CAM KAPININ ARDI Natsume Soseki
ELLİS ADASI Georges Perec
SUYUN ŞEKLİ Andrea Camilleri
BOĞULMAMAK İÇİN George Orwell
ÜÇ KÖŞELİ DÜNYA Natsume Soseki
FARELER VE İNSANLAR John Steinbeck
CAM KAPININ ARDI
19.yy sonları, Meiji Dönemi'nin ruhunu en iyi yansıtan yazarladan biri ve modern Japon Edebiyatının kurucusu olarak kabul edilen Natsume Soseki, ölümünden bir yıl önce, Asahi gazetesinde 39 yazı yayımlar. 144 sayfa olan bu kitap işte o yazıların derlenip toplandığı kitap. İlk birkaç sayfada yazar hakkında bilgiye ve bazı resimlere ulaşıyoruz. 39 bölümden oluşan bu yazı dizisinde yazarın çocukluk anılarına, hatıralarına, güncel yaşadıklarına, düşünce ve duygu dünyasına kapı aralıyoruz. Kitabın dilini ve üslubunu sevdim, yazarın eserlerine karşı merakımı arttırdı. Kitabın hissettirdiğini Çevirmen Zeynep Gençer Baloğlu çok hoş özetlemiş;
"okuyucu , sanki verandada oturmuş, cam kapının ardını, içeriyi gözler gibidir. Soseki'nin en insani yönlerine, pişmanlıklarına bazen de huysuzluklarına tanık olurken kapıyı açıp içeri girivermek ister
***
ELLİS ADASI
Gözyaşları adası tanımlamasıyla başlayan kitap 67 sayfadan ibaret. Sayı yanıltmasın, bazı sayfalar 2 satır bazıları birkaç satır. Amerika'nın keşfi ile her yerden akın akın göçler başlarken , ilk gelenlerden gücü elinde bulunduranlar Ellis Adası'nı bir göçmen toplama kampı haline getiriyorlar. Nereden gelmiş olursa olsun insanlar bu adanın diğer tarafından bir Amerikalı olarak çıkacaklar. George Peres bu adanın geçmişine , hissettirdiklerine dair bir yolculuğa çıkarıyor. Biraz bilgi, biraz düşündürtüp hissettirdikleri, vadedilen özgürlüğün dönüştüğü acımasız gerçek var kitapta. Orada yaşanmış olanları anlayıp hissettirmeye, atalarının izlerinin peşine düşen insanların neler hissettiklerine dair bir anlatı sunuyor.
alıntı
Siyah -beyazlığın aldatıcı aşikârlığına ebediyen mahkum edilmiş fotoğrafların yapmacık sükunetinin ötesine geçip nasıl tanımlamalı bu mekânı?
***
SUYUN ŞEKLİ
Kitabın arka kapağından
Komiser Montalbano serisinin ilk kitabı Suyun Şekli'nde Camilleri, İtalya ve Sicilya'nın gerçekliğine ayna tutuyor.Roman, İtalyan toplumunun ataletine, kurumların yozlaşmasına ve yerleşik düzenin devam etmesine karşı gözü kapalı takınılan toplumsal tavrın bir eleştirisi.
