Şu dünyada insan olmak zor,kadın olmak çok daha zor.Geçtiğimiz günlerde kadına şiddete karşı mücadele günüydü(25 kasım).Bu gün ,Dominik Cumhuriyetinde,trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden mirebel kardeşlerin,tecavüze uğrayıp işkenceyle katledildikleri gün.Kaza süsü verilmeye çalışılsa da gerçek sonunda ortaya çıkar.Seneler sonra , önce Dominik de sonra da BM de bu tarih Kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele günü olarak ilan edilir.
Konuya dikkat çekme babında anlam ifade etsede,realite ne yazık ki aynı şeyi söylemiyor.Kadına yönelik şiddet sadece erkek cephesinden değil ki,kadın yine kadına karşı sergileyebiliyor karanlık yönü.Bir noktadan sonra zaten kadın-erkek mevzusundan çıkıyor mesele,asıl mesele insan olabilmekte,orada düğümleniyor her şey işte.
Yük ağır ,hele hele gözü kapatıp düzene boyun eğmeyince,itiraz etmeye iş gelince daha da ağır oluyor.Ağır yükü omuzlarına almış ve susmamış 4 cesur kadın var bu içerikte.İbretlik ,hüzünlü ve ders alınacak hikayeleri ile...
SAMPAT PAL DEVİ
Hindistan
Çoğu hintli kadın gibi çok erken yaşta evlendirilen(9 yaş) Sampat ,akşam vakti bir kadının alkolik kocası tarafından dövüldüğüne şahit olunca polisi arar ama sonuç alamaz,üstelik istismara uğrar.Duruma kendisi müdahil olmaya karar verir fakat gücü yetmez,alkolik adam onu uzaklaştırır bir şekilde.Sampat bundan vazgeçmez ,yanına bir kaç kadın daha alarak tekrar harekete geçer ve bu kadınlar herkesin gözü önünde adamı döverler.Bu hal kadın hakları konusunda zaten sınıfta kalmış Hindistan da bir şeyler yapma ihtiyacı ve arzusu oluşturur sampat'i de ve bir örgütlenme içine girer.Pembe sarili kadınlar çetesi diye adlandırılan Gulaab Gang hareketini hayata geçirir.
Üyelerin çoğu okuma yazma bilmeyen,kendisi gibi küçük yaşta evlendirilen,şiddete maruz kalan kadınlardan oluşuyor.Onlara bir şekilde ulaşıp sorunlarını dinleniyorlar ve şiddet yanlısı kocalara cezalarını kendileri kesiyorlar zira polisin ve devletin bu hususta yetersiz ve ilgisiz kaldıklarını gün be gün deneyimliyorlar.Bu yüzden de ceza verme işini kendileri üstleniyor.Şiddete,istismara karşı hareket eden gurup zamanla politik olaylara da el atmaya başlıyor.Rüşvet,kast sistemi,adalet gibi mevzulara da el atıyorlar, misal ; rüşvet almadan elektrik bağlamayan bir kurumu basıp elektriğin bölgeye yeniden verilmesini sağlıyorlar.Bunların yanı sıra açtıkları kurslarla kadınlara ve genç kızlara okuma yazma,haklarını savunma gibi elzem bilgileri öğretiyorlar.
MALALA YUSUFZAY
Pakistan
Talibanın güçlü olduğu bölgede eğitim ve kadın hakları konusunda yaptıkları ve kızların okuması için yürüttüğü kampanyalarla adını duyurmuş ,sembol isim olmuş biri malala yusufzay.
Yaşadıkları yer talibanın kontrolüne geçmeye başlayınca yaşadıklarını ,talibanla yaşamanın nasıl bir şey olduğunu bir günlük olarak tutmuş ve yazıları dünyanın ilgisini çekmiş.Kızların okula gitmesi için sürdürdüğü mücadele sebebiyle talibanın hedefine giren malalay ,teröristler tarafından başından ve boynundan vuruluyor.Tedavisi için İngiletere'ye götürülüyor ve iyileştikten sonra burada eğitimine devam ediyor.Mücadelesi sebebiyle nobel barış ödülü dahil bir çok ödüle layık görülüyor.
