onurlandırılmış) manasında Haseki denen, (yani) ilk erkek doğuran anneye ( ilk olarak gider) ve ( o) özgürdür, şöyle ki, / sultan'ın/ ilk oğlu sünnet ettirildiğinde ilk olarak onun kölelikten azat edilmesi gerekir, çünkü Saray'daki bütün kadınlar ve has odalıklar bile onun tarafından satın alınmış kölelerdir ve ......

**

Tahtın yeni sahibi ;

Fakat (dördüncü) günde, deniz gezintisi için saltanat kayığına biner ve hoş köşk ( veya sayfiye) anlamında Hasköy denen Tersane'nin üstündeki bir bahçeye gider. Oradan ata biner, ava gider ve hangi vahşi hayvanla karşılaşırsa bizzat kendisi peşine düşer, bir hayvan bulup yakalaması onun namına iyi bir alamet olarak düşünülür.

**

Atlar için de böyle bir geleneğe sahiptirler, eğer bir katırcı atına aşırı yük yüklerse ve muhtesip tarafından görülürse, hemen tutuklanır. Burun delikleri delinir, atın kuyruğuna bağlanır ve ihtisab ağası onu bu şekilde şehir boyunca dolaştırır. Genelde atın taşıdığı yükü adama taşıttırırlar.

**

Ve orada definde bulunan ölü adamın akrabaları, ( bedenin) üstü örtülür örtülmez , eve yas elbisesi giymiş olarak dönerler, arkadaşları tarafından onlara eşlik edilir ve orada hepsine yemek verirler.( Çoğunluğu mercimek ve bütün olarak haşlanmış yumurta hazırlama geleneğine sahiptir) Bu yahudilikten alınmadır ve ( mercimek ve yumurta yuvarlak şeyler olduğu gibi dünya yuvarlaktır ve insan doğar ve dünya döndükten sonra ölür) anlamına gelir. Ve ( üç) gün boyunca, ölü adamın evinde sürekli ekmek sadakası dağıtılır ama eğer zenginse çiğ et dağıtmak (da) gelenektir.

**

Açıklama kısmından


Aslında eğer Dominic yukarıya ve etrafına biraz daha baksaydı, çok sayıda oldukça görkemli mozaik işçiliği görürdü çünkü "İstanbul'u alan Türk Mehmed'i " mozaikleri kaldırmakla suçladığında, ona kötülük eder. II.Mehmed , Cromwell değildi ve yok etmek veya hatta kilise mozaiklerini kaplamak bile onun politikası değildi.

**

Dominic bizi turist gibi Saray'ın girişinden Birinci, İkinci ve Üçüncü Avlu boyunca götürse de sultanın şahsi doktoru olarak onun Saray'a bakış açısının Üçüncü Avlu'nun ötesinden olduğu zihinde tutulmalıdır. .... Burada Dominic'in şimdi bizi götürdüğü yolculuğa kendisinin gidemediğini ve tasvirinin Saray'ın farklı bölümlerinin zihnindeki bir uyarlaması olduğunu söylemek yeterlidir.

**

Murad vahşi biri değildi, yukarıda işaret ettiğim gibi,II.Mehmed'in kan donduran kanununun yürürlüğe girmesi ile yüz yüze gelen ilk sultandı. İşin o gece yapılması kesin olabilir ama kanunu kaldırabilecek Şeyhülislam ile istişare ederek Murad'ın idamı önlemeyi denemediği katiyen kesin değildir - bununla beraber on sekiz saat geciktiremezdi. Dominic'in Murad'ın dokuz erkek kardeşini beş diye vererek hikayesine halel getirmesi üzücüdür.

13 yorum:

  1. Bu eseri daha önce görmüştüm. Kitapçıda gezinirken baktım ama göremedim. Şimdi burada yazıyı okuyunca iyice merakım arttı. Sipariş vermeye gidiyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keyifli okumalar dilerim.

      Sil
    2. Teşekkür ederim. Proje bloğuma beklerim sizleri :)

      Sil
  2. yani daha önce yazdığın kitaplar kadar iyi değil mi bu :) tarih okuyon bir süredir ya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumalardan beklediğim şeyi bulamadım diyeyim :) ama muhtemelen tarih okumalarına benim gibi yaklaşılmıyordur. Hatırat yazmış eser sahibi , kurgulanmış kendince biraz, tarih diye bakmamak lazım. Harem konusunda en çok başvurulan kaynak ibaresi kendisine çekti beni ama durum böyle böyle işte.

      Sil
  3. Kitap hakkında verdiğin bu detaylar iyi oldu, kitapçıda görseydim ilgimi çeker ve alabilirdim. Daha farklı kaynaklara bakmak lazım. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Yanıtlar
    1. öyle biraz ama anlatının isabetli noktaları genele bakıldığında çok az kalıyor.

      Sil
  5. yazıların okuma listesine düşmemesi genel bir sorun yakında düzelir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arada bir liste dışı kontrol gerek demek ki :)

      Sil
  6. Harem konusu hep insanların kafasını kurcalamıştır. Genellikle de yabancılar yazıyor bu yazıları. Pek itibarım yok. Harem adı üstünde dışarıya haram olandır ve insanların özel hayatıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin ve her şeyin görece daha açık olduğu bir düzende bilinmezlik fazlasıyla dikkat çekiyor haliyle. Merak anlaşılabilir ama uydurma sahiden can sıkıcı ve çirkin.

      Sil