Kitap hakkında
"Mutlaka okumanız gereken 50 polisiye yazarından biri, İtalyan polisiyesinin ustası Andrea Camilleri..." diye başlığın arka kapağa yazıldığı 180 sayfalık bu kitabı ismi ve polisiye ibaresi yüzünden okumaya aldım. Üst düzeyde tanınan birinin , uygunsuz ve gayr-i ahlaki bir vaziyette , herkes tarafından mimlenmiş bir bölgede ölü bulunması üzerine Montalbano'nun soruşturma için görevlendirilmesiyle hikaye start veriyor. Bu türde geniş ölçekli okumalar yapmadım ( Sherlock mevzu dışında) . Tam olarak polisiyeden beklentim ne? ona da tam karar vermiş değilim fakat bu kitap fazlasıyla yalın ,gerçeğe yakın geldi ve bu iyi mi kötü mü bir polisiye için bilemedim. Sakin, olağan dışı bir koşuşturmacanın ya da büyük soru işaretlerinin olmadığı, ufak ufak toplanan deliller sonucu olayın açıklığa kavuştuğu , heyecanı eksik bir hikaye. Komiserin dili de içinde bulunduğu çevre ve iletişimde bulunduğu kişiler nedeniyle argo haliyle. İsimleri de çokça karıştırdım, ara ara kopuşlar yaşadım.(çeviriden mi kaynaklı yoksa adapte olmayı mı başaramadım bilemedim)
***
BOĞULMAMAK İÇİN
223 sayfadan oluşan kitap, yaşadığı hayattan, ailesinden ve hatta kendinden sıkılmış olan George Bowling'in , II.Dünya Savaşı'nın gölgesinin kara bir bulut gibi üzerinde dolaştığı İngiltere'sini geçmiş ve şimdiki anıları eşliğinde anlattığı , gerçekler üzerine kurgulanmış bir hikaye. Hikayeyi okurken döneme ait birçok şey de öğrenmiş oluyorsunuz. Orwell'ın üslubu, anlatım tarzı diğer okuduğum 4 kitabı gibi bkz etkileyici ve sürükleyici. Bir de Orwell'n kitabın ortasına girip kendini belli ettiği ve sonra çekilip sahneyi tekrar hikayenin kahramanlarına bıraktığı, benim yazarın es vermesi diye tanımladığım anlatım şekli bu kitapta hiç yoktu. Bu , diğer okuduğum kitaplarından ayırıcı olan özelliğiydi.
Savaştan daha kötü olan şeyin savaş sonrası olduğunu deneyimleyerek inanmış olan kitabın kahramanı, çocukluk hatıralarına ve çocukluğunun geçtiği yere dönüş isteğini yok olmak üzere olan , hasretini çektiği bir uygarlığa kapı aralamak , nefes almak olarak değerlendiriyor kitabın ismi gibi, boğulmamak için. Bu fasıllarda birçok ortak duyguda buluşturuyor yazar okuyucuyu kitabın kahramanı ile. Sonunda ise gerçeklerle, bildiği ama bilmezden geldiği gerçeklerle yüzleşiyor. Bu gerçekler onu başka bir gerçekle daha yüzleştiriyor, yaklaşmakta olan savaştan kaçamayacağı gerçeği ile.
alıntı
Gülün kokusunu yirmi yıl önce nasıl aldıysam şimdi de aynı şekilde alıyorum. Peki, benim kokum güllere aynı geliyor mu?
***
ÜÇ KÖŞELİ DÜNYA
Kitabın arka kapağından
Şehir hayatından uzaklaşan bir sanatçının dağlara doğru yaptığı yolculuk anlatılıyor. Soseki'nin poetikasına dair belirgin izler taşıyan eser tam anlamıyla bir arayış hikayesi.Anlatıcı şiiri, resmi ve kendi benliğini arıyor.Sanatı ve hayatın özünü kavramaya çalışan yazar, Doğu ve Batı felsefelerini de romanda ustaca harmanlıyor.
