10/25/2019

ŞARKILARLA İNGİLİZCE ÖĞREN



İngilizce öğrenme yolunda yaptıklarımı yer yer paylaşıyorum burada .Bu sefer onlardan birini hem de en keyiflisini paylaşacağım .


Şarkılarla ingilizce öğrenme konusunda çokça hevesli ama bir o kadar da başarısız denemelerim oldu zira tavsiye edilen şarkılar hep hızlı telaffuz edilen ya da nağmesi çok olan şarkılardı.Açıkçası normal bir seyir içinde olanlar da bile çokça takılıp kaldım .Yoksa pek bi isterim somebody that i used to know'u(gotye)  bilip ,söyleyip,anlamayı  ama önce yavaş adımlarla yürümeyi öğrenmek lazım:)
İşte bu sebeplerden ,şarkılarla ingilizce öğrenme tavsiyeleri hep havada kaldı.Ama ne yaptım,azmettim:) çokça karıştırdım youtube'u ve sonunda istediğim gibi şarkılar bulabildim.


SCARLET HEART : RYEO - MOON LOVERS - KORE DİZİSİ





Kore dizilerini izlemeyi bırakalı bi hayli vakit olmuşken,yaz döneminde tek tük sahneleriyle gözüme çarpıp beni yeniden kore diyarlarına salan dizidir moon lovers.Türkçe seslendirmesi fena durmuyordu ekranda ama orijinal başka.Ne denir bilirsiniz,her çiçek kendi toprağında güzel :)

20 bölümden oluşan dizinin her bölümü yaklaşık 1 saat.2016 da yayınlanan dizi tarihten esinlenerek yapılmış.


DİZİNİN KONUSU; 

Günümüzde yaşayan genç bir kız olan Go Ha Jin , suya düşmüş bir çocuğa yardım etmek için suya atlar,bu sırada  yaşanan güneş tutulması genç kızı zamanda geriye götürür ve Go Ha jin, Hae-Soo olarak Goryeo hanedanlığında  ,krallığın merkezinde gözlerini açar.Başka bir bedende başka bir isimle hanedanlığın içinde yaşayacak ve esas kimliğini gizli tutmaya çalışacaktır.

KARDELEN




Kardelen çiçeğinin hikayesini duydunuz mu hiç?

Güneşe ,onu daha görmeden ,sadece duydukları ile aşık olan,onu merak eden


"Ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir;
Yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir?

Baktığım bu görünmeyen,merak ettiğim,açıklanamayan
Hissettiğim ,hissedilemeyen şey nedir?"

diyen Halil Cibran misali


onu bir kez görebilmeyi her şeyden çok isteyen  ..

"sen güneşi görmeye dayanamazsın ,narinsin, şayet onu görürsen ölürsün " 

ZEHİRLİ GÜZELLİK - PİTOHUİ




Dün akşam izlediğim belgesel kuşağında fotonlardan ve yaptıklarından dem vuruluyordu.Yeşil gezegen için elzem olan fotonların, bitkilerde şekere dönüştüğünden ve yenilebilir hale geldiğinden bahsederken ,konu kuş tüylerini başlarına taç ,üzerlerine süs yaparak karşı cinsi etkileme ve nihayetinde eş bulma ritüeline sahip olan  bir kabilenin hikayesine kaydı.Eş peşinde ki genç adamın 10 eş dileğine söyleyecek söz bulamadım bu da ayrı bir bahis.

Balta girmemiş ormanlarda birbirinden şahane kuşlar ve o kuşların tüylerine(pek tabiki de yemek için kendilerine) ihtiyacı olan genç adam avcılık ile ilgili bilgileri dedesinden öğreniyor ve hatta dedesi ile ava çıkıyordu.Genç adam portakal rengi harika bir kuşa yönelmişti ki dedesi ikaz etti;

-Sakın onu vurma !

ve ekledi;

10/19/2019

YAĞMUR




Islanmalı bazen yağmurda insan

Önü,arkası,sağı,solu,eli,ayağı...

Tepeden tırnağa,her bir zerresine varıncaya kadar ıslanmalı.

Bahar temizliği yapar gibi ,dip bucak ne varsa ,geride bir şey bırakmamalı.

İşlemeli sicim gibi damlalar ruhuna.

Halini hatrını sormadık,kapısını çalmadık bir "selam" bırakmamalı.

Öyle bir buluşma olmalı ki  , bütün şemsiyeler kıskanmalı 

Sürükleyip götürmeli yağmur beraberinde hasbihal ettiği her ne varsa.

Derdi,tasayı,elemi,gamı,üst üste biriktirdiği  cümle yığınları

Paçalarından akıp gidişine,  insan sadece seyirci kalmalı

Dönüp baktığında içine , yağmurun geride bıraktığı izine 

Gökkuşağından gayrı  hiçbir renk bulmamalı


..

Sonbaharın bu son ayında,Kasım yağmurları yağarken dört bir yanımıza ,bizde diyelim o vakit hep birlikte ;

Sıradaki yağmur bizlere gelsin,yıkasın her ne varsa











İYİLİK NEYDİ ?



