12/06/2021

FİLM SEÇKİSİ




 THE GUERNSEY ; LITERARY &POTATO PEEL PIE SOCIETY


FİLM KONUSU; 


2.dünya savaşı sırasında Nazi işgali altında olan Guernsey adasında yaşayan bir grup insanın kurmuş olduğu bir cemiyet vardır.İsmi ,Guernsey Edebiyat ve Patates Turtası Derneği.Bu derneğin üyelerinden  Dawsey Adams' ın  (Michiel Huisman) okuduğu bir kitapta,kitabın yazarının adresi de vardır ve Dawsey,kitabın yazarına bir mektup gönderir. Kitabın yazarı Londra da yaşayan yazar Juliet Ashton (Lily James) mektup arkadaşının yazdıkları karşısında merakına yenik düşer .Bu kişileri ve yaşadıklarını yeni kitabında işlemeye karar verir.Bu amaçla adaya giden yazar,yeni tanıdığı bu insanlarla yakın ve samimi ilişkiler kurmaya başlarken ,çıktığı bu yolculuk hayatının gidişatını da etkilemeye başlar.




FİLM YORUMU:

Filmi izledikten sonra minnoş duygulara bürünen ben, başkaları da bürünmüş müdür acaba diye google amcaya baktığımda gördüm ki izlediğim bu keyifli ve umut aşılayan film, bir kitabın filme  dönüşme yolculuğuymuş. Film, kitap ile aynı isme sahip. Kitabın yazarları Mary Ann Shaffer ve Annie Barrows



Filmin ismi neden böyle ? sorusunun cevabı film içinde var,o yüzden yazmayacağım:) Nazi işgali küçük dip notlarla yer ediyor filmde,detaylı bir işleyiş değil ama o dip notlar bile etkileyici.
"Kitapların gücü adına" diye bağırıyor film adeta.Öte yadan "nasıl olabilir ?"  sorusunu  tıpkı Juliet gibi sordurtuyor. O sorunun cevabını herkes ,kendisi versin.. no comment :)Cemiyetteki insanlar da sempatik,samimi ve güzel insanlar,yazar etkilenmeyi sonuna kadar hak ediyor.Mektup arkadaşı Dawsey ile olan imtihanı ise başka..mutlu sonlar en bi güzeli oluyor filmlerde:)


Sözün özü; keyifli, samimi,ve bana kalırsa daha çok kadınlara hitap eden :) ,   hoş ,romantik  bir film.



FİLMDEN REPLİKLER;


-Bayan Ashton ,hep yazar olmak mı istemiştin?
-Her zaman,evet,çok güzel bir iş..evde oturarak yapıyorsunuz,çay da her zaman yanınızda :):)


-Belki kitaplarda,onları en iyi okuyucularına geri döndüren bir iç güdü vardır?Bu doğru olsa ne hoş olurdu


-Adap ,bir toplumu bir arada tutandır ve güvenilir bir posta hizmeti :) :)
Sonuçta edep,başka insanlar için duyulan bir kaygıdır.Bu kaygı yok olursa cehennemin kapıları açılacak ve cahiller kral olacaktır


-Cuma akşamları kitap kulübümüz bizim için bir sığınak olmuştu.Çevremizdeki dünyanın gitgide karardığını görmeye yarayan bireysel bir özgürlük gibiydi ancak yeni dünyalara dalmak için tek bir mum yakmak yeterliydi.Cemiyetimizde bulduğumuz da bu oldu.Ancak bunu size anlatmama gerek yok,kitapların nelere kadir olduğunu siz çok daha iyi biliyorsunuz.Hayatlarımız farklı olsa da bu  paylaştığımız bir şey


-Acaba bazılarıyla tanışmadan önce bile , onlara ait olduğunuzu bilmek mümkün mü?




*****

THUGS OF HINDOSTAN






FİLM KONUSU ;


İngiliz Doğu Hindistan ortaklığının ,Hindistan'ın büyük bölümünde hakimiyeti sürerken,bu durumdan rahatsız olanlar Khudabaksh Azaad 'ın (Amitabh Bachchan ) etrafında toplanmakta,bizzat yanında savaşarak ya da el altından ona cephane sağlayarak.Britanyalı komutan John Clive,Azaad'ı ve ordusunu yenilgiye uğratmak için haydut olarak nam salmış hintli  Firangi Mallah'ı (Aamir Khan ) bu amaç uğruna  kullanmaya karar verir.Tabiatının ihanet etmek olduğunu savunan Firangi,Azaad'ın yanında yaşadıkları ile hangi tarafta olacağına karar verecektir.