Kitap hakkında
166 sayfa olan kitap şiirsel bir dile ve anlatıma sahip. Öyleki bunu taşımayan, hissettirmeyen tek cümlesi yok gibi. Doğu'nun naifliği ve zarafeti var cümlelerde. Bu hoşluğuna rağmen bir miktar zorlayıcı. En azından adapte olana kadar bende bıraktığı etki bu.(Benim okumaya başladığım zamanki enerjim de sebep olmuş olabilir) . Sonrasında ise doğru frekansı bulabildim. Bazı betimlemelerde Balzac'a rakip olma niyeti mi var diye düşünmedim değil :) tabii ki pek mümkün değil ama betimlemeler uzadı ve uzadıkça kavraması zorlaştı. Neyse ki bu niyetinde de pek ısrarcı olmadı. Toparlayacak olursam genel okuyucuyu bir miktar sıkabilir ama kitabı sevdim ben :)
Örülen hikaye bir kenara kültüre dair birçok şey öğreniyorsunuz. Birçok sanatçıdan bahsediyor düşünce akışı sırasında , tabii bunları bilmemek bir miktar eksik bırakıyor ama araştırmacı bir ruhunuz varsa bu eksikliği kapatabilirsiniz. Her ne kadar sanat ağırlıklı olsa da reel dünyaya yansıması ve bakış açısı da var. Geniş bir perspektiften sanatkâr bir bakışla , küçük bir hikayenin çevresinde düşünce denizinin içinde değerlendiriliyor yaşam.
***
FARELER VE İNSANLAR
Kitabın arka kapağından
Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ile güçlü kuvvetli fakat saf yoldaşı Lennie Small'un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin yolculuğunda dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck bu destansı romanda insanın yalnızca insanla değil, doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder.
Kitap hakkında
111 sayfadan oluşan kitabın dili yalın ve gerçekçi. Okuyucuyu daha ilk satırlarda kendi dünyasının içine alıyor, mekanın içine, karakterlerin yanına görünmez bir karakter olarak yerleştiriyor. İlk sayfalarda gidişatın nereye doğru evrileceği hususta kendini ele veriyor fakat verdiği ipucundan çok daha dramatik bir son ile baş başa bırakıyor. Kendi topraklarına sahip olma hayali kuran George ve Lennie'nin kurduğu hayaller , bu hayallerini süsleme şekilleri, besledikleri umutlar bulaşıcı olma özelliklerini sadece kitaptaki karakterlere değil okuyucuya da aşılıyor. Umut etmenin , hayal kurmanın sahiden bulaşıcı bir şey olduğunu teyit ediyorsunuz yeniden. Bunun verdiği hoşluktan olsa gerek ilk sayfalarda öngördüğünüz sonu bile unutturuyor size. Siz de başlıyorsunuz onlara dair hayal kurmaya. MEB 100 temel eser ibaresi taşıyan kitap okunmaya değer kesinlikle.
fareler ve insanlar ı okudum sadece, çok iyi tabii yaa, oseki hiç duymadım ama özellikle ilk kitabı okuyabilirim, not aldım bu yazarı saol :)
YanıtlaSilRica ederim :)
Silİlginç kitaplar, okumayı denemek lazım. Keyifli okumalar.
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilSoseki'yi çok duyuyorum, sadece Gönül adlı kitabı var bende, daha okumadım. :)
YanıtlaSilPolisiye olan ilgi çekici gelmedi, ben heyecan ve gerilimi severim, kuru kuru gitmiyor polisiye. John Steinbeck merak ettiğim bir yazar. Tanıtım için teşekkürler. :)
Gönül daha bir alışageldiğimiz roman kıvamındadır belki, bir aralar yine dönerim Soseki'ye.Poliseye heyecan istiyor sanki ya da böyle bir fikre şartlandım, bilmiyorum, bu yüzden serinin devam kitaplarını okuma fikri taşımıyorum.Steinbeck'ten okuduğum ilk kitap oldu Fareler ve İnsanlar, diğer kitaplarına da bakmayı düşünüyorum, güzel bir tanışma kitabı oldu bu :)
SilEllis adası bir blog yayını olabilecek türden:) biraz hisler, biraz bilgi..biz bloggerlar daha uzun yazıyoruz elimize vurunca :) okumayı planladığımda uzunca bir roman olduğunu düşünmüştüm.Açıkçası kütüphanede bulduğum için memnunum :)
YanıtlaSilFareler ve İnsanlar sonu vesilesi ile kolay unutulacak gibi değil, hatırlamanızda şüphesiz etkisi vardır.