Çocukluk günlerimizde mahalle bakkalımız ,bakkalın kapı girişine yakın çuvallar koyardı,içinde mercimek,bulgur,pirinç...Biz de hangi sebeple bilinmez kuşların aç kaldığı fikrine kapılmıştık.İyilik yapacağız ya,amacımız belli,kuşların aç kalmasına izin vermeyeceğiz.Bakkala bir şey almaya giderken ya da alıyor gibi girip hiçbir şey almaz iken avuçlarımızı daldırırdık ,kapının kenarında duran çuvalların içine,artık avucumuzun içini ne kadar doldurabildiysek.Bakkaldan çıkar ,öyle çok uzaklara gitmeden sadece birkaç adım öteye varınca avucumuzdaki pirinçleri atardık kaldırımın üstüne.Havada uçan kuş yerdeki pirinci görecek,gelip yiyecek ve böylece aç kalmayacaktı.Anne-babamıza söylemiş olsaydık yaptığımızı,terliği çoktan yemiştik.Bir de o kuşlar hiç gelmedi o kaldırıma pirinçleri yemeye,duruyordu pirinçler durduğu yerde.

ALTI ÇİZİLİ SATIRLAR (MİM)





Şubat ayı için olan meydan okuma ile geldim yine.Bugünün konusu şöyle ;

8.gün- Kolaya kaçıyorum,yazıyı sen yazmak zorunda değilsin. Bırakta bizim için seçtiğin 3 alıntıyı okuyalım bugün


Birkaç senedir adeta mottom olan ,Şems-i Tebrizi'nin alıntısı ile başlayayım o vakit:)


BOLLYWOOD FİNAL - BÖLÜM 6





Bu yayın, Bollywood üzerine başlamış olduğum yayın dizisinin sonuncusu. Güzel giden dizinin finalini doğru düzgün yapamayıp,eldeki tüm konuları bir bölüme sığdırıp,işin içinden çıkan(aslında çıkamayan)  yurdum senaristi profili görüyorum kendimde an itibari ile:)

Bollywood vasıtası ile öğrendiğim Hint düğün gelenekleri mevzusu var- ki ilk yayında dediğim gibi çooookkk uzun bir mevzu- ona da başka bir vakitte değinebilirim belki, kim bilir?

Son yayının son cümleleri ve son filmleri :)


EYYY BOLLYWOOD GELDİYSEN SES VER - BÖLÜM 3


Bollywood filmleri içinde barındırdığı renkler,danslar ve müzikler ile başlı başına fantastik zaten .Hal böyle iken fantastik filmler yapmadan da bu kulvarı rahatlıkla doldurabilirlerdi  ama öyle yapmamışlar elbet.Çok dinliliğin getirisi olarak ,o inançlarda yer alan öğeleri filmlere taşımayı ihmal etmemişler. Bazen bu öğeleri alabildiğine parlatıp yaparken bazen de hikayeye usul usul yedirip hikaye içinde yok edecek kadar inandırıcı bir hale getirmişler. Daha ilgincini söyleyeyim akıl süzgecinizde sonuna kadar reddettiğiniz hikayeyi tüm film boyunca izliyor ,film ise son anda aynı sizin gibi,sizin yaptığınız gibi  hepsini reddediyor ve sizinle aynı akıl süzgecini geçiriyor tepesine.işte o anda yaptığınız şey ne biliyor musunuz? o akıl süzgecini alıp atmak...evet böyle de ilginç ve ters köşe duygulara sebebiyet verebiliyor.



                                    


BOLLYWOOD LOVE STORİES - BÖLÜM 2





Bollywood filmlerini Hollywood'a nazaran daha samimi bulduğumu söylemiştim bir önceki yayında.Bu samimiyetin en bariz hissedildiği filmler aşk ve sevda filmleri.Eski filmler bizim yeşilçam filmleri gibi naif ve duygu yüklü....ve tıpkı bizim yeşilçam filmleri gibi etkisi yıllar geçmesine rağmen değişmiyor, partnerler yıllara rağmen hala en yakıştırılan partnerler olarak anılmaya devam ediyor.Bir minnacık ekleme yapayım şuraya; eski filmlerden kastım bugünün şahane oyuncularının ilk çömezlik zamanlarında çektikleri filmler değil:)


Yeşilçam da Türkân Şoray ve Kadir İnanır var ise, Bollywod da Shah Rukh Khan ile Kajol var.Biz de Selvi Boylum Al Yazmalım var Bollywood da ise Dilwale Dulhania Le Jayenge var.Yayın için kullandığım resim bu filmden.

KOY Bİ ÇAY !




Sabah kahvaltısının olmaz ise olmazı, çat kapı gelen misafirin ilk karşılayıcısı, akşamların ise müdavimi.Söylentilere göre kahve ile aralarında adı konulmamış bir husumet varmış ama soran olunca "biz arkadaşız" diyormuş.."kim söylüyor böyle şeyler " diye de ekliyormuş:)

Bir de sırrı varmış çayın herkese söylemediği..

Sırra ulaşmak için önce dem tutmak gerekli


Dost muhabbetinde sırdaş olur,komşu teyzeye haberci...Kalabalıkta keyif olur ,üşüyen ele arkadaş. Bir de sebepli sebepsiz baş ağrısı olur ki ,işte orada  olur yine kendisi ilaç.