FİLM YORUMU; 

Öncelikle şu meşhur Karayip Korsanları benzeşmesine geleyim. Karayip korsanları ve Jack Sparrow ; defalarca izlediğim ve izlemekten bıkmadığım serilerden biridir. (ilk 3 serisi ama diğeri işin kaymağını yemeye devam edeyim derken çuvallamaktır nazarımda.. hasılat olarak yemişlerse bilemeyeceğim tabi ) Filmin tanıtımları döndüğü andan itibaren bu filmin korsanlara   özendiği hissiyatı da hep oldu.Bir de Karayip korsanları öyle bir noktada ki,ister istemez benzeri tüm işler hep bu kıyaslamaya tabi tutulacaktır,t alihsizlik işte :) Frangi'nin kaypaklığı ,çıkarcılığı da   Jack Sparrrow ile bir noktada aynı edilmeye çalışılmış  ama Frangi,kesinlikle bir Jack Sparrow değil .Frangi'yi betimleyecek ,diğerlerinden ayrı ona has bir özellik yok


Filme gelecek olursam,Aamir'in çok başarılı olan filmlerinin altında kalan bir film olmuş.Aamir'in filmlerini muhakkak izleyin deyip,sıraladığım filmleri arasına girememiştir.


Manzoor-e Khuda şarkısının ilk giriş kısmını pek bi sevdim.Zafira'ya (Fatima Sana Shaikh)ait,yakarış şeklinde olan kısmını.Duygusu bi hayli iyi bu kısmın.Şarkıları Shreya Ghoshal seslendiriyor,ki sanatçının sesi ve yorumu ,Bollywood içinde ,  pek bi güzel olan  6-7 favori sesten biridir nazarımda.





Bir de Zafira'nın müziği var,içinden adeta Legolas'ın çıktığı anlarda çalan :) Duygu yoğunluğu ve geçişkenliği hususunda boşluklar olmasına karşın etkileyici olan Zafira karakteri idi.Hüzünlü bir anda Azaad diye bir bağırışı var,tüyler diken ..


Amitabh iyi oyuncudur ,ki TE3N  filmini izlemiştim en son ve kesinlikle izlenmeye değer bir filmdir. Yaşı bi hayli ilerlemiş olan oyuncunun aksiyon filmlerinde olmaması gerektiği de buradaki rolü ile tescillenmiştir gözümde.


****

PRISONERS




FİLMİN KONUSU ;

Şükran Günü kutlaması için bir araya gelen iki komşu aile , küçük kızlarının gözden kaybolması ile  panik ve korku içinde kalırlar.Kızlardan haber alınamayınca polise müracaat ederler .Dedektif Loki (JAKE GYLLNHAAL )kayıp kızların soruşturmasını sürdürürken ,polisin yetersiz kaldığını düşünen baba Keller Dover  (HUGH JACKMAN) kendi yöntemleri ile  olayın peşine düşer.


FİLM HAKKINDA;

Film , temposu yüksek bir film değil. Kayıp kızların ailelerinin duygu durumlarına ,doğru ve yanlış arasında gidip gelişlerine, sınırı aşıp aşamayacaklarına dair türlü gelgitlerine odaklanmış. Bunun yanısıra olayı çözmekle görevli polis memuru ile aşama aşama yol alıyorsunuz film boyunca. Soğuk renkler, mevsimin yağmur ve kar ile çevrelenmiş olması da ,filmin atmosferini kuvvetlendiren öğeler.
Filmin başlarında çocukları kimin kaçırdığını anlıyor oluşunuz(ki oldukça bariz) ,sürprizli son seçeneğini elinizden alıyor ,yine de baştan itibaren verilen detayların sonunda tek bir konuda birleşiyor olması oldukça ilginç.


***


A SEPARATION




 
FİLMİN KONUSU: Nader ve Simin boşanma aşamasında olan bir çifttir.Simin uzun süredir hazırlık yaptıkları ve nihayet kabul edildikleri yurt dışına gitmeyi ısrarla istemekte ve boşanmamak için gerekli olan şeyin bu olduğunu dillendirmekte. Nader ise Alzheimer olan babasını geride bırakamayacağını ve eşinin buna anlayışla yaklaşmasını istemekte.İkili arasında olan çatışma ve sorunlar en çok kızları Termeh'i etkiler. Termeh, anne ve babası arasında sürekli seçim yapmak zorunda bırakılır.Nader ,hasta babası için bakıcı bir kadın tutar.Gelir durumu düşük olan Raziye ve küçük kızı yaşlı adama bakmak için her gün gelir. Çiftin bitmeyen sorunlarına bir de Raziye ve eşi ile yaşadıkları sorun eklenir.A Seperation  Berlin film festivalinde Altın Ayı Ödülü ile ödüllendirilmiş ,bol ödüllü bir film





FİLM YORUMU: Film sıradan insanların  sıradan yaşamlarını ele almış. İçimizde, çevremizde,elimizin ulaşabileceği her yerde ,toplumun her kesiminde yaşanan,gerçekçi ve canlı bir hikaye.Ağır bir tempoda ilerliyor film.Aksiyonu yüksek olamazdı elbet hikaye sebebiyle ama ufak bir hız da fena olmazdı hani. Bir de filmin sonunu garip buldum.

