2/16/2022

OKUMA GÜNCESİ 3 - DÜNYA KLASİKLERİ

 



İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ Charles Dickens

GENÇ WERTHER'IN ACILARI Goethe

AKIL VE TUTKU Jane Austen

BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNLERİ Vıctor Hugo

ALTINCI KOĞUŞ Anton Çehov




İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ

Kitabın arka kapağından

... Paris ve Londra şehirlerinde, Fransız Devrimi'ne giden süreçte yaşanan tüm olay ve karakterler bütün açıklığı ve acımasızlığı ile gözler önüne serilir.1859'da Dickens'ın gazetelerde tefrika ettiği bu ölümsüz eseri umudun içindeki karanlığı ve karanlığın içindeki umudu görmemizi sağlar. Paris'teki karanlık günlerin yanında Londra'daki aydınlık günler anlatılır.


Kitap hakkında

455 sayfa olan kitabı senenin başlarında olmamıza rağmen  bu sene okuduğum en iyi roman listesine şimdiden koyuyorum.


Kitabın dili, üslubu, karakterleri ve olay örgüsü, hikayenin ilerleyişi çok çok iyi. Merakla, keyifle ve severek tamamladım okuma sürecini. Sürükleyici olan kitabı elimden kolay kolay bırakamadım, gözler artık "yeteeeer " diye isyan edinceye kadar. İlginç ve şaşırtan bağlantılara sahip karakterler ile akıbetinin ne ile sonuçlanacağını hissettiren karakterin yolculuğu etkileyici, onlarla yapılan yol arkadaşlığı güzel , hikâye zemininin ihtilale giden süreç üzerine inşa edilmesi çarpıcıydı. Adaletsizlikten adalet, haksızlıktan hak doğmayacağını acı bir biçimde yüzlere çarpıyor bir de " kulak verin ve dikkat edin " der gibi. Sözün kısası ziyadesiyle beğenip, etkilendim kitaptan. 


alıntı

Ölmekten korkmuyorum, yurttaş Evremonde ama ben hiçbir şey yapmadım.. Eğer bizim gibi zavallılara bu kadar iyiliği dokunan cumhuriyet için canımı vermem gerekiyorsa, bunu seve seve yaparım. Ancak benim gibi zavallı küçük birini öldürmek cumhuriyete ne fayda sağlayacak anlamış değilim! 



***



GENÇ WERTHER'IN ACILARI

Kitabın arka kapağından

Johann Wolfgang Von Goethe'nin 1774'te, henüz 25 yaşındayken yazmış olduğu Genç Werther'in Acıları duygusallığın ön planda olduğu başyapıtlardan bir tanesidir. Bu roman-mektup tarzında yazılmış eser genç bir ressam olan Werther'in fiziksel anlamda var olmayan arkadaşı, sırdaşı, tek dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.


Kitap hakkında

160 sayfa olan kitap Werther'in mektuplarından oluşuyor. Son kısımlara gelindiği zaman bir anlatıcı ile ilk kez karşılaşıyoruz. Olayların gidişatı konusunda küçük bir bilgilendirme yapan anlatıcı sahneden çekiliyor ve tekrar mektuplar ile baş başa kalıyoruz. Son fasıllarda bir miktar daha anlatıcı ile yolumuz kesişiyor.


Şehir yaşantısı ve insanlarından bunalıp kendini doğa ile iç içe olan mekanlara atmış biri .Burada tanıştığı yeni insanları , durumları ve aşık olduğu Lotte 'yı okuyoruz Ressam Werther'in mektuplarında. Mektuplar hep tek kişiye ait, bir yanıt ya da karşılık yok ama o mektuplarda muhatabına yanıtlar var. Werther'in duygularını yüksek perdede yaşıyor oluşu çok karmaşık ve trajik olayları beraberinde getiriyor yine de o duygusal yoğunluğa sahip olmasaydı kitap şiirsel bir hale bürünemezdi. Kelimeler ve hisler oldukça etkileyici , akıl süzgecim ise tüm bu sürecin ve hislerin delilik olduğunu söylüyor. Beğendiğim kitaplar arasında yerini aldı.


Bu arada bu romanın Avrupa'da  toplu intiharlara sebep olduğu ( benzeri hisler ve akıbet sebebiyle) yani empati kurularak ve taklit edilerek gerçeğe taşındığı düşüncelerinin ağır basması nedeniyle  , yaşanan vakalara 1974'de Werther etkisi ya da sendromu ismi verildiğini söylemeden geçmeyeyim.



***



AKIL VE TUTKU

Kitabın arka kapağından

... Akıl ve Tutku'da ( Sense and Sensibility ) aile değerleri ve akrabalık ilişkileri ile kadın duyarlılığı ve aşkı ele alır. Bu romanda da Jane Austen'ın derin gözlem gücü, zarif üslubu ve ince ironisi, eserin konusu kadar dikkat çekicidir.