UÇTU UÇTU , KELEBEK UÇTU






Çocukluğumun en popüler oyunudur bu...uçtu uçtu

işaret parmağı ile yere dokunulur ve uçan her şey için parmak yukarıya kaldırılır. Oyunculardan biri söylemeye başlar;

uçtu,uçtu,uçtu.....kuş uçtu
uçtu,uçtu,uçtu.....kelebek uçtu
uçtu,uçtu,uçtu.....kedi uçtu

dııııttttt...yanlış...kedi uçmaz:) parmağını havaya kaldıran yandı , oyundan çıktı :)

SELÇUKLU RASATHANESİ CACABEY MEDRESESİ






A şehrinden B şehrine yol tutmuşken, mecburiyetler sonucu konaklama için yolumuz Kırşehir'e düştü.Şehrin merkezi küçücük ama içinde muazzam bir yapı var. Cacabey cami..onu muazzam yapan şey ise döneminde astronomi yüksek okulu olarak hizmet vermiş olması. Dünyanın ilk astronomi okulu olmuş olması da bu yapıyı daha bir özel kılıyor.


EN İYİ 5 KORE DİZİSİ

Kore dizilerine bulaşmayan var mı?

sesler cılız sanki:)Orijinalden ulaşamayanlar türk versiyonları vesilesi ile tanıştılar. İzleyici biliyor" bu, kore dizisinden alınmış"zira dizinin kendisinden önce haberi ve menşei geliyor.Ben orijinallerden aldım yürüdüm bir vakit.Bağımı  kore aleminden kopardığım zamanlarda  Hyun Bin askere gidiyordu..

evet..gördüm,gördüm..asker kıyafeti içinde bir ajusshi gördüm :)

bizimkilere de şöyle bir göz ucuyla baktım.. cııkkk yapamamışlar deyip göz ucunda bıraktım.İzlediklerim içinde 5 tanesi var ki tahtları sallanmaz. Ne mi onlar ?


  • secret garden
  • the greatest love
  • a gentlaman's dignity
  • mianhada saranghanda  (i'm sorry, i love you - misa)
  • city hall

1 DİL 1 İNSAN



Dünyaya merhaba dedik, gözlemledik ve dinledik

dinledik...dinledik...dinledik..

Sonra bu kadar dinlemek yeter biraz da onlar dinlesin diyerek açtık ağzımızı :

-dede , baba , mama

ondan sonra da susmayı bir türlü beceremedik:) Başka kültürler ,başka sesler, başka diller olduğunu anladığımızda bir dil yetmez deyip kolları sıvadık..ya da sıvamak zorunda bırakıldık:) hatta o kadar sıvadık ki yeryüzünde olmayan dilleri bile icat ettik ve konuşmayı ihmal etmedik..tabi icat ettiğimiz dile havalı isimler koymayı da en birinci görev bildik..niye ? çünkü küçüktük ,Türkçeyi bile bilmiyorduk ve hava atmak gerekiyordu.Küçükken masumluk ,üçkağıtçılık ve acımasızlık aynı ayda top sektiriyor sahada:)

parca : parnaparsılparsın

kuşça:segenigi segevigiyogorugum

bu mantıksızlığın içinde basit bir mantık :)

YENİ YIL



2017 bitti bitiyor....2018 yolda.. ömürden koca bir sene daha gitti..  "iyi ki" ve "keşke" lerin  içinde yer aldığı koca bir sene ..

2017'nin son,2018'nin ilk gecesinde yine ve yeniden  dünyanın her yerinden alışılagelmiş ,ezberlenmiş görüntüler akacak . Yeni yıla dair beklenti ve dilekleri ile eğlencenin dibine vuracak insanoğlu , gözünü yeni yılın ilk sabahına açacak ve alışılagelmiş olan düzen kendi seyrinde akmaya devam edecek. 2017'nin son gecesi ile 2018'in ilk sabahında farklı olan hiçbir şey olmayacak..hal bu iken , o birkaç saatlik zaman dilimi insanlar üzerinde böylesi ani bir ruh değişikliğine nasıl sebep olabiliyor ?

Kendimizi mi kandırıyoruz   "-mış"   gibi yaparak her şeyi yoksa birilerinin değirmenine su mu taşıyoruz ?

MÜZİK KUTUSU




Müzik ile haşır neşir oluşum 90'lı yıllara denk geliyor.Benden birkaç yaş büyük olan komşu kızı vardı,abla dediğim.Karşı dairelerde oturuyorduk.Mutfaklarımız ve yatak odalarımız  ise sokağın arka cephesinde kalırdı ve sadece sayılı evin penceresi  o cepheye açılırdı.Küçük bir kaset çaları vardı ablanın.Çoğu kez mutfakta çalışırken kimi zaman da yatak odasında başörtü kenarı dikip para kazanmaya çalışırken o kasetçaların sesini sonuna kadar açar ve şarkılara en gür sesiyle eşlik ederdi .Evin ilk çocuğu olunca haliyle abla ve abi kavramlarına bir ihtiyaç hasıl oluyor.Ben de bu ihtiyacı bu abla ile gideriyordum sanırım zira yaptığı her şeyi hayranlıkla izliyor ,can kulağı ile söylediklerini dinliyor hatta onu taklit etmeye çalışıyordum.En çok taklit ettiğim tarafı ise müziğe karşı olan ilgisiydi.

müzik son ses ,  bangır bangır :)


ŞÜKÜR

         


Kiremithanem 'in bloğundan haberdar olduğum bir challange var.52 haftalık bir meydan okuma.Blog sahibesi niyetlenmiş ama ben o kadar sabırlı ve kararlı görmediğim için kendimi içinden seçtiğim birkaç konu başlığına ,biraz da farklılaştırarak el atmaya karar verdim. Seçtiğim ilk konu da "şükür"

Meydan okumanın içeriği nelere şükrediyoruz?

peki şükrediyor muyuz?


