Annem ile yakın zaman da bir muhabbet arası,konu konuyu açarken,dağlarda ötüşen kuşlardan dem vururken,bana "biz küçükken hep anlatırdı büyüklerimiz" dediği bir hikayedir pepu'nun (zazaca) hikayesi. Bu biri erkek biri kız,kenger toplamaya giden iki kardeşin hikayesi.Bu hikaye biliniyor mu acaba ? diye google amcaya bakınca gördüm ki,bilinen bir hikayeymiş (coğrafi olarak ) ve bunun bir de kürtçe olarak söylenen sözleri de varmış Annemin bana anlattığı gelişme ve sonuç kısmı olurken ,hikayenin eksik kalan giriş kısmını da okumalar ile tamamladım.
Hikaye şu;
Anne,baba,abla ve erkek kardeşten oluşan ,dağ eteklerinde ki bir köyde yaşayan çekirdek aile ,annenin vefatı ile zor zamanlar geçirmeye başlar.Baba aileyi idare edebilmek,çocukları geçindirebilmek amacıyla yeniden evlenir fakat üvey anne bu öksüz çocuklara hiç iyi davranmaz.Bilhassa babanın evde olmadığı vakitlerde.Bir gün ,yine babanın evde olmadığı bir vakit ,üvey anne çocukları dağa gönderir kenger toplamaları için .Ellerine de bir çanta ile beraber bıçak ve kazma tutuşturur.Çocuklar erkenden yola koyulur.Abla kazıp çıkararak topladığı kengerleri ,kardeşinin elinde ki çantaya doldurur,kardeşte çantayı taşır.
Akşam olup,hava kararmaya başlayınca çocuklar evin yolunu tutmaya başlar.Abla ,çantayı yoklayınca görür ki çantada hiç kenger yok.Bunun üzerine abla,kardeşine kızar ve gizli gizli kengerleri yemekle suçlar.Kardeş ise ablasına böyle bir şeyi asla yapmadığını,sadece kendisine yemesi için verdiği bir kengeri yediğini,diğerlerine dokunmadığını anlatır ama ablayı inandıramaz.Bunun üzerine kardeş ablasına,inanmıyorsan aç karnımı bak der.Abla bıçağı alır ve kardeşinin karnını açar.Dediği gibi karnında bir tek yediği kenger varmış,diğerleri yokmuş.Abla hemen kardeşinin karnını dikmeye başlar ama kardeş çoktan ölmüştür.Kardeşini yıkayıp bir yere gömer ve kaybolmasın yeri diye de işaret koyar.
Akşam olup,hava kararmaya başlayınca çocuklar evin yolunu tutmaya başlar.Abla ,çantayı yoklayınca görür ki çantada hiç kenger yok.Bunun üzerine abla,kardeşine kızar ve gizli gizli kengerleri yemekle suçlar.Kardeş ise ablasına böyle bir şeyi asla yapmadığını,sadece kendisine yemesi için verdiği bir kengeri yediğini,diğerlerine dokunmadığını anlatır ama ablayı inandıramaz.Bunun üzerine kardeş ablasına,inanmıyorsan aç karnımı bak der.Abla bıçağı alır ve kardeşinin karnını açar.Dediği gibi karnında bir tek yediği kenger varmış,diğerleri yokmuş.Abla hemen kardeşinin karnını dikmeye başlar ama kardeş çoktan ölmüştür.Kardeşini yıkayıp bir yere gömer ve kaybolmasın yeri diye de işaret koyar.
Sonra gidip torbaya dikkatli bakmış.Görmüş ki torbanın altı delik ve sonunda anlamış toplanan tüm kengerlerin bu delikten düştüğünü..üvey annesinin onlara oyun oynadığını.
Kardeşine inanmadığı ve ölümüne sebep olduğu için abla büyük bir vicdan azabı çekmeye başlamış.Ahh'lar ve dualar içinde acı çekmiş.Yaptığı şeyi de kimseye söyleyeymiş.En sonunda pepu(guguk) oluvermiş .Dağlarda gezinip ağıtlar yakarak şöyle seslenivermiş.
- pepuu (zazaca)pepu-kekuukeku(yanıt verme nidası)-kim kerd?kim yaptı?-Mı kerdben yaptım-Kim kişt?kim öldürdü?-mı kiştben öldürdüm- Kim şütkim yıkadı?-Mı şütben yıkadım
Guguk kuşunun ötüşüne bir de böyle kulak verin .
