11/29/2020

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN ve KAĞNI & SES - KİTAP

 



İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN

Kitabın arka kapağından

İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde , haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum  gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması..İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu..İçimizde şeytan yok...İçimizde aciz var..Tembellik var...İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..

**

Bu romanda toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor Sabahattin Ali.

Aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan'a keskin bir bakış.

**

11/21/2020

FOTOĞRAF



Zaman sanki durmuş gibi büyükannemin evinde. Son ziyaretimin üzerinden bi hayli vakit geçti. Şehirler arası mesafe, dalınıp gidilen işler, sorumluluklar derken kimleri ve neleri ihmal ettiğini, zamanın nasıl akıp gittiğini fark etmiyor  insan. Fakat, şimdi bu evde olmak zaman algısını kırıyor adeta.


Babamın işi gereği bir şehirde uzun süre kalamıyorduk. Alışmaya fırsat kalmadan gelen bir tayin emri ve yeniden taşınma işleri. Zavallı annem , ne de çok sitem ediyordu gözünden sakındığı eşyalarını doldurup boşaltırken. Babam fırsat buldukça gidiyorduk büyükanneme . Hatta mümkünse halamlar ile denk getiriliyordu bu buluşmalar. İşte o zaman tam bir cümbüş oluyordu. Büyükbabam ben doğmadan vefat etmiş, bizden bir  tek ablam Leyla'yı görebilmiş. Babam her ne kadar büyükannemden bizimle yaşamasını istesede, o   ata ocağıdır deyip ayrılmıyordu evinden.


Odalarda ağır ağır ilerleyerek yatak odasının kapısına vardım. Küçükken burası en gizemli bulduğum yerdi. Odanın hemen sağında  kocaman bir cam ve önünde  kendi elleri ile yetiştirdiği çiçekler , üzerlerine vuran güneş pırıltıları vardı. Çiçekleriyle konuşurken görüyordum bazen onu. Sanki gizli sırlarını onlara fısıldıyor gibiydi , başı hafif öne eğik bir halde. Kucağında ki  küçük,  yeşil  sandık tüm o sırları duyan tek şeydi. Bu yüzden o sandık ve içindekiler hep merakımı cezbederdi. Büyükannem nasıl bir define saklıyor olabilirdi içinde ? Birkaç kez odaya gizli gizli girmiş, sandığı açmaya çalışmıştım fakat sandık kilitli ve anahtarı çok iyi gizlenmişti. Büyükannem o kadar muntazam bir kadındı ki azıcık bir değişikliği hemen fark ediyordu. Benim sandık merakımın peşine düştüğüm zamanlar " hangi hınzır dolandı buralarda acaba " diye söyleniyor ve " sizi yaramazlar bahçe neyinize yetmedi bakim" diye peşine ekliyordu. 

11/17/2020

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 65

 

Bu haftanın konusu kirmiziruh.blogspot.com  tarafından İnternet Arkadaşlıkları & Dostlukları  olarak belirlendi.


Evimize internet 2004 senesi gibi girdi.Lisede iken varlığını bildiğim ama yolumun ve ihtiyacımın düşmediği bir şeydi.Erkek kardeşlerim oyun vesilesi ile kafelerin yolunu tutmuş ve aşina olmuşlardı.Ben oyun da sevmezdim:) Klavye kulanımı,internet kullanımı, bilgisayar notları falan evde kendi kendime öğrendiğim şeylerdi.O dönemler forum diye bilinen yapılar dikkatimi çekendi ve klavye kullanım hızımda accayip faydası oldu :)