HAFTA SONU DURAĞI : EMİNÖNÜ





Bilen bilir.. Eminönü'ne vardığınızda sizi karşılayan ilk şey balık kokusudur. Bu öyle bir karşılamadır ki,daha otobüsten inmeden başlar. Bi hayli olmuştu uğramayalı, alacağım iki küçük şey için bahane yaptım ve hafta sonu rotamı  Eminönü'ne çevirdim.Bu sefer beni farklı karşıladı mekan..balık kokusunun yerini keskin bir kahve kokusu almıştı, tüm meydan buram buram kahve kokuyordu,ilginç değil mi:)Görüntü ise tanıdık ,muazzam bir kalabalık .İğne atsan düşmeyecek cinsten.Rüzgarı bol bir gün olduğu için tüm akşamı baş ağrısı ile geçirdim o da ayrı bir mevzu


Yeni Cami uzun süredir tadilatta, ben tamamlanmıştır diye düşünürken
 

BAŞIMIZA TAŞ YAĞMIYOR MU?



Yine, yeniden ,yeni bir gün

İnsan hep umut dolu uyanmak istiyor güne,hep güzel şeyler olsun dileği ile.Eski defterler bir daha açılmamak üzere kapansın,kangrene dönmüş yaralar var gücüyle sarıp sarmalansın. İnsan  kendi küçük sorunları ile uğraşsın sadece.Başka dertler gönlüne,başka yükler sırtına oturmasın.İsyan edip,feryat ettiğinde de adalet tecelli etsin istiyor..zamanında ve hak ettiği biçimde


İNGİLİZCE - BEGİNNER




Yeni bir dil öğrenme şevkimin yerli yerinde olduğunu ve bu yüzden  İngilizce kursuna yazıldığımı daha önce  ifade etmiştim.Aralık ayı gibi başladığım kursta ilk evreyi(A1 seviye)  nihayet tamamladım ve ikinci evre için (A2) kolları sıvadım. Olurda başım dara düşerse yaban ellerde aç -susuz kalmam çok şükür:)

Öncelikle gördüm ki benim  iyi - kötü dediğim temel yerinde yokmuş, virane olmuş çoktan.İçine girenin tepesine yıkılırmış ama   kendinden haberi yokmuş.Sonracığma baktım ki aklımda kalanlar da hep error veriyor.Hal böyle olunca ilk hafta  sudan çıkmış balıktan daha feci bir durumdaydım. "My name is" bile diyemez oldum,onu azıcık dedim bu sefer   "how old are you" da sınıfta ki taşınmazlara bakar  buldum kendimi, kafa bildiğiniz kilit ,buhar kaynatıyorum :)  

10/18/2019

DEİZM GELMİŞ


Son zamanların en popüler tartışması kuşkusuz bu, Deizm.Üstelik bu mevzu İmam Hatipliler ile yoğrulup servis ediliyor.Öyle ki  imam hatiplileri bu düşünceye yönelten etmenler,cevap bulamadıkları sorular ve hatta bu soruları destekleyecek ya da çürütecek  manada verilen cevaplar internet aleminde de sayfaları süslüyor.Mevzuyu çok iyi anladığımı söyleyemeyeceğim ama birinci sınıf çocuğu misali anladığım bu yönelimin felsefesi şu,Yaratıcı var,gerisi yok(din,kitap ,peygamber vs. gibi kavramların tümü).Ilımlı ateistlik gibi bir şey sanırım .Her iki yaklaşımında tutunduğu şey ,akıl."İnanmıyorum çünkü akla,mantığa uygun değil "


İşin derin kısmı ile söyleyeceğim bir iki şey var ama önce ilk olarak taktığım şeyi söyleyeyim,neden imam hatipliler ?

Evet..taka taka ilk önce buna taktım.

İNGİLİZCE - ELEMENTARY





Karnesini alan çocuklar misali artık tatile çıkabilirim:) Yaklaşık 4 aylık bir sürenin sonunda ikinci basamağı da tamamladım.Tabi öyle tamamladım demek ile bitmiyor hiçbir şey ama kesin olan şu ki,ilk vakitler cümlelere verdiğim manalar ile şimdi aynı cümlelere verdiğim manalar arasında fark edilebilir değişimler var.Sanırım bu iyi bir şey:)

Derslerin ilk konuları tekrar şeklindeydi zaten,aynı konuların üzerinden yeniden geçtik sonra da ilave dersler başladı. Bu dönemin  ağırlıklı konuları şunlardı;

Comparative adjectives
superlatives
as +adjective +as,
modal verbsler,
present perfect,
past perfect,
past continuous,
quantifiers
need to
have/has to

araya da bir miktar ;
passive voice
be allowed to

YENİDEN MERHABA




Ben geldim !...