Kitap hakkında

Kitap 392 sayfa. Aşk ve Gurur (2005) ile Aşkın Kitabı (2007) filmlerini izlemiş, pek bi sevmiş ve farklı bir yere koymuş kişi olarak Jane Austen'ın kalemi ile ilk kez tanışma kitabım oldu Akıl ve Tutku. Hadi küçük bir itiraf da gelsin :) eve gelinceye kadar aldığım kitabın Gurur ve Önyargı olduğunu düşünüyordum. Ne müthiş bir ayıklık hali :)


Kitabın atmosferi tanıdıktı haliyle, toplumsal normlar, düşünce tarzları , yaşam koşulları vs. Hiç yadırgadım bu yüzden mekan, zaman ve insanlarını. Hatta filmlerde izlediğim mekanlar, kostümler, danslar zihnimde asılı duruyordu okuyuş esnasında fakat o filmler olmasa kitaptaki atmosfer fazla sönük ve renksiz ne yazık ki. Burada iki kız kardeş üzerinden ilerliyor hikaye. Biri aklı diğeri tutkuları temsil ediyor ve benzer yaşanmışlıklar üzerinden farklı tepkileri okuyoruz. Onlarla beraber toplumsal yapı ve o yapıya olan eleştiriler var. Yazarın ilk kitabı olan Akıl ve Tutku beğendiğim kitaplar arasına giremedi ne yazık ki.



***



BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNLERİ

3 bölümden oluşan kitabın ilk kısmı ön söze ayrılmış. Romen rakamıyla numaralandırılmış olan bu kısım 27 sayfa. İdam cezasının kaldırılmasına dair yazılmış bir manifesto gibi. Dönemin siyasi figürlerine karşı yapılan kayırmacılık  ve bu cezanın temellendirilmesine dair yapılan görüşlerin vasıfsızlığına dair söylemler de mevcut. 


İkinci kısım " 3.baskıda yer alan diyalog türündeki önsözün yeniden basılması gerektiğinin düşünülmesi" üzerine kitapta yer aldığı dipnotu var. Dipnotun devamında " bu kitabın ilk baskılarının hangi siyasi, ahlaki ve edebi eleştirilere maruz kaldığını hatırlatmak gerekir" yazıyor. Yine romen rakamları ile not düşülmüş bu kısım 11 sayfadan oluşuyor.


Son kısım ise kitabın başladığı bölüm oluyor ve 77 sayfa. Hikayeyi ya bir bahtsızın kaleme aldığı son sözler ya da o bahtsızla karşılaşan birinin durumu tahayyül etmesi şeklinde değerlendirin diye bir yaklaşım vardı  önsözde , okuyucuya bırakılmış olan. İlki olarak tasavvur etmek kolay olandı nazarımda zira birinci tekil anlatım bu tasavvuru oldukça kuvvetlendiriyor. İdam cezasına çarptırılmış bir mahkumun beş haftadır yaşadığı ruhsal sancıları, etrafında olup bitenleri algılama ve anlama çabalarını, hapishanede denk geldiği manzaraları ve akıbetine adım adım ilerleyişini okuyoruz. Uzun zaman sonra beni arafta bırakan kitap oldu. Beğenip beğenmediğimi sorguluyorum hala :) Dönüşüm kitabı da böyle hissettirmiş, uzun süre sonra sanırım beğendim hükmünü vermiştim :) 


***



ALTINCI KOĞUŞ

Kitabın arka kapağından

...Çehov bu novellasında , Eğitimli bir hasta olan Ivan Dmitriç ile doktor Andrey Yefimiç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. Ivan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimiç bunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü " felsefi" yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir. Altıncı Koğuş, Rusya'nın ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının  " deliliği"nin simgesidir adeta.


Kitap hakkında

68 sayfadan oluşan kitapta olup biten şeyin özeti arka kapak yazısında verilmiş zaten. Görülen yanlışlara ve hatalara rağmen düzen böyle, bir ben mi varım  gibi ardına saklanılan cümlelerin  er geç  kişiyi savunmasız ve  açıkta bırakacağına, söndürülmeye çalışılmayan kıvılcımın yangına dönüp seni de yakacağına dair bir anlatım var. Kitabın fikri yönünü beğenmekle birlikte kelimelerini ve üslubunu ruhsuz buldum. Bilmiyorum, okurken genel ruh ve düşünce halim  etkilemiş olabilir belki ama  ben de bıraktığı duygusal izlenim bu.


***


12 yorum:

  1. Sadece birini okudum içlerinde. Bir İdam Mahkumunun Son Günleri' ni. Öyle çok çarpıcı değildi bence. Hatta okurken ağır suçlar işleyenler aklıma geldi sinir oldum. Günümüzde suçlulara ödül gibi ceza verildiği ve hapislerde beslendiği için bitmiyor suçlar.
    İlk iki kitap merak uyandırdı anlatımınla, teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok övülen ve beğenilen bir kitap ama , aması var işte :) dediğim gibi kararsız kaldım. Kitap dönemin olaylarını ve idam cezasının keyfiliğini ortaya seriyor. Erk sahipleri kolaylıkla işin içinden sıyrılıp, onlar için yasa kılıfına uydurulurken normal vatandaş için fazlaca acımasız, özensiz ve duyarsız kalınıyor. Böylesi bir atmosferde bu ceza kabul edilemez bence de. Fakat şu var ki kitap çok geniş perspektifte ve tamamen cezanın reddine yönelik bir bakış açısına da sahip aynı zamanda . Böylesi genel bir itiraz noktasında değilim ben de.