Dizi-film, kitap, hikaye - öykü temalı bir foruma üyeydim.Bloğun daha az verimli hali gibi yapılar. İzlenilen dizi ve filmler üyelerce yorumlanıyor, üyelerin yazdığı öyküler okunuyor, eleştiriliyor vs. İlk zamanlar buralarda tıpkı blog ailesi gibi nezih bir ortam vardı. Karşıt görüşler olsa dahi saygı çerçevesi daima  muhafaza ediliyordu. Başlıklar bahane sohbet şahane gibi bir hale de evriliyordu sonra,  özel mesaj yoluyla sohbet daha da koyulaşıyordu. Ben de böyle bir ortamda teneffüs ettim .İsmimi, sesimi,cismimi açık etmeden ve karşı taraftan da açık edilmeden. Tanımadığın insanlarla daha samimi ve içten sohbet edersin düsturu var ya, işte tam öyle :) 

11/14/2020

KINA TAŞI


Her kültürde farklı manaları içerir kına. Manalar bir köşede dursun, her şeyde olduğu gibi kınayı da süslenmek için kullanır kadınlar, doğamızda var neticede:) . Kokusu herkese hitap etmeyebilir ama kırmızı ve süslenmiş eller çoğu kez cazip gelir

Klasik kına yakma şeklimiz nedir?

Avucun ortasına yuvarlağı kondurur, parmaklarımızı da uçlarından yarıya kadar ,önlü arkalı kınalarız. Bizler böyle yaparken Hintli Kadınlar gelip aklımızı çeldiler, nasıl çelinmesin ki? Çok ince işçilik isteyen mehndiler artık bizde de popüler ama hala kendi geleneğimiz ağırlığını hissettiriyor. Özümüzü kaybetmeyelim , yeniliklere de hemen burun kıvırmayalım. Kamu spotu da yaptığıma göre tekrar kına mevzusuna dönebilirim:)

Kınanın kültürümüzde ki yeri şu şekilde ;

-kurbanlık hayvana kına yakılır, Allah'a kurban olsun diye
-gelinlik kıza kına yakılır,yeni kurduğu ailesine kurban olsun diye
-askere gidene kına yakılır,vatana kurban olsun diye

11/06/2020

BİRAZ FİLM

 


Baya bir vakittir film izlemiyordum.Daha doğrusu izleyemiyordum.Konusu dikkatimi çeken bir şeyler bulamamış olmam da sebeplerden biri.Konuyu bulmuş olmam filmi güzel kıldı mı peki? 


Görelim bakalım bi :) 


AGORA - 2009

romantik/dram

Bilinen ilk kadın astronom, matematikçi ve filozof  Hypatia'nın merkezde olduğu film .İskenderiye Kütüphanesinde dersler veriyor.Şehirde paganlar üst sınıf, Yahudiler bir miktar öyle, Hristiyanlar ise çoğunlukla fakir , üstelik sayıları hızla artmakta. Sınıfsal farklılıklar, siyaset, din merkezli sorunlar ve kaosa doğru sürüklenen bir şehir. 


Kendisini bilime adamış ve evlilik tekliflerini bu sebepten gündeme bile almayan bir kadın.Tüm o sorgulamaları, azmi, delice bir tutkuya dönüşen çalışmalarını ve heyecanını izlemek güzeldi, totosunu görmek dışında. 

11/02/2020

İNSAN NEYLE YAŞAR ? ve KÜÇÜK PRENS - KİTAP


 

İNSAN NEYLE YAŞAR

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN

Kitapta yer alan tüm hikayeler insanın özündeki iyilik, açgözlülük, hırs ve her anlamda birleştirici bir güç olan sevgi kavramlarını ele alır. Öte yandan, genç ve yaşlı tüm okuyuculara , kendine bir adım dışarıdan bakabilme ve hayatın belki de en önemli sorularını sorabilme olanağı sunar. İnsanın içinde ne vardır ? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar ?


KİTAP HAKKINDA

92 sayfadan oluşan kitap, içerisinde 4 hikayeyi barındırıyor.

-İnsan neyle yaşar?

-Üç Soru

-Surat'ın Kahve Dükkanı

-İnsana Ne Kadar Toprak Lazım ?