Beni unutmadın değil mi blog ,ben unutmadım seni...bu arada azıcık toz mu tuttun sen ? kuvvetli bir nefes versem ;

hüüüüüüffffff…...hüüüüüüüüüffffffffffffffff

böyle  daha iyi oldun bence :) yakıştı sana bu renkler

Baktım da haziran 7 de bırakmışım seni..

HATIRAT -1




Çocukluğumdan beri tatil denilince öğrendiğim şey memlekete gitmek.Babam ,memleket aşığı olduğu için bu durum hiç değişmedi.Allah uzun ömürler versin babama,bu sevdası hiç değişmeyecek.Benden daha önce gittiği için , bir nevi hazıra konmuş oldum :)Sebzeler ekilmiş,bahçeler sulanmış,odunlar kesilmiş,ağaçtaki meyveler olgunlaşmış,bahar tüm saklı mücevherlerini ortaya çıkarmış ve köyü nazlı gelin gibi süsleyivermiş.Velhasıl memleket en güzel zamana ben ise en güzel anlara kavuşmuş oldum.


Şehir merkezine bi hayli uzak olduğumuz için öyle çok ayak altında bir köy değil bizimki.Yabancı gelip girmez,herkes kendi bahçesinde kendi işiyle meşgul.Sakin,rahat ve bakir bir alan.Temiz hava,bol oksijen,pırıl pırıl bir gökyüzü,tatlı kaynak suları... "emekli yeri" diye tabir edilen cinsten.

HATIRAT-2




Şehrin kirli havası,yükselen binaları ,gündüzmüş gibi aydınlanan geceleri gökyüzünün keyfini çıkarmaya hep engel.Mavisi soluk,beyaz bulutları  is tutmuş,yıldızlar ise bir elin parmaklarını geçmiyor.Oysa gökyüzünün tıpkı deniz gibi insana huzur veren,dinginleştiren ve tefekküre daldıran bir yanı var.Bu yaz yaptığım en keyifli şeydi gökyüzünü seyretmek..engelsiz,tertemiz,uçsuz bucaksız bir gökyüzü


Gündüzleri  gökyüzü, pamuk tarlaları gibi görünen bulutların birbirini kovaladığı bir alan  iken , güneş batmaya başladığı andan itibaren  muazzam bir renk cümbüşüne sahne oluyordu.Geceleyin "iğne atsan yere düşmez" deyimine yaraşır semaya asılmış yıldızlar, her evresini gururla gösteren ay vardı.

BOLLYWOOD VE KADIN - BÖLÜM 4






Dünyanın en temel sorunlarından biri ne yazık ki kadına dair olan sorunlar.Sürekli artan ve önü bir türlü durdurulamayan.Hindistan'ın da kadın hakları üzerinde pek parlak bir sicili yok ,hoş hangi ülkenin var ki.Her ne kadar eğlence üzerine inşa edilmişse de sinema sektörü topluma ayna tutan tarafı da var.Bollywood da bu ayna tutma işini kendisine vazife edinmiş ve bu amaç uğruna çaba vermiş insanlar var.Daha küçük bir kız çocuğu iken yaşamaya başladıkları ve büyüyüp birer kadına dönüştüklerinde yaşamaya devam ettikleri  muameleler beyaz perdede yer bulmuş.

Kimisi yerinde ve vurucu işler iken kimisi sinema aorası  hususunda zayıf kalmış filmler .Yine de bu filmleri izlediğinizde kadınların yaşadıklarına dair pek çok şey öğreniyorsunuz ve farkındalık için bu izlettirilenler  kesinlikle kıymetli.


BOLLYWOOD'DAN GEÇMİŞE BİR BAKIŞ - BÖLÜM 5





Evet, bu sefer ki yayının konusu Hindistan'ın tarihi,daha doğrusu Hindistan tarihine Bollywood'un yaklaşım şekli.Sinema elbette ki tarihi unsurları bire bir anlatan bir dal değil ama anlattıkları ile bir takım şeyler öğrettiği de aşikâr.Tabi ki senaristin yorumu, yönetmenin bakış açısı, esinlenilerek yapılmış kurgu hikaye oluşları gibi bir çok faktör var ama bunlar filmlerin bilgi ile bezeli olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.

Efendim hepsi nazarımda bilgi içerikli ve merak gıcıklayan unsurlara sebep olan filmler olduğundan IMDb'si her daim yüksektir benim için,o yüzden puanlama sistemine tabi tutmayacağım hiçbirini:)


BİR GARİP HALLER


" Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir " der felsefeci amcalardan biri (Heraklitos). Bu günlerde sık sık ve ardımda kalan  günlerde yer yer ,şu değişmeyen şeyler kontenjanına bir kaç öğe daha yerleşebilseydi ,açıkta kalmasaydı,hiç değilse ek yerleştirmeden bir ümidi olsaydı diye hayıflanıyorum.