Simin'in ne anneliği ne eş oluşu puan alamadı benden.Bencilliği tahammül sınırları içinde kabul edilebilir değildi. Nader ise kusurlarına rağmen kızıyla kurduğu bağda ,babasına karşı olan muhabbetinde ve diğer insani ilişkilerinde daha oturaklı  ve puan toplayan kişiydi.

Nader kızına karşı dürüsttü, kızı onun açığını yakaladığı anda bile üstünü örtmek yerine ona işin doğrusunu anlatmıştı ve kızının vereceği karar doğrultusunda hareket edeceğini söylemişti. Bir nevi ipleri kızının ellerine bırakan bir baba..kızını hayata karşı hazırlama yöntemi gibiydi bu , bir çok farklı olayda da böylesi bir yaklaşım sergiliyordu. Nader'in bu tavrını bir yanım hoş bulurken diğer yanım 13 yaşında ki bir çocuğun omuzlarına her hususta ağır yükler yüklüyor oluşunu da sorguluyordu. Anne ve Babanın Termeh üzerinde böylesi bir tavrı film boyunca var ne yazık ki..

Alzheimer olan yaşlı babaya bakmak için gelen kadın ile birlikte İran'ın sosyal hayatına ufak bir pencere aralanıyor. Beşeri ilişkiler,adalet anlayışları ve arayışlayışları vs. Bu kısımlar daha dikkat çekici geldi.



6 yorum:

  1. Çok güzel tanıtımlar yapıyorsun, ilgiyle okuyorum. İlk filmin tanıtımını okumuştum ama unutmuşum. İlgi çekici bir filme benziyor.
    Diğerini izlesem mi bilemedim. Jack Sparrow' dan sonra tüm korsanları ister istemez onla kıyaslıyoruz. :))
    Son ikisi yavaş ilerliyor galiba. Yine de aklımda bulunsun, teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:)

      Kendi kendime okuduğumu söylediğim taşıma yayınlardan bunlar :) yeni yıl yerine biten yılın içine almaya karar verdim.Hepsi ayrı ayrıydı , böyle tek paylaşım iyi oldu :)

      Jack 'ten öte korsan olmaz noktasındayım:) ama bu film jack'e özenmeyi geç, hiç olmamış:( shreya guzel sesi var bir tek filmde.

      Son film, evet baya ağır ilerliyor.Hoş ayrıntılara rağmen , iran sinemasına ilgisi olanları cezbedebilir.

      İlk filmi 2 kez izlemiştim:) baya keyifli bulmuştum filmi.Ben teşekkür ederim.

      Sil
  2. patates turtası güzel tabiii :) kitap konulu filmler ne güzel oluyo :) böyle bir de "book club" adlı film var o da hoş :) hindostan ı duymadım, izlerim, keyifli olur :) karayip korsanlarının ilk filmi bence çok iyi film :) prisoners, hiç fena değil :) yönetmeni dennis villenuve çok iyi, çok severim :) şimdi dune serisini filme çekiyor, bu yönetmenin arrival ve özellikle sicario adlı filmlerini çok seviyom, sicario arada açıp izliyom :) bir ayrılık, güzel film, yönetmeni asghar fargadi, hastasıyııım, hiçbir filmini kaçırmaaaa :) oleeey ne güzel liste valla heycanlandııım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahsettiğin filmleri duymamıştım, not olsunlar bana :)

      Hindostan ,Aamir'in son filmi diye biliyorum, peşinden yenisi çekmedi galiba.Baya da uzağım artık bollywood'dan ama çektiyse hir şekilde okuyup duyardım gibi geliyo:) bu filmi baya hayak kırıklığı , sağlam bi iş yapmalı unutturmak için bencesi :)

      Prisoner'ın renkler, çekim vs cok hoş ve hikayeyi baya destekleyici,Dune'da mı o çekmiş.Öyleyse baya alkış burdan, oluşturulan atmosfer, görselidir , müzigidir falan cok hoş ve etkileyiciydi.

      Sil
  3. Hiç birini izlemedim:) Karayip Korsanları konusunda haklısınız ve bildiğim kadarıyla korsanlık üzerine uzun zamandır farklı bir Amerikan filmi çekilmedi.. İster istemez etkilenirler, çünkü bence çok çok iyi bir seri:) Tavsiyeler için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çekilmedi diye biliyorum, olduysa da habersiz olduğumuza göre becerememişlerdir:) Jack ve Karayip efsane ya, aşılacak gibi gelmiyor :)

      Sil