FARKHUNDA MELİKZADE
Afganistan
27 yaşında bir öğretmen adayıdır Farkhunda.Cami önünde molla(!?) diye bilinen birinin sattığı muskalardan alan kadınları uyarıyor ve bu yapılanların islama uygun olmadığını,hurafe olduğunu anlatıyor.Müşteri kaybedeceğinden olsa gerek molla bu genç kızla tartışıyor sonra gözünün önünde kur'an yaktı iftirası atarak alandaki cahil kalabalığı galeyana getiriyor.Öylesine bir vahşilik ki bu türlü türlü işkenceler yapmalarına rağmen(taş ve sopalarla dövme,yerlerde sürükleme,çatıdan atma,arabayla ezme,en sonunda da benzin dökerek yakma) gencecik bu kadına ,yine de hırslarını alamıyorlar.Babasına telefon açıp "gel,kızın bir günah(!) işledi,al "diyorlar.Onların beklemediği bir şey oluyor ve Farkhunda'nın bedenini almaya binlerce afgan kadın geliyor ve hiçbir erkeğin tabuta el sürmesine izin vermiyorlar.Dedikleri; ona bunlar reva görülürken ses etmeyip ,el atmayan erkeklerin şimdi onun tabutuna dokunmaya hakları olmadıkları. Baba,o canilerin beklediği gibi kızından yüz çevirmiyor ve kadınlar büyük bir öfke ile davanın peşinden gidiyor.Onların bu sesine dünyada kulak veriyor ve soruşturmalar başlıyor.
ROSA LOUISE PARKS
Amerika
Montgomery otobüsünün ön sıraları beyaz arka sıraları ise siyahi vatandaşlar için ayrılmış hep,oysa normal bir günde otobüs yolcularının %70 ve daha fazlasını siyahi vatandaşlar oluşturuyormuş.Bir de otobüs şoförlerinin gerekli gördüğü durumlarda siyahi vatandaşı yerinden kaldırıp beyaz adamı boşalttığı koltuğa oturtması gibi bir yetkisi varmış ve hoşnut olunmasa dahi insanlar buna itaat ediyormuş.
İş dönüşü akşam 6 otobüsüne binen rosa parks 4.sıraya oturuyor çünkü ilk 3 sıra yasaklı.çok geçmeden otobüs tamamen doluyor.Binen yolculardan beyaz bir adam ayakta durmak istemeyince otobüs şoföründen 4. sıradaki 4 siyahi yolcuğu arka sıraya almasını söylüyor ve şoför bu isteği yerine getirmek için harekete geçiyor.3 adam söz dinleyip yerlerinden kalkarken 4.kişi "hayır" yanıtını verip oturmaya devam ediyor.Bu 4.kişi Rosa Parks.Bazı kişiler rosa'nın kalkmadığını çünkü yorgun ve yaşlı olduğunu söylerken o ise bunun doğru ancak kalkmamasının sebebinin ayrımcı bu kurallar olduğunu belirtiyor.Bu olay üzerine 2 polis otobüsü durdurur ve onu göz altına alır.Onun bu eylemi üzerine siyahi vatandaşlar örgütlenir ve amerika da , medeni haklar hareketinin kıvılcımı ateşlenir.381 gün sürecek bir otobüs boykotu koordine edilir.Protesto sözcüsü ve lideri olarak martin luther king seçilir.Sonunda ABD yüksek mahkemesi otobüs ayrımcılığının anayasaya aykırı olduğuna karar verir.
...
ikilik kinini içimden atıp
özde ben bir insan olmaya geldim
taht kuralı ariflerin gönlüne
sözde ben bir insan olmaya geldim
serimi meydana koymaya geldim
meğerse aşk imiş canın mayası
ona mihrabımış kaşın arası
hakkın işlediği kudret boyası
yüzde ben bir insan olmaya geldim
Nimri Dede
...
Her türlü şiddetin son bulması dileği ile ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder