9/28/2021

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 110



Bu haftanın konusu sadevederin tarafından   "Sevgi elde edilir mi, kullanılır mı, paylaşılır mı?"

 olarak belirlendi.


Şarkılar ne demiş bu konuda bakalım bi :)


* Sevgi anlaşmak değildir , nedensiz de sevilir, bazen küçük bir an için ömür bile verilir

*Sevmekten kim usanır, tadına doyum olmaz, hangi gönül uslanır, sevenle oyun olmaz

*Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş, bin defa ölüp de hiç ölmemekmiş

*Seni severdim hüznün koynunda, seni severdim hem uyanık hem uykumda


Evet, şarkılar hoş ama hep dar çerçevede kalmış .İlk şarkı diğerlerine nazaran biraz daha geniş açılı :) zıpçıktılı şarkılar var bir de , onlara hiç girmiyorum bile.

9/23/2021

NESSUN DORMA - TURAN'IN KIZI

 


Batın yıldızlar

Şafak vakti ben kazanacağım

Kazanacağım, kazanacağım...


Şu aralar izlediğim Vincenzo ( KDrama) dizisinin 4.bölümünün final sahnesinde, arka planda çalan bir klasik müzik eşliğinde, karakterin söylediği sözler bu. Sözlerde var olan cazibenin büyüsüne kapıldım ve birazcık arama yaptım. Franco Alfano ve Giacomo Puccini'nin besteledikleri 3 perdeli Turandont operasının en ünlü aryası Nessun Dorma'nın son sözleriymiş bu sözler. Arka planda çalan da bu aryaymış ve bu aryayı yazan kişi Puccini imiş. Opera dünyasından bihaber olan ben, dizide geçen bu etkileyici sözler vasıtasıyla Turan'ın Kızı'nın hikayesine hoş bir yolculuk yaptım ve şimdi seni de sevgili blogcum yol arkadaşım yapma niyeti taşımaktayım.


Genel olarak hikayeden bahsetmeden önce kaynağı ile ilgili okuduklarım şu: Turandot'un hikayesi Nizami Gencevi'nin (12.yy) Yedi Güzel manzumesinde ki  Kırmızı Kubbe bölümüne dayanıyor. Carlo Gozzi (18.yy) bu bölümde anlatılan hikayenin bir kısmını geriye koyup, etkileyici bulduğu soru cevap kısmını ele alıyor. ( bkz)  Puccini ise Friedrich Schiller'in Turandot-Çin Prensesi adlı eserini okuduktan sonra ilham perileri ile buluşuyor.( bkz. )


9/19/2021

PARİS VE LONDRA'DA BEŞ PARASIZ , WIGAN İSKELESİ YOLU - KİTAP

 


George Orwell'in ilk olarak Hayvan Çiftliği ( tık, tık ) romanını okumuştum.Paris ve Londra'da  beş parasız ile Wigan İskelesi yolu kitaplarını okuyarak devam ettim ve  1984'ü başka bir bahara bıraktım.


Kitaplardan bahsederken yazarı hakkında detaylı bilgi edinmem pek. Küçük birkaç not sadece okurum ve paylaşımlarımda da belki kitap ile bağlantısı yüzünden küçük notlara yer veririm. Fakat, okumuş olduğum bu iki kitabın ne oldukları konusunun anlaşılır olması için yazarından biraz bahsetmeye karar verdim. Kısa olacak, merak etmeyin :) 


Hindistan doğumlu olan İngiliz yazar, soyluların gittiği bir kolejden mezun .Üniversite eğitimi almayıp Birmanya'da ( Myanmar - Burma ) İmparatorluk Polis Okulu'nda görev yapıyor. Orada ,İmparatorluğun yaptığı işkence ve haksızlıklara dayanamıyor ve artık bu yapının  bir parçası olmak istemiyor. Görevi bırakıp geri dönüyor. Yaşadıkları ve gördükleri düşüncelerini değiştiriyor. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra yazar olmaya karar veriyor. Kendisini sosyalist olarak niteleyen  yazar , deneyimleyerek öğrendiklerini kitaplaştırıyor.


Okumuş olduğum bu iki kitap , yazarın bizzat yaşadığı, deneyimlediği, gözlemlediği insanları ,olayları ve dönemi anlatıyor. Kitaplardan tek tek bahsetmeden önce diyeceğim, Paris ve Londra'da beş parasız (1933)  kitabında roman dili baskın. Bu yüzden okurken anı okuyorum hissine kapılmıyorsunuz. 2 bölümden oluşan Wigan İskelesi Yolu  ( 1936 ) kitabının ilk bölümünde sunum, rapor hissi ağır basarken, ikinci bölümünde yazarın kendi yaşantısından örnekler de vererek düşünce ve fikirlerini, ideallerini  , eleştirilerini okuduğumuz bir fikir yazısı karşılıyor bizi. 


Şimdi kitaplara geçebilirim :) 


9/12/2021

HAYATTAN KISA NOTLAR

 


Sonbahar geldi, Eylül'ün neredeyse yarısı bitmek üzere. Pikeyi köşeye kaldırıp battaniye faslına geçeli de bir hafta kadar oldu. Her ne kadar uzaylı gibi baksalar da bu halime yapacak bir şey yok, üşüyoruz işte. 


2 gündür spor mahiyetinde sağlam yürüyüşler yapıyorum. Eylül ayında yaptığım en iyi şey bu olabilir. Başladığım tempoyu hiç değilse ay sonuna kadar devam ettirebilsem  ne güzel olacak, fazlasında gözüm yok, gerçekten :) 


İkna edilmemiş olsam dahi korona aşılarını tamamladım . Duygusal baskı altında kalmanın getirisi biraz. Hastalığı önceden geçirmiş olduğumuz için , aşılarla beraber 3 doz aşılanmış kabul ediliyormuşuz , öyle söylüyorlar. Buradan yola çıkarak hatırlatma dozu diye son günlerde söylenilen şeylere biraz yandan yandan  bakıyorum. Sokaklara gelince cıvıl cıvıl, maskesiz ve maskeli olanlar eşit gibi duruyor. Sağlık sektöründe olanlarda bile takmayanlar var, şahit oluyorum ama artık , kimsede kabahat bulmuyorum. Olup biten her şeyi , türlü türlü tuhaflıkları birlikte yaşıyoruz, söylenecek çok söz yok.

9/08/2021

BENİ ALIP UZAKLARA GÖTÜRECEK BİR DALGA BULDUM


Emel  Mathlouthi - Ma Lkit




Hafta sonu planladıklarımı gerçekleştiremeyip , içinde kaldığım ve  ruhumun köşelerde sıkıştığı gerçekliğimde, bir de sorumluluklarımı yerine getirmenin mecburiyetiyle nefessiz kalmışken , beni alıp uzaklara götürecek bir dalga buldum.


Youtube öneri listesinde önüme düşen bir ses ve şarkı , Emel  Mathlouthi - Ma Lkıt. Bu büyülü sesin sahibi kim peki ?


Emel  Mathlouthi, Tunuslu şarkıcı ve söz yazarı. Tunus devrimi ile adı herkesçe bilinen biri olmuş, seslendirdiği Kelmti Horra (Sözüm  Özgür tık,tık ) devrim marşı haline gelmiş. Çevre ülkelerde olan direnişlerde de şarkıları söylenir olmuş.

KORE DİZİLERİ - İZLENİLENLER 4

 



Yeni bir kore dizi listesi ile geldim yine :) Ne kadar fantastik varsa toplamışım bu sefer. Tamam, çoğunlukla  bu tema üzerinden gidiyor işler ama araya  bu öğeyi barındırmayanları da alıyordum. Bu sefer  yapmamışım :)


Listemde yer alan diziler ;

  • while you were slepping
  • my roommate is a gumiho
  • kingdom
  • oh my ghost
  • w: two worlds

9/01/2021

FİLM SEÇKİSİ - BİLİM KURGU, GİZEM

 




PREDESTINATION ( ZAMANIN ÖTESİNDE ) - 2014

bilim kurgu / aksiyon


Özel bir yapı. Amacı , özel yetiştirilmiş ajanları vesilesi ile zamanda yolculuk yaparak, yaşanmış büyük olayların önüne geçmek ve gerçekleşmesini önlemek. Ajanlardan biri Newyork'da yaşanmış bir saldırının önlenmesi için , saldırı öncesi bir zamana,  barmen olarak gider. Orada tanıştığı biri ile ilginç bir sohbete koyulur.


Normalin biraz altında giden temposu ile sanıyorum ki izlediğim en beyin yakan film oldu bu. Inception ( Başlangıç ) filminin final sahnesinde yaşadığımdan çok daha vahim bir durum :) Filme dair en ufak  spoiden uzak durulmasının elzem olduğu bir film. Böyle de hassas :) Hal bu olunca , ne söyleyeyim onu da bilemedim. Film de sorulan bir soruyu ve cevabı vererek olayı noktalayayım en iyisi :) 


-yumurta mı önce gelir, tavuk mu ?

-horoz


***