Kengere gelince;
Dikensi bir bitki olan kenger,kışın çekilip baharın gelmesiyle birlikte dağlarda yeşermeye başlayan,gövdesi sulu ve tatlı ,çiğ olarak tüketebileceğiniz bir bitkidir.Yemeğini yapanlar var mıdır bilemem,biz genellikle dış katmanını soyup çiğ olarak yiyiyoruz :)
Öte yandan ,bu bitki yaza doğru o tazeliğini kaybedip kurumaya ve sapsarı bir renk almaya başlar.Gövdesi de artık sulu ve yumuşak değildir.Toprağı birazcık kazar(kökü toprakta kalacak şekilde) ,sertleşen gövdesini bir bıçak ile kestiğinizde içinden bembeyaz bir sıvı akar.Daha sonra bu sıvının güneşte,olduğu yerde kurumasını beklerseniz,sıvı kuruyacak ve katılaşacaktır.Elde ettiğiniz bu beyaz madde,kenger sakızıdır artık.Onu akıttığınız topraktan toplar,suda yıkayıp temizlersinizArtık sakız çiğnenmeye hazır:) .Bu sakız,bilinen sakızlar gibi çiğnedikçe çabucak laçkalaşmıyor, yumuşamıyor.Sert ve diri kalıyor,oldukça iyi çene egzersizi yapıyorsunuz :) Oldukça faydalı olduğu da söylenir her daim.
Siz hiç kenger sakızı yaptınız mı peki ?
Öte yandan ,bu bitki yaza doğru o tazeliğini kaybedip kurumaya ve sapsarı bir renk almaya başlar.Gövdesi de artık sulu ve yumuşak değildir.Toprağı birazcık kazar(kökü toprakta kalacak şekilde) ,sertleşen gövdesini bir bıçak ile kestiğinizde içinden bembeyaz bir sıvı akar.Daha sonra bu sıvının güneşte,olduğu yerde kurumasını beklerseniz,sıvı kuruyacak ve katılaşacaktır.Elde ettiğiniz bu beyaz madde,kenger sakızıdır artık.Onu akıttığınız topraktan toplar,suda yıkayıp temizlersinizArtık sakız çiğnenmeye hazır:) .Bu sakız,bilinen sakızlar gibi çiğnedikçe çabucak laçkalaşmıyor, yumuşamıyor.Sert ve diri kalıyor,oldukça iyi çene egzersizi yapıyorsunuz :) Oldukça faydalı olduğu da söylenir her daim.
Siz hiç kenger sakızı yaptınız mı peki ?
Ne kadar ilginç bir hikayeymiş.Kenger sakızını ve nasıl yapıldığını biliyorum ama hiç kendim yapmadım.
YanıtlaSilBen de kardeşimle çıkar,genelde o keser ,akıtır ,ben de alır yıkardım.
Sililk defa duydum ilginç bir hikaye imiş.
YanıtlaSilAnneme neden daha önce anlatmadın diye söylemiş :) "ne bileyim kızım aklıma mı geldi" deyivermişti:)
SilHikayeyi ben de bilmiyordum, üzüldüm :(( Kenger'in adını bilmiyordum, bizim orada eşek dikeni deniyormuş, bu şekilde faydalanıldığını da duymamıştım. Belki yaza denerim :))
YanıtlaSilaslında bizim orada da eşek dikeni deniyor :) zira eşekler bu dikenli bitkiyi,özellikle tepesini pek bi seviyor:) ama bu yerel bir ifade...
Silöyle sahiden...
YanıtlaSilne hikaye ama yaaa. saool. kenger ve sakızını da bilmiyodum. bi bulayım bakayım nerlerde varsaaa :) guguk kuşu diye iyi bi film var ayrıca ama tımarhanede geçiyooo :)
YanıtlaSilMemleketten otobüsle eve dönerken,terminallerde kavanoz içinde(su içinde bekletiliyor kararmasın diye) satıldığını görmüşümdür (pahalı bulurdum bir de fiyatı,sanırım bedava elde etme imkanım olduğu için :) ) ama onun dışında pek rastlamadım.bakmak lazım bi dediğin gibi:)
SilYayın için guguk kuşu resmi ararken gördüm bu filmi,dikkatimi de çekti :)
ay çok acıklıymış hikayesi,duymamıştım.
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim.
Silkaçırılan filmlerden birini buldum. cry freedom. özgürlük çığlığı. güney afrikalı aktivist steven biko'nun yaşamı. bir gasteci onunla ilgili bilgileri ülke dışına kaçırıyor ve böylece cry freedom yazılıyor. ingilizcesini bulup okudum. klasiklerden olmuş. sonra da filmi çekiliyoo. 1987. filmi de çok çok iyi. ayrıca bak şarkısı da var. biko (peter gabriel) :)
YanıtlaSilNot alıyorum o halde..teşekkürler :)
Silkenger hiç duymamıştım ne ilginçmiş sakız halini denemek isterim bir yerde rastlarsam :) sahiden de çul çul hikayesine benziyormuş bu tür kötü kalpli üvey anne hikayesi çeşitleri çok fazla var :) kardeşi öldürdüğü kısımda şok içinde kaldım niye daha önce çuvala bakmayı akıl etmemiş diye yazık olmuş kardeşee
YanıtlaSilGidişatlar değişsede yöreden yöreye ana tema ve acı hep aynı.
SilBuralarda ben de hiç görmedim kenger sakızı, doğuda ki teminallerde satıldığını görmüşlüğüm var sadece.Bulsam ben de alıp çiğneyeceyim:) uzun zaman oldu çiğnemeyeli.
Kengerin adını hep duyarım. Doğu Anadolu'ya mahsus bir ot. Hatta 2 yıl önce nisan sonunda gezideyken Gaziantep ve Maraş'ta el tezgahlarında satılıyordu. Sorduk, adını ve yemeğinin çok lezzetli olduğunu söylediler. Yalnız fotoğraftaki gibi değil de kısa kısa pırasa kökü gibiydi.
YanıtlaSilHikayeye gelince. Benzerini de ben blogda yazmıştım. Bu kuşun adı kumru büyük bir ihtimalle. Guguk kuşuyla çok karıştırılıyormuş. Anneannem rahmetli, onları ve ötüşlerini anlamdırırdı hep. Guk guuuuk guk, guk guuuuk guk, guk guuuuk guk... Tercümesini ötüyor gibi yaparak şöyle:
-Kız kumru
-Yağ döktü
-Kim döktü
-Ben bilmem
-Kim döktü
-Tuz döktü
Ben de şurada yazmıştım:
https://anfaengerwriter.blogspot.com/2020/04/balkondaki-cifte-kumrular.html
Tam boydan çekilmiş bir fotosunu bulamadım ama resimde ki dikenli yan kısımlar soyuluyup atılıyor.İşlevsiz onlar.Bitkiyi ayakta tutan sap kısmı incecik soyuluyor ve baharın ilk zamanları lezzetli ,yenilir oluyor.Tatlı bir bitki.Sonrasında kartlaşıyor ve yenmiyor,bir tek sakız oluyor.Biz bu şekilde biliyoruz en azından diyelim :) Ikşın diye bir bitki de var tıpkı pırasa gibi.Pazarlarda en çok bunun olduğunu biliyorum.O da baharın ilk zamanları dağlarda olur.O , hem çiğ hem de pişirilerek tüketiliyor ve ekşimsi bir tadı var hafiften.
SilYöreye göre kuşlar ve hikayeler değişiyor demek ki :) Bu hikayeyi bilmiyordum ,bakayım ben de :) teşekkürler.
Düzeltme:) ıkşın değil ışkın
SilDemek ki kereviz misali dikenleri batmasın diye temizleyip de satıyorlar. Üzerinde ''kenger'' yazıyordu bazı tezgahların. Kesin bu bitki:)
YanıtlaSilKumru mu değil mi diye düşünürken aklıma düştü. Ötüşlerini buldum:
https://www.youtube.com/watch?v=7f9EjSU2sjQ
Ben teşekkür ederim. Güzel geçsin hafta sonunuz:)
Öyledir o halde.Çok kısıtlı bir zaman dilimine ait otlar,göz görmeden tezgahtan kalkıyor haliyle.
SilMutlu ve güzel hafta sonları diliyorum be de.Kuşu da dinlemeye gidiyorum :)