Bir haftalık yurdum  haberlerinden aldığım güzellemeler;

-ölen insanlığın üzerine toprak atan bile yok
-ahlak anlayışı mugayir
-iyiliğin adı var kendi yok


GÜLHANE PARKI




Havada sıra sıra bulutlar, kiminin rengi açık, kiminin yüzü asık. Arkada bulutları itiştirip duran bir güneş, ce'eee yapıyor sürekli bize  gülümseyerek. Çok uzun kalmayıp yine saklanıveriyor bulutun arkasına. Bir oyunbaz daha var, yağmur. İnce ince yağıyor üzerimize ,yağacak galiba derken kaçıp gidiyor, arayı çok açmadan tekrar geri geliyor. Sonra yine tepemizde yağmur ,bizi ıslatıp ıslatıp kaçıyor. Gülhane Parkında ise açık hava konseri veriyor kuşlar. Oldukça az sayıda parkı dolaşan biz fanilerde kulak veriyoruz şarkılara. Şarkılar insanı alıp götürür ya hep bir yerlere, ben de gittim Gülhane Parkının o şaşaalı günlerine. İnsanların parka girmek için saatlerce bilet kuyruğu beklediği günlere...

DÜNÜN HİKAYESİ (MİM)





Takip ettiğim camdandusler.blogspot.com da okuduğum bir mim vardı.O mimin kaynağı da  buummansessiz.blogspot.com .Bloglarda ki mim işine pek alışık olduğum söylenemez.Hem mecrada yeniyim hem de biraz sessiz takipteyim.Bu mim,diğer gördüklerimden farklı geldiği için yapmaya karar verdim.Tabi mim olayının bir de  raconu var ,etiketlemek,etiketlenmek  gibi:)Ben şimdilik bu racondan kendimi muaf tutuyorum. Adından da anlaşılacağı gibi dünün hikayesi bu,yolu buraya düşen ve dileyen herkesi kendi dünlerinin hikayesini yazmaya davet ediyorum:)

***

SORU-CEVAP (MİM)








Bu mim işine alışıyor olabilirim,emin değilim:)

 camdandusler.blogspot.com  dan bir mim ile geldim yine.



1-SİHİRLİ DEĞNEK ELİNDE..İLK OLARAK NE YAPMAK İSTERDİN?

*açık ve net..o değneği alır kırardım:)

eşitlik ilkesini gözetmediği ,adalet duygusuna zarar verdiği için.Biri çalışıp didinecek güç bela yetinecek,diğeri sihirli değneği sallayıp köfte yiyecek,olmaz öyle şey,kötü yola teşvik bu...hem insanoğlu bu nihayetinde belli olmaz..Frodo Baggins gibi iyi niyetle adamı yola çıkartır,sonra bildiği yoldan saptırır,zavallı  Sam'lerin başına bela olur.



KADIN SUSMAYINCA


Şu dünyada insan olmak zor,kadın olmak çok daha zor.Geçtiğimiz günlerde kadına şiddete karşı mücadele günüydü(25 kasım).Bu gün ,Dominik Cumhuriyetinde,trujillo diktatörlüğüne karşı  mücadele eden mirebel kardeşlerin,tecavüze uğrayıp işkenceyle katledildikleri gün.Kaza süsü verilmeye çalışılsa da gerçek sonunda ortaya çıkar.Seneler sonra , önce Dominik de sonra da BM  de bu tarih Kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele günü olarak ilan edilir.


Konuya dikkat çekme babında anlam ifade etsede,realite ne yazık ki aynı şeyi söylemiyor.Kadına yönelik şiddet sadece erkek cephesinden değil ki,kadın yine kadına karşı sergileyebiliyor karanlık yönü.Bir noktadan sonra zaten kadın-erkek mevzusundan çıkıyor mesele,asıl mesele insan olabilmekte,orada düğümleniyor her şey işte.


Yük ağır ,hele hele gözü kapatıp düzene boyun eğmeyince,itiraz etmeye iş gelince  daha da ağır oluyor.Ağır yükü omuzlarına almış ve susmamış 4 cesur kadın var bu içerikte.İbretlik ,hüzünlü ve ders alınacak hikayeleri ile...


OBJE ART





Ana sınıfına giden yeğenim vesilesi ile tanıştım kendisiyle .Hafta sonunu kardeşimde geçirdim.Öğretmen ödev vermiş öğrencilerine ve pek tabi ki annelerine:) Benim zamanım da bu tür faliyetler "el işi dersi" isminde bir çatı altında toplanıyordu ve orta okul da iken oluyordu,şimdilerde durum nedir , ne değildir vakıf değilim,yeğenim vasıtasıyla yavaş yavaş öğreniyorum ben de:)Bu ödevi alan annelerin çoğu mevzuyu yanlış anlayıp,okula farklı farklı şeyler yapıp getirince,öğretmen de sınıf gurubuna kastettiği şeyin resimli örneklerini atmış.Biz de hep beraber internetten örnek aramaya koyulduk.

BEKLEMEDE İNGİLİZCE






Gönül B1 seviye ingilizce kursuna başladığımı ve yaptıklarımı paylaşmak isterdi burada ama bu istek beklemede şimdilik.Takvimde ki değişiklik sebebiyle mart ayına sarktı kurs,üstelik bu sene gitmek istediğim kurs eldeki sertifikaya rağmen sınavla öğrenci alacak.Başarılı olmak mühim değil sınıftaki mevcut öğrenci (diyelim ki 20) en yüksek notu alanlardan seçilecek.Durduk yere sınav stresine girdim şimdiden iyi mi :)

Hal bu olunca ben de , kendi kendimi geliştirme yolunda bir şeyler yapmaya çalışıyorum,misal dinleme egzersizlerine daha bir ağırlık verdim.İlk dinlemelerde çoğu şey kaçarken ,aynı metnin dinleme sayısını arttırdığımda kaçan her şeyi yakalayıverdim,şeker yemiş çocuklar gibi şenim:)Hoş yine gönül , ağırlık konuşma üzerine olsun isterdi lakin bunu gerçekleştirebileceğim bir mecra henüz yok,kursu beklemek dışında:(

POŞET POŞET SORUNLAR



Ülkece bir poşet sorunuyla cebelleşiyoruz ,öyle ki sorunlar listesinde zirveyi oynuyor 1 ocak itibari ile.Sorun malum,naylon poşet.