Bir yazarın bütün eserlerini okumuşluğum yok ama muhtemelen Orwell'ın olacak.5 kitabını okudum ve hepsi de çok çok iyiydi.Beklenti yüksek haliyle :)
Eminim her biri birbirinden değerli kitaplardır ama "Boğulmamak İçin" bana biraz daha ilgi çekici geldi. Gerçek hayatlardan uyarlanan hikayeler hep ilgimi çekmiştir:)
YanıtlaSilGerçek kısmına şöyle bir açıklama getirmek isterim: siyasi figürler, sosyal yaşantı, tarihi olaylar vb. kurgulanmış karakter ve hikayesine eşlik ediyor, böylelikle bir döneme dair pek çok şey öğrenmiş oluyoruz.
SilFareler ve insanlar bence yeterince anlaşılmayan kitaplardan. Aslında kitap Amerika'daki büyük buhran dönemine çok güzel ışık tutar. O yıllarda Amerikalı çiftçiler kendi topraklarını işleyerek geçimlerini sağlarlarmış. Daha sonra büyük şirketler gelerek çiftçilere tarlalarını satmaları konusunda yüksek ücretler vadetmişler ayrıca kendi tarlalarında işçi olarak çalışmaları karşılığında çiftçi olarak kazandıklarından daha fazla para kazanacaklarını söyleyerek ikna etmişler. Böylece tüm çiftçilere tarlalarını sattırarak sıradan birer işçi haline dönüştürmüşler. Zamanla ellerinde tarlaları da kalmayan işçileri kendi tarlalarında köle gibi karın tokluğuna çalıştırmak zorunda bırakmışlar. İşte bu zor şartlardan kaçmaya çalışan insanlar da ülkenin tarla alınabilecek bölümlerine yürüyerek gitmek zorunda kalmış. İşte bu çaresiz yoculuktur fareler ve insanlar. Çaresiz insanların büyük güçlere yem olmasının adıdır. Ben çok etkilenmiştim.
YanıtlaSilDeğerlendirmeniz için teşekkür ederim.Buhran dönemine dair bilgim yoktu fakat toprak sahibi olmak, küçük bir toprak bile kâfi, özgür adam olmak vurgusu ve gerçeği, yaşlı adam ile yaşlı köpeği üzerinden çok belirgindi. kahramanların hayallerine ortak olmak isteyenlerin özgürlük etrafında birleşiyor oluşları da hikayede hissettiriyor kendisini.
SilJohn Steinbeck'in Gazap Üzümleri ve Cennetin Doğusu romanlarını severek okudum. Fareler ve İnsanlar'ı da elime geçen ilk fırsatta okumak isterim. Konular birbirine yakın ve aynı coğrafya, aynı dönemde geçmesine rağmen kurgusal bakımdan güçlü ve birbirinin tekrarı hissini uyandırmıyor. İyi okumalar:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim:) Çiftlik hayatının mekân olduğu kitabın gerçekçi hissiyatı yazarın aynı zamanda benzer bir yaşamdan geliyor oluşuyla da ilgili. Deneyim ve gözlem kalemini kuvvetlendirmiş gibi.Fırsat buldukça Steinbeck kitaplarını okumayı düşünüyorum ben de
Silkaliteli yazarlar gördüm okumanıza sevindim :) bu arada siz de yorum yazabilirsiniz yeni bloğumuza :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilHayirli gunler, benim de listede okudugum tek kitap fareler ve insanlar. Gercekci diliyle bana orhan kemali hatirlatir ama ümit her daim vardir. Bize hatirlattiginiz ve tanittiginiz kitaplar icin de ayrica tesekkur ederim.
YanıtlaSilDediğiniz gibi ümit her daim var, tüm olumsuzluklara rağmen.Orhan Kemal'den bir kitap okudum sadece, hoşnutsuz olarak tamamlamıştım.(bir filiz vardı) gerçeklere temas ediyor şeklindeki bir gerçeklik hissiyatı istemediğim içindi belki de .Ben teşekkür eder ve hayırlı akşamlar dilerim
Sil