2/17/2020

KATRE-İ MATEM - KİTAP





KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN ;

Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere,paslı demirler parlak gümüşlere,yavuz bakışlar atlı gülüşlere döner birden;lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde.Lale,bağıma taç ve ben ona muhtaç...

Kapa gözlerini ve dinle saki,bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?İstanbul'a çıkmayan bir lale yolu,laleye çıkmayan bir istanbul kadar kayıptır,yitiktir.Rüzgarları toplayan hüzünler aşklar yoksa İstanbul bahçelerinde ve bir kabir başında ışıklar yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde.

Uyan saki,lale devrindeyiz!...

***

Rüya gibi bir İstanbul,ülkeler arası entrikalara yol açmış bir çiçek,zengin çağrışımlı bir Osmanlı tarihi,hep merak edilen saray ve aristokrasi,isyana kadar varan taşkınlıklarıyla fakir halk,sınır tanımayan bir eğlence ve zevk dünyası,bütün bunların arasında derin bir aşk hikayesi ve korkunç bir cinayet..

Nefes nefese bir kovalamaca,heyecanlı bir macera...





KİTAP HAKKINDA;

Bir kitap hem güzel ve sürükleyici bir kurgu hikayeye hem de fazlasıyla bilgilendirici bir içeriğe sahip olsun....Bir okuyucu için bundan hoş bir hasbihal olamaz!


Kitabın baş kahramanı Lale(Şahin ağa ve yeye alınmasın :) ) hakkında okuduklarım,ona farklı bir gözle bakmama sebep oldu ,yetinmedi  google amcada çeşitli aramalar yapmama da vesile oldu.


Bazı bölümlerde ne neydi ve niçindi  (ki bunlar devlet toplantılarında adı geçen ülke bahisleri ve adlarının geçiş sebepleri) kronolojik biçimde ifade ediliyor.O kısımları sıkıcı buldum bir tek zira hafızam böylesi sıralamaları algılamaktan uzak:) okulda  tarih derslerini de sevmeyişimin nedenidir bu tür  sıralamalar.Kitabın geneli ele alındığında nokta kadar yer kaplıyor ancak bu bahisler,bu da güzel olanıydı.


Kitapta bir çok küçük hikaye var.Sırf bunların bir arada olduğu ,küçük bir kitapçık bile yapılabilir. İçlerinden en etkileyici bulduğum ise şuydu;



-derkenar-
Leyla'nın dileği

Mecnun bir fırsatını buldu.Leyla ile baş başa kaldı,Leyla da ondan bir dilekte bulundu.

-"Ey aşık!Neyin varsa getir!.."

"A Ay yüzlü!..Senin aşkınla ne suyum kaldı ne kuyum.Ne ciğerimde azıcık kan,ne geceleri gözümde uyku.Aşkın aklımı yağmaladıktan sonra her şeyim birer birer gitti. Şimdi sahip olduğum tek şey yaralı bir kuşa dönmüş canım.Senden bir emir bekliyorum,ver dersen hemencecik vereyim."

Leyla güldü bu sohbete,sonra sitem etti.

"A Yiğit,ben senden bunu ne vakit istersem alırım,başka neyin var?"

Bu söz üzerine Mecnun biraz düşündü,bakındı,arandı.Sonra biraz hatırlamış gibi partal giysilerinin eprimiş yakasından çıkardığı bir iğneyi Leyla'ya sundu.

"Vallahi varlık aleminde malik olduğum tek şey işte bu.Bundan başka hiçbir nesneye sahip değilim.Bunu taşımamın sebebi ise yine sensin a gönlümü alan..Çölde,ovada,dağda ,kırda senin hayalini izlerken çok düşüyorum,dikenler ayağıma batıyor.Bu iğne onları ayağımdan çıkarmak için"

"İşte ben de tam onu arıyordum.Aşkta gerçek isen bu iğne sana nasıl layık oluyor,a perişan aşık!..Bencileyin bir güzelin peşindeyken ayağına diken batsa,o dikeni çıkarmak doğru olur mu?Eğer o dikeni çıkarırsan seninkine vefa derler mi?..Sevgili yolunda ayağına diken batan aşık,onu elbisesine takılmış bir gül görmeli değil midir?Gül dikeni,bir gül elde etmek için her yıl dikenlere sabrediyor da,sen gül fidanından da aşağı mısın ki,ayağında bir dikene sabredemiyor,onu iğneyle çıkarıyorsun?Leyla'nın aşkıyla ayağına batan diken,onun başkalarına armağan edeceği yüzlerce gül demetinden daha değerli değil mi yoksa?"