      İlk 2 kitap evet ,sevip beğendim ama ilki (iki şehrin hikayesi) kesinlikle okunmalı dediğim kitap oldu. Ben teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Kitapları okumadım, hatta bir süredir hiç kitap okumadım... Kitap tanıtımlarını okuyarak azda olsa okumuş sayılır mıyım acaba :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orta okulda kitap özeti hazır bulup getiriyorduk, hocalar sayıyordu :)

      Kitap tanıtımlarını okuyunca bir şekilde ve yönüyle hafızada yer ediyorlar ve okuma isteği belirdiğinde o hafıza hareketlenmeye başlıyor ve işleri bir miktar kolaylaştırıyor, ben de böyle oluyor en azından :) Size de benzer bir katkısı olur belki.

      Sil
  3. Aralarından İki Şehrin Hikayesi'ni okudum sadece, çok etkilenmiştim o kitaptan..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyi ile çok iyi bence de :) yanlış bir bilgi okumadıysam şayet bu kitap , dünyada en çok okunan birinci kitapmış.

      Sil
  4. Klasik seçkilerin beşi de çok iyi.Lakin ben içlerinden sadece Genç Werther'in Acıları'nı okumuştum yıllar önce. Buradaki özetinizi görünce hatırladım detayları. Demek ki blog yazarken okunan kitapları da es geçmeden buraya not düşmeli ki hafızamızda yerli yerinde durması açısından oldukça önemli bir eylem:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle :) Okuduğum çoğu kitabı hatırlamıyor, isimlerini dahi anımsayamıyorum not tutmadığım için. Böyle derli toplu tutmak öncelikle kendime fayda sağlıyor :) Okuyucular için de bir fikir oluşturabiliyorsa ne mutlu bana.

      Sil
  5. altıncı koğuşu, geçenlerde camdan düşler adlı arkadaşımız da okudu, camdan düşler ile pembesever arkadaşlarımız sırasıyla okuyor çehov kitaplarını. çehov benim de tolstoy ile birlikte en sevdiğim iki rus yazardan biri, ikisi iyi arkadaş zaten. altıncı koğuşu okumadım, iş bankası yayınlarından alayım. akıl ve tutku ile gurur ve önyargı, aynı tarz nerdeyse, birinde kardeşler, diğerinde aile var, dizisi de iyi tabii, hamdi koç çevirisi de iyilerden, sana seslenmemiş demek ki bu roman, en sevdiklerimden benim, austen ingilterede şekspirden sonra en büyük yazar kabul ediliyor, ingilizcesinden de okumuştum bu romanı. hugonun ne romanları var yaa, werther de iyi tabii, üzücü olsa da. bu listede en önemli kitap, iki şehrin hikayesi. bu roman ingilizce dilinde dünyada en çok okunan roman, dickens tabii, her kitabı çok iyi ve özellikle tabiii a christmas carol. kışın bu tür kitapları okumak çok keyifli oluyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bloglarda denk gelmiştim , bir yazara ait kitapları sıra ile okumak hoş olabilir, denemek lazım bi :) Tolstoy evet ama diğer yazarlarda en çok birer kitap okuduğum için henüz sevdiğim yazarlar kısmına oturtamadım ben, okumaları genişlettikçe oluşur bu kısım :) Altıncı koğuş dediğim gibi fikri dayanağı kesinlikle çok iyi ama yayımcı kaynaklı mı yoksa benim ruh halimle mi ilintili çözemedim, bir gariplik oldu kitabı okuyuşta.

      Akıl ve Tutku'nun dizisini de izlemedim ben, çekici gelmemişti. Gurur ve Önyargı'yı okuyacağım muhakkak.Dickens , evet öyle. a christmas carol'u sıraya koyayım o halde, teşekkürler :)

      Sil
  6. Austen'in Aşk ve Gurur'unu okumuştum. Konu dönemin sıradan yaşamı olsa da yazarın bulunduğu yerden pek dışarı çıkmadan ortaya koyduğu eserleri, hayal gücünü ve anlatımını takdir ediyorum. Genç Werther'in Acıları'nı da okuduğumu sanıyorum ancak bloga yazmamışım maalesef. İki Şehrin Hikayesi'ni henüz okumadım ve en kısa zamanda okumak istediğim bir kitap. Diğerleri de ilgimi çekme potasiyeli yüksek kitaplar. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sıradan yaşam konusunda bir sıkıntı yok, nasıl söyleyeyim, okuduğum Akıl ve Gurur'da tasvirleri yetersiz buldum. Filmlerde ki detaycılığı aradım sanırım, Bu kısımlar tatmin edici olmadı ama Gurur Ve Önyargı yazarın ustalık işlerinden, okuyacağım kesinlikle ve bu kitaptaki hoşnutsuzluğum orada olmayacak diye umuyorum. İki Şehrin Hikayesi çevreme oku oku diye baskılayacağım kitap :) O kadar beğendim. Ben teşekkür ederim.

      Sil