2/21/2020

GÖĞÜ DELEN ADAM - KİTAP







KİTAP HAKKINDA

Kitabın arka kapağından ;

Papalagi denince beyazlar ya da yabancılar anlaşılır.Ama sözcüğü sözcüğüne çevrilirse  "göğü delen " anlamına gelir. Samoa'ya ilk misyoner bir yelkenliyle gelmişti.Yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir delik olarak gördüler,beyaz adamın içinden çıkıp kendilerine geldiği bir delik. O, göğü delip geçmişti.

***

Samoa'da ki Tiavea'nın kabile reisi Tuiavii ve kitabın yazarı Erich Scheurmann'ın kesişen yollarının eseri olan kitap , Tuiavii'in gezip gördüğü Avrupa'ya (pek tabi ki insanlara da)  dair olan düşüncelerini ve bakışını içeren notlarıdır. Yazar ön sözünde , kabile reisi olan bu arkadaşının notlarını kendisine önceleri vermeyi hiç istemediğini, üstelik bu notlarının yayınlaması gibi bir isteğinin hiç olmadığını, çok daha sonraları notlarını vermeye arkadaşının merakı gerekçesiyle razı olduğunu söylüyor. Ön sözün sonunda yazar, kendimizi bir kez olsun eğitilmiş ve kültürlü insanlar olarak görmeyi bir yana bırakmamızı söylerken ,Tuiavii'yi  şöyle tarifliyor : " O, bizim tanrılarımızı kendi ellerimizle yok edip yerine ölü tabutlar koyduğumuz dünyamızı tanımamıza yardım ediyor."

***



Tanıtım bültenini okuyup ,kitabı sipariş vermeye karar verdiğimde bu kitabın bir roman olduğunu sanıyordum..Öyle olmadığı ilk sayfaları okuyunca açığa çıktı:)

Genel olarak alıştığımız nedir ? Medeniyetin içinde yetişip serpilmiş olan insan, medeniyetin elini uzatmamış olduğu insan topluluklarını ve yaşamlarını  inceler. . Kitap bu alışılagelmiş olan hali almış tersine çevirmiş. Sen bana ayna tutuyorsun ya, al biraz da sen aynaya bak  demiş:) Medeniyetin içinde olan nasıl "cık,cık" yapıyorsa bazen gördüğü şeye,bu kabile şefi de "cık,cık" yapıyor aynı şekilde ona.İki hali kıyaslayınca Tuiavii'yi daha insaflı buldum ,diğerine nazaran.

Tuiavii çok ilginç bir deneyimi paylaşıyor notlarında.Öyle ya hem gördüğü şeyi anlamlandırmaya çalışmak hem de o anlamlandırdığı şeyi,neyin ne olduğundan habersin olan halkına anlatmak, onların algılamasını kolaylaştıracak şekilde yapmak gibi bir hal üzerinde. :)

Medeniyetin araç gereçlerini tarifleme çabası ,onlara karşı olan şaşkınlığı , bilhassa elektirk, gazete,sinema ve düşünme  üzerine kaleme aldığı sözler pek bi ilginç :) Bu ilginçliğe rağmen insana ve insanın halet-i ruhiyesine  dair olan bakış açısı bilgece.

Kitap dili oldukça akıcı. Tuiavii kağıt üzerinden sizi alıp,kabilesinin arasında ki dinleyicilerinin içine katıyor.Öğütlerini size de veriyor.


ALTI ÇİZİLİ SATIRLAR

Beyaz adam budala ve kördür.Gerçek mutluluğa karşı sağırdır ve bu utancını gizlemek için kat kat örtünmesi gerekir.


Kimileri ormana,güneşe ve bol ışığa özlem duyar,ama bunlara genellikle karşı çıkılması gereken hasta gözüyle bakılır.Eğer bir kimse,bu taşlar arasındaki yaşamdan hoşnut değilse,şöyle denir: "Bu ,anormal bir insan." Bu da aşağı yukarı şu anlama gelir. : " Bu adam,Tanrı'nın insanlar için neyi uygun gördüğünü bilmiyor."


Ömründe hiçbir ağaç,tek bir ırmak ve gökyüzünü görmemiş insanların yaşadığı  ama yine de gurur duydukları yaratıları.(Kent yaşamını tarifliyor). Lagünde ki mercanların arasına yuvalanmış sürüngenler gibi insanlar.Ama o sürüngenlere bile denizin berrak suları,güneşin sıcacık soluğu ulaşır.Acaba Papalagi,yarattığı bu taşla övünüyor mu?


Avrupa da para vermeden herkesin yararlanabileceği tek bir şey buldum: Hava.Hava'nın da ,yalnızca unutulduğu için parasız olduğunu sanıyorum.


Çünkü beyazların dünyasında insanların ağırlığı yanlızca parasıyla,o parayı her gün ne kadar arttırabildiğiyle ve hiçbir depremin zarar veremeyeceği kalın demir kutunun içinde ne kadar biriktirebildiğiyle ölçülür.Yiğitliği,soyluluğu ya da zekasının parlaklığıyla değil.


İşte,Papalagi'nin  bir dolu kulübe diktiği ve kent adını verdiği yerlerde de toprak bomboş bir el gibi çorak.İşte bu yüzden Papalagi,çılgın gibi Büyük Ruh'un rolünü oynar.Sahip olmadıklarını unutabilsin diye.


Eğer insan çok fazla "şey"e gereksinim duyuyorsa,bu büyük bir yoksulluğun göstergesidir.Çünkü bu,o insanın,Büyük ruh'un "şey"leri açısından yoksul olduğunun kanıtıdır.Papalagi de yoksuldur,çünkü o tam bir "şey" düşkünüdür."şey"leri olmadan yaşayamaz.


Sanıyorum ki ,çok sıkı tuttukları için zaman, ıslak elden kayan yılan gibi akıp gidiyor ellerinden.Zamanın kendisine gelmesini beklemez.Kollarını açıp, yakalamak için peşinden koşar.Zamanın huzur içinde güneşin altına serilmesini kıskanır,ister ki hep yakınında olsun,şarkı söylesin,iki laf etsin.Oysa zaman sessiz ve uysaldır,huzur ister,güneşin altında döşeğine uzanıp yatmak ister.


Doğru düşünseydi,elimizle sıkı sıkıya tutamadığımız hiçbir şeyin bizim olmadığını bilmesi gerekirdi.Aslında hiçbir şeyi sıkı sıkıya tutamadığımızı da.


Palmiye olgunlaşınca yapraklarını ve meyvelerini döker.Papalagi ise,yapraklarını ve meyvelerini dökmek istemeyen bir palmiye gibi yaşar."Bunlar benim,siz yiyemezsiniz!" Peki, o zaman palmiye yeni meyveleri nasıl taşıyacak? Palmiyenin bilgeliği Papalagi'ninkinden  kat kat yüksektir.


Bu, yalnızca tek bir şey yapabilmenin büyük bir eksikliği ve tehlikesi vardır.Çünkü herkes günün birinde kanosunu lagünde yüzdürmek zorunda kalabilir.







14 yorum:

  1. İlgiyle okuduğum bir kitap oldu .Övülen birçok kitaptan daha iyiydi nazarımda.

    YanıtlaSil
  2. Benim de beğenerek okuduğum ve tavsiye ettiğim kitaplardan.

    YanıtlaSil
  3. hımmm okumadıım okuyum pikuuuu hoşmuş :)

    YanıtlaSil
  4. http://mavilaleden.blogspot.com/

    bunu da okusan yaa. felsefe hocamızdan konuya yeni boyutlar :) bi de bu sıradanlık farklılık karmaşık konu herhalde :) kendin olmak ile farklı olmak karışıyo gibi sanki :) leo da vinci belki farklı sayılabilir ama bu dünyada yaşamış hiç kimse bence farklı değil. ha bak marstan gelen bir insana farklı diyebilirim o olabilir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de kavram karmaşası yaşadığımız düşünüyorum :)
      farklı olma hissetme halinin narsizme kadar uzanan bir yan dala ya da tamamen dışlanmışlık hissine kapılıp içe kapanma gibi sıkıntılı bir yana açıldığına dair fikrim mevcut olduğundan :) sıradanlığın tabiatımıza daha uygun olduğunu düşünüyorum:)

      konu uzun..konu derin..:)

      okudum onu da....sanırım bu konu üzerinde fikir yürüten herkesi okudum..eksik bırakmadım :) güzel oldu ama,sevdim ben :)

      Sil
  5. Alıntılar çok hoş listeye eklenecekler arasına girdi bile.

    YanıtlaSil
  6. İlginç bir kitaba benziyor, okumalı....

    YanıtlaSil
  7. bu kitaba rastlamıştım daha evvel ama henüz okuma fırsatım olmadı. içindeki sorgulamalar güzel olmalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Medeniyet içinde ki insana dair oldukça güzel sorgulamalara sahip.

      Sil
  8. iyi haftasonlarıı. iyisin de miii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iyi haftasonları deep ..teşekkür ederim..iyiyim..buralara uğrayamıyorum şimdilik..

      Sil