ALTI ÇİZİLİ SATIRLAR ;


...lakin Mecnun'un elbette aklı vardı,ama aklını bütün gücüyle yalnızca Leyla'ya kapatmıştı.Bizim hastalardan işte çoğu onun gibi.Akıl melekeleri çalışıyor ama kendilerini yalnızca bir hedefe kilitledikleri,akıllarını sevdikleri kişiyle örttükleri için başka hiçbir şeye tepki vermiyorlar.Sevdikleri bir güneş ve onlarda güneşin ışığına tutuluyorlar.Güneşten kaçmaları mümkün olmadığı gibi onu kuşatmaları da mümkün değil.İşte bu yüzden varsa yoksa güneşe bakıp ağlıyorlar.



-Keşke kitaplar her eve girse ve okunsa;keşke her evin alt katı okul olsa,matbaa olsa



-Okunacak hiçbir hikaye,hiçbir mesnevi,hiçbir şehir tarihi veya haltercümesi kitabı insanlara şu mezarlar kadar içli,onlar kadar sahici bir hikaye anlatamıyorlar.Bu taşlar,hikayenin ta kendisi gibi duruyor. Baksana Şahin Ağam,kimisi yatık,kimisi yorgun,kimi kırılmış ve kimi diğerine yaslanmış,zamana direnmek istiyorlar.



-"Oğul,sen çok  zeki bir evlatsın,amma her kimde ki şu özellikler yoktur,aklı tam sayılmaz.Kişi odur ki dünya malından ihtiyacı kadarını alıp fazlasını yoksullara dağıta.Tevazuyu şereften daha fazla seve.İlim istemekten bıkmaya.Başkalarının ihtiyaçlarını gidermeyi küçük görmeye.Başkasındaki iyilikleri büyütüp kendi iyiliğini hiçe saya.Herkesi kendinden üstün göre.."



-Kendisiyle sevineceğin şeyler az olsun ki,kaybettiğinde üzüleceğin şeyler de azalmış olsun.



-"Ne kadar çok şey biliyorsunuz ,efendim"
"Bilmek mi oğulcuğum..hıh..bilmediklerimi ayağımın altına koysam başım göğe değerdi. Unutma,cehaletten daha dermansız dert yoktur."



-Yılın en uzun gecesinin hangi gece olduğunu müneccimler ile takvim düzenleyenler asla bilemezler.Onun hangisi olduğunu gama müptela olmuş aşık bilir.



-Bilemiyordu,bu yağmurlar yeryüzüne ölüm mü getiriyordu,ölüm kokusunu almaya mı geliyordu.Arzularının en keskin ve hızlısının bile kader surlarını delip geçemeyeceğini biliyordu.Alıp verdiği her nefesin kendisinde icra etmekte olduğu bir kaderi olduğunu,bu kaderi yaşamadan ömrü tüketmenin yaşamak olmadığını düşünüyordu.İnsanın ümitli olduğu her şeye köle,ümit kestiği her şeyden de hür olduğunun farkındaydı.



***







8 yorum:

  1. Okumadım bu kitabı ben:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de İskender Pala'nın okuduğum ilk kitabı oldu .Yazarın diğer kitaplarına da merak saldım :)

      Sil
  2. iskender pala okudum bikaç tane iyi hıhım, bu roman da iyi diyosun yani, laleyi ne güzel anlatmışsın ki, romanlarda bilgilendirici detaylardan hoşlanmıyom ben de yaaa, olmamalı böyle detaylar kurgu romanlarda, ders mi roman yaaaa, sıkıcı oluyo evet yaaaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu değindiğim sıkıcı kısımlar evet..ama romanın içine güzelce yedirilmiş bilgi kırıntılarını seviyorum ben.Lale'yi anlatma işi de yazara ait :)

      Sil
  3. Cehaletten daha dermansız der yoktur, ne kadar güzel bir cümle.

    YanıtlaSil
  4. Bu kitabı çok merak ettiğim halde halen daha okuma fırsatı bulamamış olmam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar çok kitap var ki,hangisine yetişiriz ,yetişebilir miyiz bilemiyorum . Zamanı gelmemiş daha diyelim : ) Geldiğinde bir şekilde buluşur yollarınız :)

      Sil