Gerekçe ; geri dönüşümü mümkün olmayan naylon poşetlerin doğaya,çevreye ve dolayısıyla insana verdiği zararın önüne geçebilmek.

Hedef;Kişi başı yıllık 400 olan plastik poşet kullanımını kısa sürede 90 adete düşürmek

Çözüm; naylon poşetler sadece 25 kuruşa

Sorunun tespiti,amacı ve çözümü arasında her zaman ki gibi orta yolu bulamayan yurdum,yine zor bir sınavı vermekle ter döküyor.Dökülen terlerimize gelince;


SATRANÇ (KİTAP)





Kitap hakkında arka sayfalardan;

Bir gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi, yani yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentoviç,sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan , ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr.B. , öyküdeki "duyulmadık olay"ın aktörleridir. Ancak   "duyulmadık olay" şimdiki zamana ait değil,fakat geçmiş zamana aittir.



Kitapla ilgili ,kitabın arka sayfalarından birkaç bilgi ;

-Satranç, Avusturyalı yazar Stefan Zweig'in ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düz yazı metinden biridir.

-Metnin en baskın özelliklerinden birisi ise mimari kurgusunun bütünüyle Zweig'in uçsuz bucaksız diye nitelendirilebilecek psikolojik analiz yeteneğini ve gücünü temel alması.



KÖRLÜK ve OTOMATİK PORTAKAL - KİTAP





KÖRLÜK

Kitabın arka sayfasından ;

Usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı olan, sinemaya da uyarlanmış Körlük,toplumsal yaşamın nasıl bir vahşete dönüşebileceğini müthiş bir incelikle gözler önüne sererken,insana dair son umut kırıntısını da bir kadının tek başına örgütlediği dayanışma ve direnç örneğiyle sergileyen unutulmaz eserler arasında yerini almıştır.

..

Kitabın giriş sayfasından;

Bakabiliyorsan , gör. Görebiliyorsan,fark et. - Nasihatler Kitabı


***

Açıkçası bu kitaptan bahsedip bahsetmeme konusunda arada kaldım.Kitap hakkında biraz  sonra yazacaklarımı bir yerlerde okusaydım,muhtemelen kitabı almazdım.Bundan sebep ben gibi düşünenler olabilir diye bahsetmeye karar verdim.


EŞLEŞTİRME (MİM)






Ocak ayı için yeni bir yayın daha  giremem diye düşünürken sade ve derin bloğunun sahibi deeptone'un ,eşleştirme mimi ile haberdar edilince işler değişti :) Kendisi mimi şurada  ***tıkla***  
paylaşmış.Mimi başlatan blog ise Sevde'nin şiirleri,onun paylaşımı ise  burada  ***tıkla***

Mimi başlatan blog sahibesi eşleştirmeye katılım için kendisinin haberdar edilmesini şart koşuyor,isteyen bu mimin devamı için katılabilir isteyen de benim gibi sadece bu kısımda bırakabilir ,tercih size kalmış :)

Başlayalım o halde !



HANGİSİNİ TERCİH EDERSİN (MİM)





www.rehitu.com tarafından başlatılan bir mim ile geldim yine.Mim işleri bu aralar bi hayli revaçta:) Mimin içeriği,soruları ve detaylı tüm yazıya şuradan ulaşabilirsiniz tıkla !  Şimdi tercih yapma zamanı :)



Hangisini tercih edersin ? Uçabilme yeteneğinin olmasını mı yoksa su altında da nefes alabilmeyi mi ? Neden?

-Uçmak insanoğlunun tutkulu rüyası,var mı daha ötesi:)

FLORYA - BAHARDAN ÇALINMIŞ BİR GÜN






Bu sene kar ile buluşmak nasip olmadı.Memleketin her yeri metrelerce kar ile kaplıyken,biz sadece havada incecik süzülen kar tanelerini ,bir de incecik tabaka halinde kar ile kaplanan  evlerin çatılarını gördük.Tabi ,İstanbul'un bir ucunda ki hava durumu ile diğer ucunda ki hava durumu aynı değil:)Şu birkaç gündür ise deyim yerinde ise şehre bahar geldi.Güneş yüzünü göstermekle yetinmeyip bir güzel ısıtıverdi.Kışlık kabanlarımızı evde bıraktık,baharlık kıyafetler ile Subat'ın 4'ünde kendimizi sokaklara attık:)

ARACILAR ÇIKIYOR MU ARADAN ?


Gıda fiyatları uzun zamandır ülke insanının problemi.Bu problem zaman ilerledikçe daha da çoğaldı,daha da ve daha da.Bir sürü şeyler söylendi,sitemler ,isyanlar edildi.Üreticinin beli kırıldı,üretemez oldu.Tüketicinin alım gücü gitti,alıp yiyemez oldu.Bu mağdurlar klubünde gür sesle söylenen ,sabit tek şey vardı,o da aracılar.Günah keçisi belli..aracılar..üretici de,ürünü satmaya çalışan da ,tüketici de hatta devletin yetkilileri de aynı hedefi gösteriyordu..aracılar

Tabi hal bu olunca ister istemez söyleniyor insan ,yahu madem sorun ve sorunun kaynağı belli,niye bu aracılar var? Devlet ,bu sistemi değiştirmekte niye aciz? Aracılar niye çıkmıyor aradan? vs.

Bu sorular yerli yerinde dururken,çözüm için ithalat kartı oynandı.Ülkemde yetişen mis gibi mercimeği elin adamları tüketirken,ben elin adamlarından ithal edilen kalitesiz mercimeği pişirir (aslında saatlerce kaynasa da pişmeyen) oldum.Anadolu'nun kıymetli hayvanları dururken,yine elin adamının düşük kalitede ki etlerini sofrada buldum.Buldum diyorum ama bulan için tabi,yoksa et fiyatları yüzünden etin yanına yaklaşılmadığı ortada.Büyük resmi görenlerden değilim , o yüzden kendi küçük penceremden gördüğüm bu alınan tedbirlerin pek işe yaramadığı.

SEVİLENLER - MİM







Şubat miminin sonlarına doğru gelirken,en ilginç başlıklarından biri ile geldim yine.Bu , mimde ki son yayınım oluyor .Diğer bloglar haldır haldır mimleri yazarken benim 3 mim ile finish çizgisi görmem tam takdirlik :) Bu mim vesilesi ile güzel bloglar görmüş oldum.Kiminde ufak bir ses edip,kiminde ses etmeden ama mime katılan her bloga uğrayarak güzel içerikler okudum.Bu gün 25.gün ve bu  günün konusu şu;


25.gün-Alfabe oyunu gibi düşün.A-Z ye sevdiğim şeyler listesi.A denince aklına ilk ne geldi mesela?Böyle tüm alfabeyi hazırla bakalım?

Hazırlayalım o vakit :)

BİR RESİM BİR HİKAYE - TV PROGRAMI


Bir vakittir sesi sedası çıkmayan kültür-sanat kanalı olan TRT 2 ,yayın hayatına geri döndü.Kanalları gezinirken denk geldiğim bir program dikkatimi çekti.Genç ,ressam bir kadın ,tabloları ve sanatı ile ilgili konuşuyordu.Sonlarına denk gelmiş olduğumdan kısa sürdü ve akabinde az sonra yazısı eşliğinde "Bir Resim Bir Hikaye"  beliriverdi.Yapacak bir şey yoktu ve ben de izlemeye devam ettim.

Program sunucusu ve konuğu bir tablonun önünde oturmuşlardı.Gerhard Richter 'in Betty isimli meşhur tablosu imiş.Sanat denilen kavramı gerçek manası ile  anladığımı söyleyemem zira herhangi bir ucundan, ufacıkta olsa tutmuş değilim.Fakat ,programa konuk olan Gülveli Kaya şöyle bir cümle sarf etti sanat nedir ?  sorusuna izleyiciyi teorik bilgilere boğmadan, genel manada cevap niteliğinde;


-Sanat; bir bilgi aktarımı değil,duygu aktarımıdır.

BAHAR GELDİ ŞEHRİME





İşte tam da böyle oldu her şey.,tıpkı bu cümle gibi...Bahar geldi şehrime !

Cemreler birer birer düşüverdi,yüzünü gösteren güneşe kurumuş dallar çiçeklerle  karşılık verdi.Yeşil otların içinden minicik minicik çiçekler biz de varız deyip en renkli halleriyle ses verdi.O minicik çiçeklere yakından bakılıp  Sübhanallah denildi.Kaç vakittir paylaşım görmeyen hesabım da bu vesile ile duvarını süsleyiverdi...az biraz daha devam etseydi   duvarlarının örümcek bağlaması işten bile değildi :)

SİMYACI - KİTAP





Kitabın arka kapağından ;

Simyacı,İspanyadan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü ama aynı zamanda bir nasihatnâme .."Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlâk kılavuzu.Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın,dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi,kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.


***


Kitap ile ilgili ,kitapta yer alan bilgiler;

-Bu roman,Mevlana'nın ünlü Mesnevi'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkılarak yazılmıştır.

-Kitap,XX.yüzyılın en önemli yayıncılık olaylarından biri oldu ve 85 milyon sattı.


BURASI SOĞUK




Havalar bi hayli ilginç gidiyor.Lale festivali start vermiş,Emirgân başta olmak üzere birçok yer yeni gelin gibi süslenivermişken ve selamlıyorken baharı,Nisan daha bitmeden çoğu yeri kar bastı.Bu resim de dünden,halbuki nisan başlarında kardelen resimleri alıyordum bol bol.


Mevsimlerin değişkenlikleri tamam da,insanların değişkenlikleri, acımasızlıkları ne olacak ? Ne yağan kar,ne de buz gibi hava üşütüyor insanı,İnsanın kanını donduran yine insan.Yüzünü gösteren bahar da tebessümün üzerine düşen gölgeyi kaldırmıyor.